Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, yeni görevi nedeniyle gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ve yöneticilerini kahvaltıda ağırladı.
Bozdağ'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Benim kanaatim kendisi 2019'da adaylık için zemin hazırlıyor. Bu mitingi de adaylığının ilk ilan adımıdır. Orada muhafazakar kesime, başka kesimlere mesaj veriyor. 'Ben sizin hepinizin hamisi olacağım' diyor. Adalet mitingi değil kesinlikle adaylık mitingiydi. O, adaylık mitingi, çok açık yani.
(Kılıçdaroğlu'nun Alman Focus dergisine verdiği iddia edilen demeç sorusuna) Türk turizmine bir bomba attığı gibi Türk ekonomisine de bir bomba atmaktır bu. Demeci görünce Almanya’daki siyasi bir parti lider mi Türkiye üzerine konuşmuş diye kendi kendime sordum. Allah aşkına Türkiye’de siyaset yapan ve Türk halkından iktidar olmak için oy isteyen birisi, Türkiye’nin ekonomisi kötüye gitsin, Türkiye’ye turist gelmesin, turizmi geriye gitsin diye açıklama yapabilir mi? Siz Türkiye’nin milli çıkarlarını Türkiye’nin hükümeti gibi korumakla yükümlü değil misiniz? İnsan, Türkiye’de ekonomi, turizm geriye gitsin diye açıklama yapar mı? Milli bir siyasetçinin yapacağı şey değil. Kılıçdaroğlu Türkiye’ye dönük kirli algı operasyonlarına yalancı şahitlik yapmıştır.
Kılıçdaroğlu’na sormak isterim, siz Türkiye’den mi, Almanya’dan mı, Alman hükümetinden mi yanasınız? PKK ve FETÖ’ye karşı Almanya’nın tutumunu doğru mu buluyorsunuz? Röportajlarda sorulardan sonraki kısımlar tırnak içidir. Ses kaydı vardır, o ses kaydının dökümü yapılır, oraya geçirilir. Ben Focus’u merak ediyorum, onlar ne açıklama yapacaklar? ‘Biz yalan mı yazdık’ diyecekler, yoksa ‘Sayın Kılıçdaroğlu söyledi, biz de çözümünü yaptık aynen yazdık mı’ diyecekler. Sayın Kılıçdaroğlu adına zannedersem bir genel başkan yardımcısı bunu bir açıklama yaparak şey yaptı ama burada benim gördüğüm şey böyle bir beyanın yapıldığıdır.
Şimdi bu yüzde 49'u hep kendisine yazıyor ya. Nasıl yazıyor? Bunun içinde CHP'nin oyu kaç? Yüzde 25-26 diyelim. HDP’nin oyu da belli. İkisini topladığınızda diyelim ki yüzde 37-38. Cumhurbaşkanı seçilmek için 50+1 lazım. Kimden alacak bu oyu? AK Partili veya MHP'lilerden alacak. Kaldı ki HDP'den aldığı oyun aynısını cumhurbaşkanı seçiminden alacağının garantisi de yok. CHP'den de az da olsa farklı tercihler yapan seçmenler olabilir. Şimdi bu matematik üzerinden gittiğinde, yarın cumhurbaşkanı seçimi söz konusu olduğunda AK Parti içinde sistem değişikliğine karşı olduğu için 'hayır' diyen seçmenler veya MHP içinde sistem karşıtlığı nedeniyle veya başka saiklerle hayır diyen seçmenler, Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Kılıçdaroğlu'nun yarıştığı bir seçimde Erdoğan mı diyecek, Kılıçdaroğlu mu diyecek? Herkes yazıyor bunu. Sayın Kılıçdaroğlu da bu yüzde 49'u çantada keklik görüyor.
(Bir gazetecinin, Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan tutuklu gazetecilerin rakamlarını Kılıçdaroğlu'na sorduğunda "Bunlar beni ilgilendirmiyor, bunlarla ilgili iddialarda bulunan birtakım dernekler var. Ben o dernekleri dinlerim" dediğini aktarması üzerine) Bizim hep söylediğimiz şey, hükümete karşı da Türkiye'ye karşı da uluslararası çevrelerin adil ve objektif olmasıdır. Türkiye içinde siyaset yapan herkesin de değerlendirmelerinde de objektifliğe özen göstermesi lazım. Sayın Kılıçdaroğlu'nun da gerçek olan konular üzerinde değerlendirme yapmasını ben hep tavsiye ediyorum. Türkiye cezaevlerinde mesleği gazeteci olan kişiler, değişik suç isnatları nedeniyle tutuklu oldukları gibi, bazıları da suçu sabit olduğu için mahkeme kararıyla cezalandırılmışlar, hükümlüler. Bir kısmının suçu sabit, şu anda infaz ediliyor. Bir kısmının isnatlar nedeniyle, kuvvetli suç şüphesi nedeniyle tutuklu yargılaması devam ediyor.
Türkiye cezaevlerinde salt gazetecilik yaptığı gerekçesiyle tutuklu ve hükümlü hiç kimse yoktur. Bunu biz defalarca ifade ettik. Defalarca bunu dile getirdik. Örneğin zaman zaman şöyle haberler görüyorsunuz, 'Bir tweet attı, adam tutuklandı'. Tweet yüzünden tutuklandı, çok büyük bir algı operasyonu. Türkiye'de tweet attı diye tutuklanan bir Allah'ın kulu var mı, yok. Ama şunu söylemesi lazım, 'Tweet'inde ne dedi?' Orada bir şey söylüyor. Suç olan bir şeyi icra ediyor. Onun için insanlar adli takibata muhatap kalıyor. Oradan devam ediyor.
© AA / Mustafa KamacıBaşbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, TRT Genel Müdürlüğü'nde gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, TRT Genel Müdürlüğü'nde gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.
© AA / Mustafa Kamacı
('FETÖ sanıklarına tek tip kıyafet' uygulamasıyla ilgili) KHK'ya konabilir bu yasal çalışma. Çünkü Ekim'de Meclis açıldığı için o zamana kadar zaten yasalaşma imkanı yok. Rengi konusunda bir belirsizlik yok ama kapsamıyla ilgili konuda bir yasal düzenleme ihtiyacı olduğunu ben de düşünüyorum. Bakanlık üzerinde çalışıyor, o çalışmayı hükümetimizle paylaşacak. Ondan sonra son şekli verilecek. Muhtemelen önümüzdeki süreçte çıkacak kanun hükmünde kararnamelerden birine o düzenleme konulabilir.
(Eski AK Partili yönetici Ayhan Oğan'ın 'Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz. Bakın beğenin ya da beğenmeyin, bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır' açıklamaları) Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşleri çok net; 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet'. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkan olmasıyla da AK Parti kongre delegeleri bu ilkeleri AK Parti'nin tüzük kuralı haline getirdi. Bugün, 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' ilkesini parti tüzüğüne koymuş yegane parti AK Parti'dir. Bu yüzden bizim görüşlerimiz burada çok net. Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşleri burada çok net, hükümetimizin görüşleri de burada çok nettir.
('Türkiye önümüzdeki yıl Eurovision Şarkı Yarışması’na katılacak mı' sorusuna) Şu anda yok öyle bir şey.
— maNga (@maNgaMusic) August 2, 2017
('Resmi nikah kıyma yetkisi imam ve vaizlere de verilecek mi?' sorusuna) Yasadaki hüküm çok açık ‘il ve ilçe müftülüklerine bu verilir’ diyor. Verilecek yer il ve ilçe müftülükleridir. Aynı hüküm nüfus müdürlüklerine de verilir diyor. Onun yönetmelikle ileride bir değişiklik yapılabilme şeyi var mı?. Onu sormak lazım. Yani şu anda belediye başkanı veya evlendirme memuru veya diğer evlendirmeye yetkili ve görevli kişiler hangi usüle uyarak bu nikahı kıyıyorlarsa, hangi şartları arıyorlarsa aynı usule uyarak, aynı şartları arayarak müftülükler de kıyacaktır. Kaldı ki müftüler devlet memurudur.
Bunun laikliğe aykırı bir yönü kesinlikle söz konusu değildir. Yasalarımız zaten buna engeldir. İnsanları müftülüklerde resmi nikah kıymaya zorlamamaktadır, yani bir alternatif ilave etmektedir. Vatandaşların tercihine bırakmaktadır, isteyen nikahını istediği yerde kıydırabilecektir. Bazıları, ‘Camilerde nikah kıyılacak’ falan diyor. Evlendirme yönetmeliği var. Orada mabetlerde nikah kıyılamayacağına dair çok açık kural, hüküm var. Yani bu işler şeffaf olacak, kurallı olacak, açık olacak.