İslam İşbirliği Teşkilatı Ombudsmanlar Birliği 1. Genel Kurulu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları söyledi:
- Ayrılık yönünde adım atılması kabul edilemez. Bölge sadece bir şahsın yaşam alanı değildir. Bu adım gayrimeşru ve yok hükmündedir. Kuzey Irak yönetimi bakalım petrolünü hangi kanallarla satacak? Vana bizde.
Bu bölgeyi (Kuzey Irak) sadece tek bir grubun kontrolü altına almaya çalışması, orada uzun yıllar sürecek yeni çatışmaların, yeni acıların, yeni zulümlerin, yeni katliamların habercisi olmaktan öte bir anlam taşımayacaktır. Kontrolleri altına aldıkları gücü ve imkanları, diğer gruplarla paylaşma konusunda hiç de iyi bir imtihan vermeyen mevcut yönetime olan güvensizlik sözde bağımsızlık ilanı sonrası çok daha artacaktır.
- Kimse bizden sınırlarımızın hemen yanı başında, 350 kilometre, yeni bir kriz ve çatışma alanı oluşmasına göz yummamızı bekleyemez. Bu konudaki tavrımız açıktır. Buna rağmen yapılan ve Irak'taki cari hukuka da uygun olmayan referandumun, sonucuna bakmaksızın yok hükmünde kabul ediyoruz, gayrimeşrudur diyoruz.
'PYD,YPG DEVLET KURACAKMIŞ, BUNLAR KURU BİR RÜYA'
Biz adımlarımızı kararlı bir şekilde atmaya devam edeceğiz ve Kuzey Irak Yerel Yönetiminin bir defa bu adımdan geri adım atması şart. Olmazsa olmaz. Federal devlet, zaten kesinlikle kabul etmiyor. Meclis, aynı şekilde kabul etmiyor. Tabii aynı şekilde Suriye'de de bir veya birden fazla terör devleti kurulmasına izin vermeyeceğiz. Öyle Kuzey Suriye'de PYD, YPG, oralarda devlet kuracaklarmış… Bunların hepsi onlar için kuru bir rüya.
'BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ'
911 kilometre bizim Suriye sınırımız var. Dedim ya bir gece ansızın gelebiliriz. Bunu Fırat Kalkanı Harekatı'nda yaptık. Şimdi burada da bu tür gelişmelere müsaade etmemiz mümkün değil. Irak ve Suriye konusunda ülkemiz için tehdit oluşturan konularda gerektiğinde kullanmaktan çekinmeyeceğimiz tüm seçenekler önümüzdedir masa üstündedir. Suriye'de Cerablus Rai Dabık El Bab buraya kadar uzanan o 2 bin km'lik alanı nasıl DEAŞ'tan temizlediysek şimdi aynı amaçla yeni bir adım daha atıyoruz. Gerektiğinde Irak'ta da bu tür adımları atmaktan geri durmayacağız.
'EZİDİLER, KELDANİLER, SÜRYANİLER VAR…'
Irak'ın hem toplum hem de ülke olarak birliğe beraberliğe bütünleşmeye her zamankinden daha çok ihtiyacı bulunduğu bir dönemde, ayrılık yönünde adımlar atılması asla kabul edilemez. Kuzey Irak'taki Kürt kardeşlerimizin haklarına, hukuklarına güvenliklerine müreffeh bir hayat taleplerine sonuna kadar saygımız vardır. Nitekim bu yöndeki çabalarında daima Kuzey Irak yönetiminin yanında olduk. Sıkıntılı zamanlarında kimse onların yanında olmadığı dönemde kendilerine gerekli hizmeti desteği vererek, onları ayakta tuttuk. Ancak bizim aynı zamanda Irak'ta Arap kardeşlerimiz de var. Türkmen kardeşlerimiz var. Ezidiler, Keldaniler, Süryaniler var. Onların da haklarına bizim saygımız var. Kuzey Irak tüm bu halkların ortak hayat alanıdır. Sadece bir şahsın veya aşiretinin hayat alanı değildir. Bunun böyle bilinmesi lazım.
'GİRİŞ-ÇIKIŞLAR KAPATILACAK'
- Atılacak adımları açıklayacağız. Giriş çıkışlar kapatılacak.
Artık şimdi yeni bir dünyayı, yeni bir yer küreyi kurmak zorundayız. Aksi takdirde, çökecek sistemin altında hep birlikte kalacağımızı unutmayalım. Bölgemizdeki krizler ve çatışmalar, Kuzey Irak ve Suriye'de atılmakta olan yeni adımlarla daha da içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Kuzey Irak'taki Bölgesel Yönetimin referandum kararı, ülkenin içinden geçtiği durum göz önüne alındığında buram buram fırsatçılık kokan bir girişimdir.
'SİLOPİ'DE BOŞUNA GEREKLİ ADIMLARI ATMADIK'
- Silopi'de boşuna şu anda Silahlı Kuvvetler boşuna gerekli adımları atmadı. Hava Kuvvetlerimiz şu anda aynı durumda. Sınırlarda şu anda sadece Irak tarafına geçişe müsaade var.
'KOPENHAG KRİTERLERİNİN YERİNİ ANKARA KRİTERLERİ ALIR'
(AB üyelik süreci) Artık önümüze bakıyoruz. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecinde samimiyetle ve süratle hayata geçirdiği düzenlemeler, belki bizi tam üye yapmaya yetmedi ama demokratik standartlarımızı bir hayli yükseltti. Bunun için Avrupa Birliği ikircikli bir tutum içine girdiğinde biz çıktık, 'Kopenhag kriterlerinin adını gerekirse Ankara kriterleri yapar yine de yolumuza devam ederiz' dedik. AB güvenilirliğini yerle bir etti.
- Ama şunu herkes bilsin ki Avrupa Birliği ile Türkiye arasında artık bir tiyatro oyununa dönen bu mücadelede, havlu atan taraf biz olmayacağız. Bu konuda karar vermesi ve bunu tüm dünyaya ilan etmesi gereken taraf; AB'dir. Versinler kararlarını. Onlar kararını versinler biz kararı rahat veririz, merak etmesinler. Biz bu kararı duyana kadar sabırla bekleyeceğiz.
'ALMANYA SEÇİMLERİ BİR DERSTİR'
İşte bakın Almanya seçimleri bir derstir. Çünkü artık insanlar her şeyi çok açık ve net görüyor. Biz birçok şeyleri söyledik. Fakat ters yüz ettiler. Şimdi de gerçek ortaya çıktı. Bizim demokrasiyle halklarla, özgürlüklerle ilgili standartlar konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Hiçbir ülkenin halkıyla, halklarıyla bizim sorunumuz olamaz. Bizim sorunumuz olsa olsa oralardaki yönetimlerledir. Oralardaki yönetimlerin idare tarzıyladır.
'FASILLAR KONUSUNDA HİÇBİR EKSİĞİMİZ YOK'
Diğer aday ülkeler söz konusu olduğunda gündeme dahi getirilmeyen kuralların, konu Türkiye olduğunda adeta icat edilmesini kabul etmedik, etmeyeceğiz. Türkiye, Avrupa Birliği tam üyeliği takvimini harfiyen işletmiştir. Fasıllar konusunda, mevzuat uyumu konusunda hiçbir eksiğimiz, hiçbir sıkıntımız yoktur. Sadece Avrupa Birliği'nin kendi yükümlülüklerini yerine getirmemesi sorunuyla karşı karşıyayız. Avrupa Birliği, fasılları kapatmayarak, serbest dolaşım hakkımızı adeta gasp ederek, mültecilerle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyerek ve daha birçok sözünü yerine getirmeyerek güvenilirliğini yerle bir etmiştir.
'ÖYLE YOGAYLA MOGAYLA BU İŞİ GEÇİŞTİREMEZSİNİZ'
Kimsenin sesi çıkmıyor. 'Sadece Myanmar'a kınama yaptık' söylenen bu. 'Kınamamızı yaptık, en şiddetli şekilde yaptık.' Başka ne yaptık? Yaptırım yok. Bu yaptırımları ortadan çok farklı şekilde koymak lazım ki ona göre onlar da kendilerine bir çekidüzen versinler. Burada çok açıkça bir soykırım var. Açık söylüyorum rahatsız olabilirler. Dünyaya 'İslami terör' diye konuşanlar, 'Hristiyani terör' diyorlar mı, 'Yahudi terörü' diyorlar mı, 'Budist terörü' diyorlar mı? Demiyorlar. Budistleri böyle iyiniyet elçisi gibi hep gösterirler. Şu anda tamamen Myanmar'da 'Budist terörü' var. Şu anda Erdoğan'a yüklenecekler, varsın yüklensinler. Öyle yogayla mogayla bilmem neyle filan bu işi geçiştiremezsiniz, ortada bir vakıa var. Bunu tüm insanlığın bilmesi lazım.