‘KİMSE IRAK MERKEZİ YÖNETİMİNİ ELEŞTİRMİYOR’
Rebwar Kerim’e göre, IKBY’de 25 Eylül’de düzenlenecek bağımsızlık referandumu ile ilgili son dönemlerde bütün şimşekler Barzani yönetiminin üzerinde ancak, Irak merkezi hükümetine kimse eleştiride bulunmuyor. Kerim, ABD’nin 2003’teki işgalinin ardından yazdırılan anayasa ile oluşturulan ortaklığın ise çok uzun süredir sorunlar taşıdığına dikkat çekti:
“Bütün şimşekler Kürdistan yönetiminin ve Sayın Barzani’nin üstünde. Herkes bu referandumun iptalini istiyor ama ortada baştan beri Sayın Barzani’nin söylediği bir laf var: ‘Bu referandumu bağımsızlık için yapıyoruz ve bu bizi bağımsızlığa götüren bir mekanizmadır. Uluslararası destekli veya garantörlük konusunda eğer bu mekanizmanın alternatifi varsa ve 10 yıl, 15 yıl değil bir veya iki yıl içerisinde bizi bu sürece götürürse biz bu referandumdan vazgeçeriz ve amacımıza ulaşmış oluruz’. Ama şu an tabloyu gördüğümüzde iki nedenle gerçekten biz de şaşırıyoruz, hatta bütün Kürdistan halkı ve siyasi liderler de şaşkınlar. Çünkü bütün Avrupa ülkeleri, bütün insan haklarını savunan, demokratik olduklarını savunan ülkeler referandumun iptalinden bahsediyor ve bu çok saçma geliyor. Demokratik ve insan hakları değerlerini savunan ülkeler referanduma karşılar fakat daha bağımsızlık ilan edilmemiş ki. Sadece referandum isteniyor. İkincisi, bütün baskılar Kürdistan yönetimi üzerindedir. Hiç kimse Irak’tan bahsetmiyor, Şii rejimden bahsetmiyor. Bu 12 yıl içerisinde, 14 yıl içerisinde bunlar iktidardayken bu millete ne yaptılar, ne ettiler? Bağdat Kürdistan’ın bütçeden payını üç yıldır tek taraflı olarak kesmiş ve vermiyor. 2014’te uluslararası garantörlerle BM, Amerika ve İngiltere ile Süleymaniye’de Abadi yönetimini iktidara getiren bir anlaşma var. Orada imzalar atıldı ve bu anlaşmaya göre bütçe geri gelecek, petrol ve doğalgaz meselesi halledilecek bir veya iki yıl içerisinde. Şu an Irak yönetiminde Kürt bir tane bakan, bir tane cumhurbaşkanı kaldı, hele ki milletvekilleri onları da kovacaklar. 2005’te bir anlaşma yapıldı ve bu anlaşmaya göre petrol çıkarılan bölgeler Kürdistan hükümeti denetiminde olacak ama satışı Irak hükümeti tarafından yapılıyor. Irak, defalarca Kürdistan yönetimiyle bu anlaşmalara girdi. Maalesef Kürdistan’ın iki ay üst üste bütün petrol satışı Irak’a verildi, Irak beş kuruş para göndermedi. Daha da krizi derinleştirdi. Buraya beş kuruş para ödemedi, “paramız yok” dedi. Ondan sonra Kürdistan’ı tek taraflı petrol satmakla suçluyorlar. Ama bunu da görmüyorlar. Şubat ayında Sayın Maliki, 2004’te bütçeyi kesti, Kürdistan hükümeti Mayıs ayında petrol satmaya başladı. Yani iki ay geçti, ondan sonra ve bütün partiler son çare olarak bu kararı aldılar.”
‘KÜRTLER TOPRAK TALEPLERİNDEN VAZGEÇMEZ’
“1960 yılından itibaren başlayan bir Kürt devrimi var. Mustafa Barzani 1970’te Irak hükümetiyle anlaştı ama anlaşma beş yıl sonra bozuldu çünkü ortada Kerkük meselesi vardı. Bu belirsizliği hep korudu ve ondan sonra, 1991 ayaklanması sonrası bir süreç başladı. O süreç de Kerkük sorunu yüzünden hüsrana uğradı. Geçici anayasa 58. maddeyle Şiilerle bir anlaşma yapıldı ve bir madde olarak anayasaya girdi. Daimi anayasada 140. Madde olarak konuldu ama hiçbir zaman uygulanmadı. DAEŞ (IŞİD) buraya geldiğinde, Irak ordusu bölgeyi DAEŞ’e bırakmak istedi, Musul gibi bir bölge yaratmak istedi ama peşmerge orayı korudu. Zamanında 2000’li yıllarda Saddam Hüseyin ile bu açık bir şekilde yazıldı ve Saddam şunu dedi; ‘Süleymaniye, Erbil ve Duhok’u yani bu üç şehri istiyorlarsa yarın bağımsızlığı ilan etsinler ben devlet olarak o bağımsızlığı tanıyacağım’. Yani şu an nasıl Türkiye Kıbrıs’tan vazgeçmiyor, Filistinliler Kudüs’ten vazgeçmiyorsa Kürtler de toprak meselesinden vazgeçmiyor. Bu toprak meselesi tarihi bir meseledir, o kadar kolay değil. Ama şu haliyle Irak baştan beri çok ılımlı bakıyordu. Hatta Sayın İbrahim Caferi bir buçuk ay önce Erbildeydi ve ‘Referandumu yapın. Bu çok medeni, çok demokratik bir hak, karşı değiliz’ dedi. Ta ki, İran, Türkiye, dünya ülkeleri buna karşı çıkmaya başlayınca, Irak’ın pozisyonu tamamen değişti. Hatta şu anda uluslararası taraftan gelen herhangi bir öneriyi de kabul etmiyor Irak yönetimi ve diyor ki; ‘Biz hiçbir şekilde uluslar arası bir şeyi kabul etmiyoruz, sadece anayasa var. Başka hiçbir şey yok. Anayasa içerisinde görüşmek istiyorsanız varız. Referandumu derhal iptal etmeniz gerek.’”
‘KERKÜK HATTA ERBİL’İN MERKEZİ TÜRKMENLERİNDİ, KİMSE İNKAR ETMEDİ, KİMSE KATLİAM YAPMADI’
Türkmenler ile Kürtlerin uzun zamandır birlikte yaşadığına ve Saddam döneminde zulme uğradıklarını anlatan Kerim, Türkiye’nin Türkmenlerle ilgili politikalarının Türkmenlerin çıkarlarını korumadığını ve Türkmenlerin sert bir mezhep savaşının ortasında kaldığını ifade etti:
‘RUSYA’NIN REFERANDUM KONUSUNDA KÜRTLERİ DESTEKLİYOR’
Rusya’nın bölgeyi tanıyan bir güç olarak referanduma destek verdiğini ve bu politikalarının ABD’den daha gerçekçi olduğunu belirten Kerim, Türkiye’nin son dönemdeki Irak politikalarının son 10 yıllık periyottan daha farklı olduğuna ve bu dönüşümün 1990’lı yılları hatırlattığına dikkat çekti:
‘KÜRDİSTAN’A ASKERİ MÜDAHALE İMKANSIZ’
Referanduma tepki gösteren İran ve Türkiye’nin IKBY’ye olası askeri harekâtını değerlendiren Kerim, bu ihtimalin güçlü olmadığını fakat ekonomik ve siyasi yaptırımların gelebileceğini belirtti. Türkiye ve İran başta olmak üzere, diğer ülkelerin de bağımsızlık referandumunu uzun süre çok ciddiye almadıklarına dikkat çeken Kerim, bağımsızlık sürecinin çok iyi idare edilmesi gerektiğini aksi takdirde bölgede kaos olabileceğini belirtti: