‘GÜMRÜK BİRLİĞİ'NİN GÜNCELLENMESİ HİÇBİR ŞEKİLDE GÜNDEME ALINMASIN'
Deutsche Welle Türkçe'nin diplomatik kaynaklardan edindiği bilgilere göre, Alman hükümetinin, 1 Temmuz'da AB Dönem Başkanlığını üstlenen Estonya ile temaslarında, Türkiye ile Gümrük Birliği'nin güncelleştirilmesi konusunun, ‘hiçbir şekilde gündeme alınmaması' yönünde beklentisini ilettiği, bunun gerekçelerini anlattığı öğrenildi.
Türkiye'de demokrasi ve insan hakları alanında yaşanan ‘kaygı verici' nitelikte son gelişmelerin ardından, AB'nin Ankara üzerinde ciddi biçimde etkisi olacak adımlar atması gerektiğini vurgulayan Berlin, mevcut koşullarda Gümrük Birliği konusunda, ön hazırlık niteliğinde görüşmelerin bile yapılmasının, doğru bir mesaj olmayacağını vurguladı.
Diplomatik kaynaklar, Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olan Almanya'nın bugüne kadar Gümrük Birliği'nin yenilenmesi, genişletilmesi konusunda AB içinde başı çeken ülkelerden olduğunu, ancak son gelişmelerin ardından tutumunu tamamen değiştirdiğini kaydetti.
Habere göre Türkiye ile tırmanan gerginlik, hukuk devleti ve basın özgürlüğü alanında yaşanan olumsuz gelişmeler üzerine bu kez Alman hükümetinin muhalefeti, süreci belirleyen temel faktör haline geldi.
Gümrük Birliği‘ni güncelleme konusunda AB ile Türkiye arasında müzakerelerin başlayabilmesi için, AB üye devletlerinin Komisyon'a yetki vermesi gerekiyor.
Diplomatlar, Almanya'nın bu yetki öncesinde sürece zemin hazırlayacak, hazırlık görüşmelerine dahi yeşil ışık yakmayacağını kaydediyorlar.
Alman hükümetinin bu yeni pozisyonu konusunda yalnızca AB Dönem Başkanlığı ve AB Komisyonu ile değil, diğer AB başkentleriyle de eş zamanlı görüşmeler yaptığı, diplomatik girişimlerle bu yeni yaklaşımına destek istediği öğrenildi.
Gözden geçirdiği Türkiye politikası hakkında üye ülke başkentlerini bilgilendiren, nedenlerini açıklayan Almanya, Türk hükümetine yönelik kararlaştırdığı ve ‘kaçınılmaz' olarak nitelendirdiği önlemlerini aktardı.
AB'li diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre üye ülke hükümetlerinden yeni Türkiye politikasına destek talep eden Almanya, AB'nin ortaya koyacağı ortak tavrın Türk hükümetinin AB'nin temel değerleri olan hukuk devleti ve demokratik özgürlüklere yeniden yöneltilmesinde etkili olacağı görüşünü savundu.
‘YENİ TÜRKİYE POLİTİKASI SEÇİMLERE DÖNÜK BİR HAMLE DEĞİL, DEVLET POLİTİKASI'
Alman hükümetinin yeni Türkiye politikasını ‘devlet politikası' olarak nitelendiren, yalnızca seçimlere dönük bir hamle olmadığına işaret eden Alman yetkililer, Türkiye'de bu yöndeki algının yanlış olduğunun da altını çizdi.
‘İŞ DÜNYASINA VERİLEN MESAJLAR OLUMLU AMA YETERLİ DEĞİL'
Türkiye'den son günlerde iş dünyasına yönelik verilen mesajların olumlu olduğu, ancak yeterli bulunmadığı da vurgulanıyor.
Türkiye'de tutuklu bulunan, aralarında gazeteci ve insan hakları aktivistlerinin de bulunduğu Alman vatandaşları serbest bırakılmadan bir normalleşmenin olamayacağını belirten Alman yetkililer, ayrıca demokrasi, insan hakları ve basın özgürlüğü gibi alanlarda Türkiye'nin adım atmasının beklendiğini ifade ediyorlar.
Almanya Başbakanı Merkel, dün hükümetinin yeni politikası konusunda net mesajlar verirken, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin sonlandırılmasına karşı çıkmış, bunun Anayasa referandumunda "hayır" oyu kullananlara yanlış bir mesaj niteliği taşıyacağını söylemişti. Bununla birlikte Merkel, mevcut koşullarda Gümrük Birliği'nin derinleştirilmesinin söz konusu olamayacağını kaydetmişti.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Alman hükümetinin Türkiye'ye yönelik ekonomik önlemleri, Alman iş dünyası tarafından da büyük ölçüde anlayışla karşılanıyor.
Gümrük Birliği'nin modernizasyonuna destek veren ve bu yönde müzakerelerin başlaması için geçtiğimiz yıllarda Alman hükümeti ve AB nezdinde girişimlerde bulunan Alman yatırımcıların, son siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini ve beklentilerini bir süre önce Türk hükümetine aktardıkları öğrenildi.
Başbakan Binali Yıldırım'ın Alman yatırımcılarla iki hafta önce bir araya geldiği toplantıda, Alman iş dünyası temsilcilerinin de, ilişkilerin normalleşmesi için tutuklu Alman vatandaşlarının serbest bırakılması gerektiğini, Alman hükümetinin politikasına destek verdiklerini açıkça dile getirdikleri kaydedildi.