"Türkiye'nin kendisine yönelik tehdidi Suriye, İran veya Ermenistan'dan değil de, Batı'dan hissetmeye başlaması mümkün. Her ne kadar bu hipotetik de olsa şu an gidişat öyle görünüyor. Böyle bir durumda Türkiye derhal Rusya'dan s-400'leri alma kararı alabilir, nihai anlaşmaya varabilir. Keza, füze sistemlerinin İstanbul ile Ankara'ya yerleştirilmesinin müzakere edilmesi de bu ihtimali güçlendiriyor. Demek ki Türkiye yavaş yavaş NATO'lu ortaklarından bir tehdit algılamaya başlamış durumda. Ankara NATO'dan algıladığı tehdit somut gerekçelere dayanmaya başlarsa ister istemez yönünü Rusya'ya çevirecektir."
S-400 sürecinin tarafların uzun vadeli askeri yönelimleri yansıtması açısından önemli olduğuna işaret eden Has "S-400'lerin satışını ben salt ticari bir anlaşma olarak görmüyorum. Bu silahlar son derece stratejik silahlar olduğu için bunu satın alan ülkelerin de uzun vadeli askeri jeopolitik yönelimlerini de belirliyor. Türkiye özellikle Batı'yla ilişkilerindeki sıkıntılı zamanlarda Rusya üzerinde askeri stratejik düzlemde ‘alternatifim var' mesajı vererek Batı'ya karşı pazarlık payını artırmaya çalışıyor. Rusya bu süreci kendisinin bir numaralı jeopolitik rakibi NATO'da, belki bir çatlağa, kırılmaya yol açabilecek olması dolayısıyla gayet olumlu değerlendiriyor" ifadelerini kullandı ve ekledi:
"Rusya için Karadeniz'den Doğu Akdeniz'deki askeri güvenlik dengelerine, boğazlardan Kafkaslara ve Ortadoğu eksenindeki enerji hatlarındaki dengelere kadar tüm alanlarda ve coğrafyada Türkiye'nin tercihlerinde Moskova'yı önceleyici bir tutum takınmasını sağlamak açısından önemli. Dolayısıyla Türkiye ile NATO arasındaki olabilecek olan bir kırılma Rusya için 21. yüzyılın en büyük stratejik kazanımına dönüşme potansiyeli taşıyor. "
Türkiye'nin NATO'dan ayrılma kararı alması durumunda sürecin karmaşık ve uzun olacağına değinen Has "Önemli olan, Türkiye'nin olası bir NATO'dan ayrılma kararının yaratacağı komplikasyon. Çünkü Türkiye ‘ben şimdi çıkayım' dese bile NATO'dan çıkması kolay olmaz. Türkiye'nin silah sistemlerinin yüzden 90'ından fazlası NATO ülkelerinin silahlarından oluşuyor. Hindistan için bu söz konusu değil. Çünkü Hindistan'ın silah sistemlerinin yüzde 85'i zaten Rusya'dan.
Nihai anlaşma imzalandıktan sonra bile Türkiye'ye sevkiyatın zaman alacağına işaret eden Has "Hem Rusya hem öncelikli olarak kendi ihtiyaçlarını karşılayacak. Hem de sırasıyla Çin ve Hindistan'la da yürürlükte anlaşmaları var. Dolayısıyla üretim grafiğine bakıldığında bugün bile anlaşma imzalanmış olsa, Türkiye'ye olan tedarik en erken 2021-2022 gibi söz konusu olabilir. Rusya'nın S-500'e geçmeden S-400 ihracatı yapmadığı da göz önünde bulundurulmalı" dedi.
Yunanistan ve çeşitli bazı NATO ülkelerinin elinde bulundurduğu S-300'ler ile Türkiye'nin satın alacağı S-400'lerin karşılaştırılamayacağını söyleyen Has şunları söyledi:
Türkiye'de S-400 süreci, Yunanistan gibi çeşitli NATO ülkelerinin ellerinde S-300 bulundurulmasıyla kıyaslanıyor. Ama arada üç temel fark var. Birincisi; S-300 ve S-200'lere sahip olan ülkeler dış politikalarında Batı ve Rusya ikilemi içerisinde değiller. İkincisi ise bu ülkelerin savunma sistemlerinin temel bileşenlerini S-200 ve S-300'ler oluşturmuyor.
Üçüncüsü de diğer ülkeler Rusya ile Suriye krizi gibi bir krizle inişli çıkışlı bir ilişkilere sahip değiller."