Doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a böyle bir mektup yazmasının nedenini Zafer Arapkirli ile Seyr-ü Sabah’a anlatan Önay Alpago, “Bu kanun tasarısı gerçekleşirse, ki sadece müftülere nikah kıyma yetkisi vermekle sınırlı kalmıyor, onun dışında, yeni doğan bebeklerin nüfus kaydının sadece bildirim usulüyle kütüğe işlenmesi gibi de çok vahim başka sonuçlar ortaya koyabilecek değişikleri içeriyor… Bunun gerçekleşmesi halinde uzun süredir kadın aleyhine gelişen özel, kamusal, yasal her türlü haksızlık her türlü ikinci sınıf yurttaş yaratma kararlığı çok daha zemin bulacak ve yaygınlaşacak. Bunun arkasından kadının cumhuriyetle kazanılmış bütün kazanımları elinden gidecektir. Milyonlarca kadının dile getirmek istediği ama dile getiremediği bu talepleri anlatmak için yazdım bu mektubu” ifadelerini kullandı.
Bir hukukçu olarak, değişikliğin tamamıyla anayasaya aykırı olduğunu görebildiğini vurgulayan Alpago, “Onun öncesinde ben bir kadınım. Anayasanın 174. maddesi benim yasalarımın korunması başlığı altında medeni nikahı da bu kapsam içinde almıştır. Dolayısıyla anayasada da medeni yasada da bu şekliyle tarif edilirken bunun yanına bir dini nikah argümanının getirilmesi, resmileştirilmesi anayasaya aykırıdır. Bunun yolunu bir kez açtığımız zaman, resmi nikahla olan o kapıyı, müftü nikahının meşrulaşması şeklinde açtığımız zaman, o zaman şu sorular aklımıza gelecek: Boşanma için de mi o makamlara gideceğiz?” şeklinde konuştu.
Alpago, “Zaten dini nikah vardı. Resmi nikah yapıldıktan sonra taraflar isterlerse dini nikah da kıyabiliyor diye hükmümüz vardı bizim” dedi ve ekledi: “Laik hukuk delik deşik edildiği gibi çok hukukluluk getirilmiştir. Bu çok hukukluluk, devletin oturduğu temel dinamitleri de sarsacaktır.”