"Yaşadığımız sürecin hukuki izahını yapmak çok mümkün değil. Nasıl gazeteciler keyfi nedenlerle, akla mantığa sığmayacak ilişkilendirmelerle aylarca tutuklu alıkonmuş vaziyettelerse, nasıl insan hakları savunucuları rutin bir eğitim toplantısından sonra casuslukla suçlanabiliyorlarsa, milletvekilleri de yıldırma ve sindirme politikasının parçası olarak bu muameleye tabii oluyor."
Savcılığın tahliyeye karşı itirazına da değinen Bilgen, "Ceza Muhakeme Kanunu'nda tahliyeye karşı itiraz yolu kapalı. Ama benim tahliyemden sonra savcılık itirazda bulundu. Bu yüzden işin hukuki değil, siyasi boyutunu konuşmak gerekiyor" dedi.
Tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen HDP MYK'sının sokağa çıkma çağrısını ve Kobani olaylarını savunmaya devam ettiklerini ifade eden Bilgen, Kobani olaylarıyla ilgili her şeyin masaya yatırılması gerektiğini şu ifadelerle anlattı:
"Kobani olaylarında 50'nin üzerinde insan hayatını kaybetti. Biz o olayların faillerinin cezalandırılmasını istiyoruz. Yasin Börü ve beraberindekiler haricinde kimsenin failleri hakkında bir gelişme yaşanmıyor. Kobani olayları bir toplumsal duyarlılıktır, biz halen onu savunuyoruz. Keşke hiç bu olaylar yaşanmasaydı, kimse hayatını kaybetmeseydi. O olaylarda kimin ne kadar payı varsa, o dönem görevli olan güvenlik görevlilerinin bugün cezaevinde olması gibi her şeyi masaya yatırmak, her şeyle hesaplaşmak gerekiyor.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından kendisiyle ilgili TBMM'ye gönderilen fezlekedeki suçlamanın tutuklanmasına yetmeyeceği için hukuka aykırı biçimde dosyaya örgüt üyeliği suçlamasının eklendiğine dikkat çeken Bilgen, "Böyle bir hukuk olabilir mi?" diye sordu.
Bilgen'in sözleri şöyle:
"Biz Kobani olaylarının gerekçe gösterilerek baskı kurulmasını kabul etmiyoruz. Benimle ilgili TBMM'ye gönderilen fezlekede örgüt üyeliğiyle ilgili bir iddia yok. Halkı suça tahrik iddiası var. Meclis'e 214. maddeden gönderilen fezlekeyle ilgili dokunulmazlığımız kaldırılınca yargılama başladı. Bu suçtan tutuklama olamadığı için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, örgüt üyeliği suçlamasını ekledi. Üstelik fezleke gönderildikten sonra bu ekleme yapıldı. Böyle bir hukuk olabilir mi? Bir ülkede suç ve ceza ilişkisi bu kadar keyfileşiyorsa orada hukuk devletinden söz etmek mümkün değil."
'DEVLET İMKANLARI ELİNDE OLAN SİHA İDDİASINI İSPATLA YÜKÜMLÜDÜR'
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun "SİHA'ların bombalayarak öldürdüğü kişiler terörist değil sivildi" iddiasına da değinen Bilgen, "İddiasını ispat etmekle mükellef olan bir muhalefet milletvekili olamaz. İddiayı ispat etmekle mükellef olan, elinde devlet imkanları olan hükümettir" dedi.