24 Eylül'de sandık başına gidilen Almanya'da, Başbakan Angela Merkel'in liderliğindeki Hristiyan Demokrat Birlik ve Hristiyan Sosyal Birlik bloku (CDU/CSU) yine zafer kazandı. Ancak bu galibiyetle birlikte oy oranı da düştü. Hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD), yüzde 20.5'te kaldı. Hür Demokrat Parti (FDP), Sol Parti (Die Linke) ve Yeşiller de yeniden meclise girmeye hak kazandı.
Almanya'daki seçimin en büyük sürprizi ise aşırı sağcı popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisi'nin yaklaşık yüzde 13'lük oy alarak ilk kez Federal Meclise girmesi oldu.
Bu tablo beraberinde 'günün kazananı AfD mi?' sorusunu getirdi. Bunun yanı sıra AB'nin lokomotifi olan Almanya'daki seçim sonucu küresel ekonomi bağlamında da 'güven'in sorgulanmasına neden oldu.
Kapital FX Araştırma Müdür Yardımcısı Enver Erkan, sandık sonucunun ekonomiye yansımalarını, iş dünyası ve yabancı yatırımcının beklentilerini değerlendirdi.
Erkan'a göre Almanya'daki seçim sonuçları piyasa dostu ya da iş dünyası ve yatırımcı için kesinlikle ideal sonuç değil. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in buruk bir zafer elde ettiğini belirten Erkan, bu sonucun son yıllarda Batı dünyasında merkez siyasetteki düşüşe ve uç siyasetteki yükselişe işaret ettiğini söyledi:
"Bu durum İngiltere'de Brexit oylaması ile başlamıştı; Amerika'da Trump ile devam etti sonra Fransa'da Le Pen rüzgarı esti. Şimdi Almanya'da ciddi yükseliş içinde olan bir parti var; bir radikal sağ parti: Almanya için Alternatif Partisi. Almanya'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk defa radikal bir sağ parti meclise girdi. Almanya için Alternatif Partisi, iki büyük merkez partinin ardından üçüncü büyük parti olarak parlamentoda yer alacak."
‘ALMANYA'DA MERKEZ SİYASET GÜÇ KAYBEDİYOR'
Analist Enver Erkan, Almanya'nın haftalar sürebilecek bir sürece girdiğini hatırlatarak, erken seçime gidilme ihtimalinin çok uzak olduğunu belirtti ancak ortaya çıkan belirsizliğe dikkat çekti:
"Bundan sonraki dönemde, bir sonraki seçim dönemine kadar, gerek Avrupa'daki yabancıların konumu, gerek AB siyaseti açısından ciddi sonuçları olacak. İlk defa iki merkez partinin oyları yüzde 53 seviyesinde. Bu da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en düşük oran. Merkez partilerin oy kaybetmesinin çok önemli sonuçları olacak."
Enver Erkan, Avrupa ya da ABD'de yaşanan siyasi değişim sürecinin, radikal hareketlerin yükselmesi, miladının ekonomik olduğunu söyledi; 2008 küresel krizi ve 2011 Avrupa krizini işaret etti:
"Avrupa Birliği (AB) özelinde düşünürsek ciddi manada bir makas açılması durumu söz konusu. Bir anlamda 'Kuzey Avrupa-Güney Avrupa' diye ayırabiliriz. Kuzeyde sorunsuz, sağlam ve lokomotif ülkeler varken, güneyde sorunlu, borçluluk ve işsizlik oranları oldukça yüksek ülkeler grubu var. Ortak para politikasına sahip bir birlikte 28 ülkenin ekonomilerinin bir olması söz konusu olmuyor. Bu durum beraberinde; güçlünün güçsüzü sırtında taşımasını getiriyor. Yani AB önümüzdeki 20 yıl içerisinde ciddi sorunlarla karşılaşabilir, dağılma riski içerisinde. Tabii ne kadar çok ülkede radikal, aşırı uç siyasi oluşumlar güçlenirse o kadar büyük sıkıntı ortaya çıkacak."
‘MERKEL'İN TÜRKİYE'YE YÖNELİK BUNDAN SONRAKİ ADIMLARI ÖNEMLİ'
Kapital FX'ten Enver Erkan, Almanya'daki seçim sonucunun iş dünyası ve yatırımcı için ideal sonuç olmadığına vurgu yaparak, istikrar algısına dikkat çekti:
"Merkel'in güç kaybetmiş olması ve marjinal siyasi eğilimlerin yükselmesi rahatsız edici bir ayrıntı olarak görülüyor. Almanya özellikle iş dünyası ve yatırımcı güveni üzerinde önemli bir etkiye sahip. Muhtemelen iş dünyasının güvenini gösteren endeksin bir sonraki değeri aşağı yönlü hareket edecek. Almanya, Türkiye açısından da çok önemli, bir numaralı dış ticaret ortağı. Bu kapsamda bundan sonraki tabloda bizim de Almanya ile süregelen ilişkilerimiz oldukça önemli olacak. Seçim öncesinde Merkel biraz Türkiye üzerine oynadı. Seçim sonrasında nasıl bir duruş sergileyeceği önemli."