Sputnik’e açıklamasında, CDU/CSU’nun seçimlerden birinci parti çıkmasının Angela Merkel’e dördüncü kez başbakan olma fırsatını verdiğini belirten Rusya Devlet Başkanlığı'na bağlı Finans Üniversitesi öğretim görevlisi Gevorg Mirzayan, bu konuda şu değerlendirmede bulundu:
“Ancak şampanya açmaya başladılarsa da bunu yüzünü ekşiterek yapıyorlar. CDU/CSU oyların sadece yüzde 33’ünü topladı, 2013’e göre yüzde 9 daha az. Bu 2000’den bu yana partinin aldığı en kötü sonuç. CDU/CSU’nun puanını göçmen krizi kesti, daha doğrusu Merkel’in tüm göçmenlere kapıları açma gibi kötü kararı. Angela Merkel bu karar yüzünden sağ seçmenlerini kaybetti."
Seçimlerin baş sansasyonun Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin olduğunu belirten uzman, CDU’nun yaklaşık 1 milyon seçmeninin oylarını söz konusu aşırı sağcılara verdiğini, buna daha önce seçimlere katılmayan 1 milyon seçmenin de katıldığını dile getirerek şu ifadeleri kullandı:
“Sonuç olarak ‘alternatifliler’ üçüncü oldu, bu da Avrupalı liberalleri şoka soktu. Liberaller, Hitler varisinin geri döndüğünü bas bas bağırıyor. Örneğin Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, ‘İkinci Dünya Savaşı bittikten 70 yıl sonra parlamentoda yine Neonaziler oturuyor’ dedi."
‘Alternatif’ tüm suçlamaları reddediyor. Parti liderlerinden Jörg Meuthen, “Çok sıkı, anlaşılır muhalefet oluşturmak istiyoruz. Bu ülkenin buna ihtiyacı var çünkü şu ana kadar böyle bir muhalefet yoktu” diye konuşmuştu.
'MERKEL'E YÖNELİK OLUMSUZ TUTUM…'
Geleneksel solcuların sorun yaşadığına işaret eden Mirzayan, SPD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en kötü sonuç (yüzde 20) aldığını kaydederek, “SPD, Hristiyan-Demokratlar ile iktidardayken aşırı biçimde merkeze kaydı, solcu seçmenleri kaybetti ve halkın Angela Merkel’e yönelik olan olumsuz tutumun bir kısmını üzerine çekti” yorumunda bulundu.
Sosyalistlerden bu seçimlerden ders çıkararak iktidardan ayrıldığını söyleyen uzman, sosyalistlerin ana muhalefet unvanını alarak eski gücünü tekrar kazanmak istediğini kaydederek, “Ayrıca ana muhalefet partisinin bir bonusu var. Bu da federal parlamentoda bütçe komitesi başkanlığını alacak. İktidarda kalsaydı bu görev AfD’ye verilirdi” dedi.
'MERKEL BİR KOALİSYON KURMALI'
Sosyalistlerin muhalefet olma kararının Merkel’i çok zor duruma soktuğunu ifade eden Mirzayan, “Merkel bir koalisyon oluşturmalı. Seçimler öncesinde çok seçeneği vardı. Şimdi tek olası görünen ‘Jamaika’ koalisyonu. Yani CDU'nun siyah, FDP'nin sarı ve Yeşiller'in yeşil renklerinden dolayı Alman kamuoyunda 'Jamaika' koalisyonu olarak nitelendirilen olası hükümet” ifadelerini kullandı.
'YEŞİLLER UZLAŞMAZ PARTNERLER OLARAK BİLİNİYOR'
“Özgür Demokratlar’ın lideri Christian Lindner, partisinin üzerine sorumluluk almaya hazır olduğunu söyledi. Yeşiller de ön onayını verdi. Ancak uygulamada Jamaika’yı toplamak kolay olmayacak. Martin Schultz’un dediği gibi, bu ‘çelişkiler hükümeti’ olacak. Öncelikle Yeşiller ve özgür demokratlar arasında görüş farklılığı var. Bu iki parti çok karmaşık ilişkilere sahip. Özgür demokratlar, 2013’te parlamentoya giremeyince Yeşiller’in alkışladığını unutmuş değil. Lindner, seçimlerden önce Yeşiller ile koalisyonu hayal edebilmek için yeterli hayal gücüne sahip olmadığını söylemişti. İkincisi, Yeşiller bir türlü CDU/CSU ile normal işbirliği kuramıyor. Aralarında bir dizi konuda fikir ayrılığı var, buna yakıt ve enerji konusu da dahil. Üstelik Yeşiller çok uzlaşmaz partnerler olarak biliyor."
'MERKEL KÜÇÜMSENMEMELİ'
Kardeş CSU ile de giderek artan anlaşmazlıkların da zaten büyük olan sorunu daha da ağırlaştırdığını söyleyen uzman, yine de başka koalisyon ihtimallerinin olmadığını belirterek, “CDU ile Solcular veya Alternatif arasında koalisyon, en cesur bilimkurgucunun hayalinde bile oluşamaz. Sosyal-demokratları ikna etme çabaları ise bugüne kadar sonuç vermedi” diye kaydetti.
Almanya’nın Rusya’yla ilişkilerine de değinen Mirzayan, şöyle konuştu:
“Bir yandan özgür demokratlar, Rusya’ya yönelik yaptırımlardan acı çeken ve uzun zamandır Merkel’i bu yaptırımları kaldırmaya çağıran iş dünyasını temsil ediyor. Parti lideri Lindner, Kırım sorununu kenara çekip Moskova ile partnerliği onarmayı talep ediyor. Diğer yandan da koalisyon içinde, belki de Almanya’nın en Rusofobik partisi olan Yeşiller olacak. Yeşiller, Kuzey Akım-2’ye karşı çıkıyor. Her halükarda Almanya’yı çok ciddi siyasi boşluk bekliyor. Üstelik, Berlin yönetimindeki Avrupa’nın Rusya’yla ilişkileri normalleştirme yoluna girmeye niyetlendiği bir anda."