Eski YAŞ üyesi ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk savunmasında 46 yıllık pilotluk hayatında bir çok operasyona katıldığını belirterek, "Keşke bu operasyonlardan birinde ölseydim de bugün bu haksız suçlamayla karşı karşıya kalmasaydım" dedi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da arasında bulunduğu müşteki avukatları ve bazı müştekiler katılıyor.
Öztürk, savunmasında şunları kaydetti:
"Gerçekleştirilen hain darbe girişimiyle ilişkilendirilerek, hain suçlamasıyla yargılanmak bana bu dünyada verilecek en büyük cezadır. 46 yılını üniforma içinde geçiren biri için bundan üzücü ne olabilir? Bu rütbe ve yaşa gelmiş biri olarak silah arkadaşlarıma, devletin kurumlarına silah doğrultacak kişi değilim. Yüce milletim, komutanlarım, silah arkadaşlarım ve çok değerli aileler bilsinler ki bu hain girişimle hiçbir ilgim yok"
Darbe teşebbüsüyle ülkenin ve insanların travma yaşadıklarını, çok üzücü olaylar meydana geldiğini belirten Öztürk, "Şehitlere rahmet, yaralılara şifa, ulusa başsağlığı diliyorum" dedi.
Öztürk, darbe teşebbüsüne katılan, katkısı olan, gerçekleşmesi için bilerek veya isteyerek maddi ve manevi çaba gösterenlerin cezalandırılmaları gerektiğini söyledi.
'LİNÇ KAMPANYASI HABERLERİ DELİL OLARAK DEĞERLENDİRİLİRSE ADİL YARGILAMADAN BAHSEDİLEMEZ'
Bu yapılırken evrensel hukuk kurullarının uygulanması, suçlu ve suçsuzun kesin kriterlerle saptanması, sonuca göre eyleme katılanların cezalandırılması gerektiğini ifade eden Öztürk, darbe girişiminin hemen ardından, neyin ne olduğu belli değilken basın ve yayın organlarında yapılan linç kampanyası haberlerinin delil olarak değerlendirilmesi halinde adil yargılamadan bahsedilemeyeceğini öne sürdü.
Hakkında çıkan, doğru olmadığını iddia ettiği haberleri sıralayan Öztürk, bir kişinin, kendisinin PKK'lı olduğu yönünde ihbarda bulunduğunu anlattı.
Öztürk, 2015'te PKK'ya karşı en büyük operasyonu yapan Hava Kuvvetleri Komutanı olduğunu ileri sürerek, "Ben bu ihbarla PKK'lılıkla suçlanıyorum. Aynen Balyoz ve Ergenekon olaylarında olduğu gibi, o davalarda eski Genelkurmay Başkanı'nın terör örgütü elebaşı olarak nitelendirildiği ve suçlandığı gibi bir senaryoyla TSK'yı yıpratmak ve küçük düşürmek isteyen mihraklar, FETÖ'nün bu faaliyetinden istifade etmek istiyorlar diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
İddianamenin, basın yayın organlarının propagandası ve tanımadığı kişilerin gerçeğe aykırı beyanları baz alınarak hazırlandığı iddiasında bulunan Öztürk, 29 Haziran ve 21 Temmuz 2016 arasında Gümüldür'de askeri kampta tatil planı yaptığını ancak Güney Kore'den dönmesi nedeniyle 3 Temmuz'da kampa katıldığını söyledi.
Kamptan, 9 Temmuz'da kardeşinin oğluna kız istemek amacıyla İzmir'den Çerkezköy'e gittiğini, ardından kampa döndüğünü anlatan Öztürk, eşinin rahatsızlığı nedeniyle tatili kısa kesip, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'a tahsisli uçakla Ankara'ya geldiklerini kaydetti.
'ANKARA'DA DARBE TOPLANTILARINA KATILDIĞIM İDDİASI DOĞRU DEĞİL'
Öte yandan, savunması sırasında bazı müştekiler Öztürk'e, 'Geber' ve 'Amerika'nın köpeği' diye bağırdı.
'BUNLAR BU İŞİ YAPTILAR, İKNA ET'
Öztürk, saat 23.30 sıralarında dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın kendisini aradığını aktararak şunları kaydetti:
Bir süre TV'den olayları takip ettikten sonra Akar'ın isteğiyle darbecileri ikna etmek için 143. Filoya gittim. Orada çok sayıda silahlı, tam teçhizatlı personel vardı. Ben direkt komutanların bulunduğu gazino binasına gittim.
Orada Kubilay Selçuk, Ömer Faruk Harmancık ve irili ufaklı rütbedeki askerler vardı. Genelkurmay Başkanından almış olduğum talimatla onlara bu işin yanlış olduğunu söyledim. Onlardaki kararlılığı görünce komutanın yanına geri döndüm. Ben kimin ne olduğunu bilemediğim için mülayim bir şekilde onlarla konuştum."
'BAŞKASININ KIYAFETLERİNİ GİYDİM'
Öztürk, bu olaylar esnasında sivil kıyafetli olduğunu, emir astsubayından üniformasını getirmesini istediğini aktardı. Emir astsubayının dışarısının müsait olmadığını söylemesi üzerine kendisinden bir üniforma bulmasını istediğini anlatan Öztürk, "Başkasının pantolonunu, başkasının gömleğini giydim. Pantolon kısa geldi. Üzerime uymayan kıyafetle bir konsey liderliğini yapıyor durumdayım. Ben hazırlıklı değilim, demek ki bir elbise bile getirmemişim. Bu da benim hazırlıklı bir insan olmadığımı, bilgim olmadığını gösteriyor" şeklinde konuştu.
Hulusi Akar, Abidin Ünal ve Yaşar Güler’in tanık olarak dinlenmesini isteyen Öztürk 1 saat süren savunmasını 'yuh' sesleri arasında tamamlarken, “Gözaltında yapılan işkenceleri ifade etmeye utanıyorum. Sorumluların tespit edilerek cezalandırılmasını ve tahliyemi talep ediyorum” dedi. Saat 15.00 itibarıyla Öztürk’ün çapraz sorgusuna geçildi.