Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Başkanı Barzani’nin Kürt partileri toplayarak 25 Eylül için düzenlenmesi kararını açıkladığı bağımsızlık referandumu, bölge ülkelerinin tutumunun ardından ABD yönetiminin de itirazlarıyla karşı karşıya. Bu karar nedeniyle Bağdat’la ilişkileri gerilen IKBY’de referandum tartışmalarına ekonomik kriz damgasını vuruyor. Kürt partileri referandum kararının alınma biçimine de eleştiriler getiriyor.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi içindeki bağımsızlık referandumu tartışmalarını, kısa bir zaman önce bölgeye gidip nabız tutan gazeteci ve yazar Celal Başlangıç ile konuştuk
Celal Başlangıç’a göre, Irak Kürdistanı’nda 25 Eylül olarak açıklanan bağımsızlık referandumu, daha kararın alınış biçiminden ötürü zaafiye uğramış durumda. Barzani’nin lideri olduğu KDP’nin dışında Goran Hareketi ve YNK de dâhil bölgedeki bütün siyasi partilerin hepsinin bağımsız bir Kürdistan istediğini belirten Başlangıç, ancak giderek derinleşen ekonomik krizin büyük kaygı konusu olduğuna dikkat çekti:
“Bir referandum yapılınca, yüzde 90-95 gibi bir oranla bağımsızlık yönünde karar çıkacağından eminler. Burada tartışılan konu, referandum kararının alınış biçimi ile alakalı. Çünkü bu referandum kararı Kürdistan parlamentosunda alınmadı. Bu karar Barzani’nin yaptığı bir toplantıda alındı. Kürdistan parlamentosu 2015 yılından beri kapalı durumda ve Goran Hareketi’ne mensup olan parlamento başkanı 2015’ten beri Erbil’e giremiyor ve parlamento toplanamıyor. Parlamento kararı olmadığı için büyük bir eleştiri var. Kürdistan’da ekonomik sıkıntı çok ciddi bir sorun ve giderek de ağırlaşıyor. Maaş ödenemeyecek duruma gelinmiş. Kürdistan Bölgesi’nde hemen hemen 4.5 milyona yakın bir nüfus var. Bunun neredeyse 1.5 milyonu devletten aldığı maaşla geçiniyor. Bu yüzden maaşların ödenememesi hayati bir problem oluyor. Süleymaniye’de gezerken hayatın durma noktasına geldiğini, bütün dükkânların kapalı olduğunu gözlemleyebiliyoruz, inşaatlar iskele halinde yarım kalmış. Kürdistan halkı büyük bir ekonomik sıkıntı yaşıyor ve parlamento işlemediği için alınan kararlardan habersizler.”
Irak Kürt partilerinin özellikle Barzani hükümetinin Türkiye ile petrol anlaşmalarıyla ilgili iddiaları bulunduğuna dikkat çeken Başlangıç, Erbil’e yöneltilen eleştirileri şöyle özetledi:
“En büyük iddiaları Türkiye’ye satılan petrol anlaşmasıyla ilgili. Bu anlaşmanın 50 yıllık olduğu iddia ediliyor ve merkezi hükümetin de Kürdistan’ın payını kesmesi bu anlaşmaya dayanıyor. Bu yüzden ekonomik bir sıkıntı var yoksa bu anlaşmayı yapana kadar Kürdistan, Irak Merkezi Hükümeti’nden nüfusu olan yüzde 17 oranında pay alıyordu. Bu pay kesildi ve şimdi sadece Türkiye’ye petrol veriliyor. Ne kadar para geldiğini ve paraların nereye gittiğini bilmiyorlar. Bunu da şeffaflığın olmamasına bağlıyorlar ve bu yüzden de parlamentonun açılmasını istiyorlar. Eğer parlamento açılırsa, bu yapılan anlaşmalar da gündeme gelecek. Referandumu konuşmak ve orada referandumu oylamak için parlamento kararı almaya çalışıldığı anda, parlamentonun açılması iki yıldır biten sorunların da gündeme gelmesi anlamına gelecek. Bu yüzden parlamento açılmıyordu.”
‘EKONOMİK BAĞIMSIZLIK OLMAZSA OLMAZ’
”Barzani’nin aldığı bu referandum kararına karşı çıkan Goran Hareketi, YNK gibi partilerin en temel söylemleri önce ekonomik bağımsızlık olması gerektiği yönünde. 50 derece sıcakta Süleymaniye gibi bir kentte, günün yedi saati dışında elektrikleri kesik, klimalar bile çalışmıyor. Bu partiler ‘elektriğimiz bile yok, bağımsızlığı ne yapacağız’ diyorlar. Elbette bağımsızlık konusunda Kürtler çok hassas oldukları için, ‘bağımsızlık istemeyiz’ diyemiyor hiç kimse, fakat zamanlamanın doğru olmadığını söylüyorlar. Ben, ABD’nin bağımsızlık konusunda kararı bugünkü kadar net değilken oradaydım. Türkiye, İran ve Irak merkezi hükümeti başta olmak üzere bütün çevrelerindeki ülkeler bu bağımsızlığa karşı. Irak Kürdistanı’nda elektriği kestiklerinde, petrol almadıklarında orada yaşam şanslarının kalmayacağını belirtiyorlar. Bu yüzden bağımsızlığı zamanlama olarak da yanlış buluyorlar. Ben döndükten sonra gelen haberlere göre parlamentoyu tekrar etkin hale getirme kararı aldılar ama Süleymaniye’den özellikle YNK çevresinden edindiğim son bilgilere göre şu anda referandum kararının erteleneceği fikri çok hâkim. Özellikle ABD’nin karşı çıkmasından sonra, bir erteleme kararı bekliyorlar.”
‘BARZANİ TÜRKİYE’YE GÜVENCE VERMİŞ OLABİLİR’
Başlangıç, diğer yandan referandumda bağımsızlık yönünde karar alınsa bile hemen bağımsız bir devlet kurulmayacağı yönündeki görüşlere katılıyor. Başlangıç, Irak Kürtlerinin referandum düzenlenmesine yönelik Türkiye’den yüksek perdeden ses çıkartılmamasını ise Erbil’in Ankara’ya bağımsız devlet ilan edilmeyeceği güvencesi verilmesine bağladıklarını aktardı:
“Irak Kürdistanı’nda bulunduğum süre boyunca ilan edilmesi düşünülen bağımsızlığın nasıl bir proje olarak gerçekleştirileceği konusunda ciddi bir tartışmaya tanık olmadım. Referandumdan ‘Evet’ kararı çıksa ve bağımsızlık kararı alınsa dahi, herkes ‘ilan edilemez’ diyor ve bu konuda halkta şüpheler var. Hatta Türkiye’nin bağımsızlık referandumuna çok yüksek sesle itiraz etmemesinde, Barzani’nin onlara bağımsızlığın ilan edilmeyeceği yönünde bir güvence verdiği yönünde bir sonuca varıyorlar. Bu sebeple bağımsızlık sonrası çok tartışılan bir konu değil. Burada en tartışmalı bölgelerden bir tanesi Kerkük idi. Kerkük’te KDP’nin ve diğer partilerin aldığı oylara bakarak –ki orada YNK birinci parti oldu ve Kerkük Valisi YNK mensubu- oradaki Türkmen partilerinin en azından dörtte üç oranının bağımsızlığa evet diyeceğini hesap ediyorlar. Herkes kendi baktığı yerden sonuçları tahmin ediyor fakat şu anda bağımsızlık referandumunun ertelenme ihtimalinin çok yüksek olduğunu söyleyebilirim.”
Diğer yandan Kürtlerin 1990’larda aralarında çatışmaya varan anlaşmazlıkları daha sonraki süreçte çözmesi gibi Irak ve Suriye’deki Kürtlerin de birlikte hareket edip ‘tecrit halinden’ çıkma olasılıkları konusundaki tartışmalar sorulduğunda Başlangıç, bunun güçlüğüne şu sözlerle dikkat çekti:
“Kürtlerin kendi aralarında birlik sağlama meselesi başka bir konuyu gündeme getiriyor. Irak Kürdistanı’ndan ayrıldığım günlerde, Kürdistan Ulusal Kongresi de özellikle PKK’nin ağırlığını koymasıyla toplanıyordu ve KDP resmen katılmamıştı bu toplantıya. Bağımsızlık referandumu tartışılmaya başlandığında özellikle PKK kanadı, Goran kanadı ve diğerleri daha çok çoğunlukla Kürtlerin birliğinden ve Suriye, İran, Irak ve Türkiye’deki Kürtlerin bu birliğini sağlamaktan söz ediyorlar. Fakat KDP’nin Rojava Bölgesi’ne bakışı, oradaki yapının PKK’ye yakın olmasından dolayı çok sıcak değil. Şu anda PKK ve KDP arasında sorunlar giderilmiş değil ve hala çelişkiler sürüyor. Irak Kürdistanı’nda görüştüğüm KDP çevresi daha çok böyle bir bağımsız yapının kurulamayacağı ve Akdeniz’e de inilemeyeceği görüşünde. YNK tarafında da, Goran tarafında da böyle bir beklenti yok.”
‘DÖNÜP SURİYE’YE BİLE BAKMIYORLAR’
Irak Kürdistan Bölgesi’nin ekonomik kriz nedeniyle çok fazla içe kapanmış ve sorunlarıyla boğuşur halde olduğunu anlatan Başlangıç, “Hatta dönüp Suriye’ye bile bakmıyorlar. 10 ay önce Kürdistan’a gittiğimde, askeri birlikler ve peşmergeler Musul’a doğru gidiyordu, büyük bir heyecan vardı. Daha sonra Musul Irak merkezi hükümetinin eline geçti fakat artık Musul meselesi onları ilgilendirmiyordu. Kendi sorunlarıyla boğuşmaktan, Musul bile gündemden düşmüştü artık çünkü çok fazla sorunları var. Hatta YNK’nin merkezi komite üyesi ‘Elektriğimiz, paramız yok ve yakında suyumuz da bitecek ve biz bağımsızlık konuşacağız burada’ dedi.”
‘KÜRTLER MERKEZİ HÜKÜMET İLE ÇATIŞMAYA SÜRÜKLENEBİLİR’
Özellikle İran’ın bağımsızlık referandumu kararına karşı çıkmasının Süleymaniye’de endişe yarattığını belirten Başlangıç, İran ile ticari ilişkilerin bozulmasının önemsendiğine vurgu yaptı. Başlangıç yine bölgede Kürt-Arap savaşından çekinildiğinin de altını çizdi:
‘ABD’NİN YARATTIĞI YİNE IRAK ÇOĞULCU VE FEDERALKEN, NİÇİN YİNE ÇOĞULCU BİR BAŞKA DEVLET?’
Irak anayasasının ABD tarafından 2003 işgalinden sonra federalizm ve farklı etnik ve mezhebi kimlikleri çoğulculuk temelinde kapsayacak şekilde yazdırılmış olmasına karşılık, Kürtlerin niçin aynı vurgularla bu kez ‘Kürt odaklı’ bir milli devlet kurmak gereğini tartışıp tartışmadıkları sorulduğunda Başlangıç şu yanıtı verdi:
“Referanduma muhalif olanlar sadece neden parlamento kararı alınmadığı ve neden parlamentonun kapalı olduğunu soruyor. Bağımsızlık referandumu isteyenler de bunu tartışmıyor bile, hatta konuyla ilgili eleştirel görüşleri bile ‘karşıymış gibi’ algılamayı tercih ediyorlar.”
Başlangıç’a göre Barzani ise bağımsızlığı hem başkanlık seçimleri gündeme geleceği hem de meselenin Kürtler için hassas olmasından ötürü gündeme taşıyor:
“Dört yıldır yapılmayan seçimler yeniden gündeme gelecek ve bu konu ilk bakışta orada bağımsız devlet üzerinden ticari bir rant çevirmeye dönük mesaj olarak algılanıyor. Goran hareketinin yaptığı anketlere göre şu anda bu şartlarda Barzani’nin yeniden seçilmesi pek kolay gözükmüyor. Zaten KDP’nin oy kaybı da var ve Goran ikinci parti olmuş durumda fakat bu bağımsızlık kartını kullanarak tekrar oyunu ve destekçisini arttırma eğilimi var. Biraz da bu oyuna kurban edildiği için bağımsızlık referandumuna karşı çıkıyorlar.”