OVP'ye göre, 2020'de işsizliğin yüzde 9.6'ya, enflasyonun yüzde 5'e gerilemesi hedefleniyor. 2018-2020 dönemine ilişkin Orta Vadeli Program'ın tartışma yaratan bölümü ise vergi artırımları. Vergilerdeki artışın yanı sıra daha fazla tasarruf da hedefler arasında. Kamu harcamalarında da kemer sıkılacak. Nişantaşı Üniversitesi öğretim görevlisi Beste Naz Köksal, ekonominin yeni yol haritasını ve hedefleri RS FM'de değerlendirdi.
‘TÜRKİYE 2017'DE YÜZDE 5.5 BÜYÜR, YA SONRA?'
2017 yılı için hedeflenen yüzde 5.5'lik büyümenin yakalanabileceğini belirten Beste Naz Köksal'a göre önümüzdeki üç yıl için ise aynı şeyi söylemek zor.
"2017 hedefi, Kredi Garanti Fonu'nun da desteğiyle tutturulabilir, bunda bir sorun yok. Ancak KGF'ler artık yavaşlamaya başladı. Ayrıca KGF'lerin büyük miktarının eski borç yapılandırmalarında kullanıldığı, yeni yatırımların çok sınırlı olduğu görülüyor. Dolayısıyla KGF'lerin etkisi bir yerden sonra bitecek. Yeni yatırımların payının da daha düşük olması nedeniyle üç yıllık süre boyunca yüzde 5.5'lik bir büyüme yakalamak çok kolay değil gibi görünüyor. Yüzde 5.5'lik büyüme, daha çok beklenti değil hedef gibi konmuş OVP'ye."
Uzman Köksal, bu yılın çeyreklik büyüme verilerinde inşaat sektörünün katkısını anımsatarak, inşaat yatırımlarıyla sürdürülebilir bir büyümenin sağlanabilmesinin mümkün olmadığını söyledi:
"İnşaat dediğimiz olgu, belirli, sınırlı alanlar içerisinde yapılan yatırımdır. Dolayısıyla bir noktadan sonra kendini sınırlayacaktır. 2016 yılına da baktığımızda inşaat GSYH içinde payını bir puan artırırken, tarım bir puan düşürmüş. Tarımın yerini inşaat sektörünün alması da ayrıca üzücü bir durum olarak karşımıza çıkıyor."
Beste Naz Köksal, Orta Vadeli Programda (OVP) belirlenen yüzde 5.5'lik büyüme beklentisinin yanı sıra cari işlemler ve bütçe açığı hedeflerine de dikkat çekti:
"OVP'ye göre 2017 yılından sonra yüzde 5.5 büyümeyle birlikte cari işlemler açığı ve bütçe açığı da azalmaya başlıyor. Türkiye büyümeyi zaten cari açık vererek sağlıyor. Enflasyonun arttığı dönemlerde de büyümenin artığını görüyoruz. Biz yatırım yapmadan büyüyoruz. İnşaat ya da farklı hizmet sektörleri ve özelleştirmelerle bir yere kadar geldik fakat makina-teçhizat yatırımlarının düşük kalması hatta daralması maalesef açık yaratarak dış büyümeye sebep oluyor. Dolayısıyla yüzde 5.5 büyürken, cari açık ve bütçe açığının azalması bu anlamda çok gerçekçi değil."
‘İŞSİZLİK VE ENFLASYON HEDEFİ ÇOK İYİMSER'
Beste Naz Köksal, OVP'deki işsizlik ve enflasyona dair hedeflerin de çok iyimser olduğu görüşünde.
Yüksek büyüme elde edilirken, işsizlik oranının çift hanede kalmasının ikilem yarattığına vurgu yapan Köksal, önümüzdeki üç yıllık süreçte enflasyonda ‘yüzde 7-6-5' projeksiyonunun iddialı olduğunu ifade etti:
"Yine enflasyon tahminlerinden çıkan bir ekonomik projeksiyon görüyoruz. 2017-2019 OVP'sinde beklenen enflasyon yüzde 6.5'tu. Fakat şuan için revize edilen oran yüzde 9.5. OVP'de 3 puanlık bir yukarı yönlü revizyon kabul edilebilir değil. Çünkü yabancı yatırımcı, yatırım yapmaya geldiğinde genellikle cari rakamlara değil, OVP'deki hedeflere bakıyor. Bu hedefler de inandırıcılığını yitirirse bu sefer yatırım bulmakta güçlük çekeriz."
Vergi artışlarına ilişkin de değerlendirme yapan Ekonomist Beste Naz Köksal, 15 Temmuz sonrası sürece dikkat çekti.
15 Temmuz'un etkilerini silmeye çalışırken maliye politikasının çok gevşek; buna karşın para politikasının görece daha sıkı tutulduğunu anımsatan Köksal, "Ertelenen vergi artırımları ve bütçeden feragat edilmesinin maliyeti, yılın ikinci yarısında görülmeye başlandı" dedi.
Köksal, yüksek vergilerin yüksek büyüme hedefini de zorlayacağı uyarısını yaptı:
"Bu vergilerle beraber talebin de düşmesi bekleniyor. Talep düşerse yüzde 5.5'lik büyüme nasıl elde edilecek? Bu derece vergi oranları ne yazık ki hanehalkı tüketimini ve artan maliyetler sebebiyle şirketlerin yatırımlarını negatif yönde etkileyeceği için büyümenin tutması pek beklenmez. Diğer yandan bir ülkenin dolaylı vergilerle bütçesini sürdürmesi ne kadar gerçekçi? Dolayısıyla vergi artırmak bir çözüm değil."