Kalın, Irak'ın Türkiye'yle çok öncelere dayanan bir komşuluk ilişkisi olduğunu belirterek, Irak'taki Araplar, Kürtler, Türkmenlerle uzun yıllar akrabalık ilişkilerinin sürdüğünü söyledi.
Irak'ın toprak bütünlüğünün, egemenliğinin korunmasının ve güvenliğinin sağlanmasının, Türkiye için çok önemli olduğunu vurgulayan Kalın, yine Irak'ın iç barışının sağlanması ve refahın garanti altına alınmasının da önemli olduğunu kaydetti.
Kalın, bunların birbiriyle bağlantılı ve hepsini bir arada yapılmasının mümkün olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:
Gerek Türkiye'deki, gerek Ortadoğu'daki Kürtlerle sorun olsaydı, Irak Kürtleriyle, Erbil'le, Barzani'yle bu şekilde iyi ilişkiler yaşanamayacağını vurgulayan Kalın, "Referandum meselesi, Irak'ın toprak bütünlüğüne tehdit teşkil eden bir gelişme olacaktır. Referandum yapıldığında kim onaylayacak. Diyelim ki Kürt bölgesinde yaptınız, Bağdat parlamentosunun da onaylaması gerekmeyecek mi? Bunun resmiyet ve meşruiyet kazanabilmesi için bunun Irak parlamentosu tarafından da onaylanması gerekecek." dedi.
Kalın, Kerkük'ün de katılmasıyla Araplar ve Türkmenlerin referandumu boykot edeceğini ifade ederek, bunun sürdürülebilir tarafı bulunmadığını anlattı.
Referandumun, Irak'ın güvenlik ve ekonomi gibi sorunlarına çözüm üretecek bir formül olmadığını dile getiren Kalın, "Zaten Kürtlerin bir federal bölgesi var, parlamentoları var, seçimlerini yapıyorlar. Bağdat'la devam eden sorunları çözmek için daha elverişli bir ortamın oluşturulması lazım. Bu konuda haklılar tabii ki. Bağdat'a sorduğunuzda da 'anayasa gereği yüzde 17 vesaire haklarını veriyoruz, ama elimizdeki imkanlar bu kadar' gibi kendilerince izahlarda bulunuyorlar. Bu çözülemeyecek bir mesele değil, yönetilmesi gereken bir konu. Bunun da sihirli bir formülü yok. Irak'ta her şey çok iyi gidiyor da bir tek Bağdat- Erbil ilişkisi kötü gidiyor değil" şeklinde konuştu.