Yargılandığı Genelkurmay Çatı davasının ardından ikinci kez hakim karşısına çıkan Evrim, daha önceden bilindiğini iddia ettiği darbe girişimiyle ilgili "Tüfm meslek hayatım boyunca kazandığım deneyimlere dayanarak, darbe girişimi son derece amatörce planlanmış, mantık dışı, TSK teamüllerine aykırı bir garabetler manzumesidir" dedi.
'TSK SORUMLU TUTULUP, SİYASİ YÖNE YER VERİLMEMİŞ'
Savunmasının ilk bölümünde askeri kariyerini anlatan, daha önce FETÖ ve diğer dini örgütlere yönelik soruşturmalarda adının hiç geçmediğini belirten sanık Evrim, TSK'nın bu mücadelesinin 2003'ten sonra da devam ettiğini söyledi. İddianamede, FETÖ yapılanmasında TSK'nın suçlandığını kaydeden Evrim, "İddianamede, TSK içerisindeki yapılanma konusunda, darbe girişimine kadarki süreçte sadece TSK sorumlu tutulup, işin siyasi yönüne yer verilmemiş. İddianame bu yönüyle eksik" dedi.
'GENELKURMAY BAŞKANI VE KUVVET KOMUTANLARININ HABERİ VARDI'
Darbe girişimine ilişkin MİT'e ihbar geldiğini, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının olaylardan önce darbeyi haber aldığını ileri süren Evrim, Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesini, darbe girişimini önleyecek gerekli tedbirleri almamakla suçladı.
Darbenin önceden TSK dışında planlandığı iddialarını verdiği örneklerle açıklayan sanık Evrim, şunları söyledi:
"İktidar partisi ilçe teşkilatlarından, partililere, saat 21.30'da ilgili yerlere yürüneceği mesajı iletilmiştir. Bu ne demektir, bilerek önlenmeyen bir organizasyondan mı söz ediliyor acaba? Darbe girişimi gecesi, saat 23.02'de Başbakan Binali Yıldırım'ın, kalkışmaya ilişkin sözleri daha bitmeden, 23.05'te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ışık hızıyla darbeye teşebbüs eden askerler hakkında soruşturma başlatıyor. Devlete ait kamyonların da içlerinde kum ve çakıl konularak askeri düzen içinde tankların çıkışına engel olmak üzere Zırhlı Birlikler Komutanlığı önüne diziliyor. Bir askeri birlik bile bu kadar sürede bu düzenle yerini alamaz"
AİLELERDEN TEPKİ
Sanık Evrim'in bu sözlerine hayatını kaybeden ve yaralananların ailelerinin bulunduğu bölümden 'Zoruna mı gitti?' diye tepkiler yükseldi. Tepki gösterenlerin artması üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Selfet Giray, "Söylediklerine inanmak zorunda değilsiniz. Aranızda anlatılanlara dayanamayanlar olabilir. Ancak biz sanıkları dinlemek zorundayız. Dayanamayanlar salondan çıksın" diyerek uyarıda bulundu. Yakını hayatını kaybeden bir kişi ise "Çok yalan söylüyor hakim bey, tahammül edemiyoruz" diyerek salondan ayrıldı.
Darbe girişimini iddianamelerden ve günlük gazetelerden detaylı şekilde takip ettiğini belirten ve mesleki tecrübesine dayanarak, girişimi "Son derece amatörce planlanmış, mantık dışı, TSK teamüllerine aykırı bir garabetler manzumesi" olarak değerlendirdiğini söyleyen sanık Evrim, şöyle devam etti:
"TSK'nın normal planlama usulleri uygulansaydı, envanterdeki uçak, tank, helikopter tümü kullanılır, ilave telefon iletişimine ihtiyaç kalmayacak şekilde alternatif harekat tarzları belirlenir, icra edilirdi. İddialara göre, darbeye erler dahil 8 bin kişi katılmıştır. Bu sayı TSK'daki personel sayısının yüzde 2-3'üdür. TSK'daki subayların yüzde 80'nin örgüt mensubu olduğu söyleniyor. Son çare olarak ölüm kalım mücadelesi olduğu bildirilmesine rağmen neden örgütün tüm elemanları kullanılmamıştır? Emniyet teşkilatında olduğu iddia edilen on binlerce örgüt mensubunun bu darbede niçin kullanılmadığını nasıl açıklarız? Bu darbeyi planlayan herhangi bir TSK personeli olsa bu hataları yapmazdı. Benim üssümde 71 savaş uçağı vardı. Tüm üs komutanlarının tutuklu olduğu düşünülerse toplamdaki 250 savaş uçağı kullanılabilirdi. Savaş uçaklarının sadece yüzde 8'i kullanılmıştır. Ne 12 Eylül'de ne Sisi'nin Mısır'daki darbesinde böyle bir yöntem kullanılmıştır. Dünyada böyle bir yöntem yoktur. Bu da başka bir amatörlüktür."
Televizyonlardan sokağa çıkma çağrıları yapıldıktan sonra darbe girişiminin başarısız olacağının belli olduğunu ileri süren sanık Evrim, "Çağrıların ardından halkımız sokağa döküldükten sonra TÜRKSAT'ı vurmak ve televizyon yayınlarını iptal etmek nasıl bir mantıkla açıklanabilir. Öte yandan bombalanan TBMM binasının yıkılması için 35-40 F-16'nın kullanılması gerekmektedir. Darbenin başarısız olduğunun anlaşılmasından sonra meclise atılan o bombaların ortadan kaldırılmak için atılmadığı ortadadır. Meclise çok yakın olan Genelkurmay'daki yüzlerce askerle meclis işgal edilebilecekken, niçin bombalandığı da ayrıca irdelenmelidir" dedi.
'O GENERAL BU DARBENİN BİR PARÇASI OLSAYDI SAYIN CUMHURBAŞKANI O UÇAĞA BİNEMEZDİ'
F-16 uçaklarının darbe yapmaktan ziyade, infial yaratarak, başarısızlığı garantileyecek şekilde, darbenin bastırılması sonrası başlatılacak tasfiyeye yönelik kamuoyu oluşturmak amacıyla kullanıldığını ileri süren sanık Evrim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağının İstanbul'a gitmek için Dalaman'dan havalandığını belirterek, "Dalaman meydanı emir komutada, Balıkesir 9. Ana Jet Üssü komutanlığına bağlıdır. Balıkesir üst komutanı hali hazırda tutukludur. Eğer bu general darbenin bir parçası olsaydı, ne sayın Cumhurbaşkanı o uçağa binebilirdi, ne de o uçak o meydandan kalkabilirdi. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı, saat 00.24'de konuşma yaptıktan sonra uçağın bulunduğu meydanda Cumhurbaşkanını almak için bir tertibat alınması beklenmez miydi. Görüldüğü gibi darbenin en kritik hamlesi, Hollwood yapımı muhteşem bir komedi film senaryosunu andıran acemi bir planlama ve uygulamaya sahne olmuştur" dedi.
SİLAHLA TEHDİT EDİLDİĞİNİ İDDİA ETTİ
15 Temmuz'da yaşadıklarını anlatan Evrim, Akıncı Üssü'nde 141. Filo önünde akşam saatlerinde teçhizatlı sivil ve asker kişiler gördüğünü belirterek, "'Siz kimsiniz? Burada ne yapıyorsunuz' diye sordum. Aniden etrafımı sarıp silahlarını bana doğrulttular. Ve, 'sizlik bir şey yok, size, ailenize ve personelinize zarar vermek istemiyoruz. Kendinizi ve bunların selametini düşünüyorsanız sadece sizden istediklerimizi yapın, yoksa siz ve personeliniz için kötü olur' dediler" iddiasında bulundu.
'LOJİSTİK DESTEK İSTEDİLER'
O şartlarda yapacak bir şeyi olmadığını ve kendisini zorla 143. Filoya götürdüklerini iddia eden sanık Evrim, "Çardakta beklerken yüzü maskeli iki komando yanıma gelip, 'Size ve personelinize bir şey olmayacak. Sadece lojistik anlamda istediklerimizi yerine getirin' dediler. 'Ne oluyor, ne yapmaya çalışıyorsunuz' dediğimde, 'Sen karışma yoksa senin ve personelin için iyi olmaz' diyerek telefonuma el koydular" diye konuştu. Başlarda ne olduğun anlayamadığını sonradan darbenin buradan yönetildiğini anladığını söyleyen Evrim, zaman zaman kendisini çağırıp lojiktik destek istediklerini ileri sürdü. Uçaklara bomba yüklenmesi, yakıt alınması gibi konularda isteklerini teknik olarak mümkün olmadığını söyleyerek yerine getirmediğini anlatan sanık Evrim, "İçeride tanımadığım 30 kişi vardı. Ve yoğun bir faaliyet içindeydiler" dedi.
"Genelkurmay Başkanı üste geldiğinde üst komutanı olmam nedeniyle yanına gitmem gerektiğini söylediler" diyen sanık Evrim o anları şöyle anlattı:
"Yanına gidene kadar Genelkurmay Başkanının darbedeki pozisyonuna veya öncesinde yaşananlara ait en küçük bir bilgim yoktu. Karargahın girişimdi sivil asker silahlı pek çok kişi vardı. Hemen içeri girerek Genelkurmay Başkanına 'hoş geldiniz' dedim. İçeride Akın Öztürk paşa ile 5-6 kişi daha vardı. Boş olan tek sandalye olan makam koltuğumu alarak komutanı görecek bir şekilde oturdum. O geceki olaylara ilişkin konuşuyorlardı. Ben hiç konuşmadan olanı biteni dinledim. Konuya uzak oluşum, olayların içinde olmayışım nedenleriyle ve açıkçası orada bulunmamın gereksiz olduğuna kanaat getirerek, konuşmalar sırasında bir ara telefonla arama, görüştürme lafları geçmesini fırsat bilerek ayağa kalktım. Genelkurmay Başkanımıza hitaben, 'eğer aramak istediğiniz biri olursa, (ön tarafta bizim emir astsubaylarımızın olduğu yeri göstererek) sizi görüştürebilirler' diyerek odadan ayrıldım. Yaklaşık bir iki dakika sonrada içerdeki gurup çıktı. Gece boyunca Genelkurmay Başkanı ve Akın Öztürk Paşanın makam odamda kaldıklarını düşünüyorum. Ben bir daha oraya gitmedim."
'75-80 KİŞİ TESLİM OLDU ANCAK ORADA ÜÇ YÜZE YAKIN SİLAH VARDI'
Saat 08.00 sıralarında Genelkurmay Başkanı'nın helikopterle ayrıldığını ve ekibin teslim olma kararı aldığını öğrendiğini belirten sanık Evrim, karargah bölgesine gittiğini ve burada beklerken uçakların üssü bombaladığını söyledi. Öğleden sonra üsse gelen askeri savcılar tarafından gözaltına alındıklarını belirten sanık Evrim, "70-75 kişi jandarma tarafından gözaltın alınmamıza rağmen sivil ve komando kıyafetli silahlarını teslim ettiklerinde, tam sayısını bilmiyorum ama 250-300 adet uzun namlulu modern silahın olduğuna şahit oldum. Burası benim açımdan çok önemli; O gece teslim olan kişi sayısı 70-75 kişiydi. Orada alınan üç yüze yakın silah vardı" dedi.
Adil Öksüz'ün darbe öncesi yaptığı iddia edilen toplantılara katılmadığını ileri süren sanık Evrim, "Darbeye ev sahipliği yapan üssün komutanı olarak bu toplantılara katılmam gerekmez mi? Bu toplantıların yapıldığı tarih bayram tatiline denk geliyor. Bayramda personelle bayramlaştıktan sonra memleketim olan Ödemiş'e gittim. Bu kamera kayıtlarıyla tespit edilebilir" dedi. O gece orada yaşanan olaylarda sivil vatandaşların şehit olduğunu gözaltına alındıktan sonra öğrendiğini iddia eden sanık Evrim, "Öğrenince çok üzüldüm. Bu konuda bir bilgim ve emrim kesinlikle olmamıştır" diye savunma yaptı. Kuleden uçaklara talimat verdiği iddialarını da kabul etmeyen sanık Evrim, Kemal Batmaz'a asker selamı verdiği görülen görüntülerle ilgili de, "Bu kişiyle ne telefon görüşmem oldu ne de bu kişiye selam verdim. Kendisini tanımıyorum. Üste yakalandıkları söylenen diğer sivilleri de tanımıyorum" diyerek suçlamaları kabul etmediğini tekrarladı.
SAVUNMASINA YARIN DEVAM EDECEK
Yaklaşık 4.5 saat konuşan Evrim'in savunması bugünkü celsede bitmedi. Mahkeme Başkanı sanığın savunmasına yarın devam edileceğini belirterek, duruşmayı yarın saat 09.30'a erteledi.