Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, TV Net'te yayınlanan 'Karşı Karşıya' programında gazeteci Merve Şebnem Oruç'un sorularını cevapladı.
İbrahim Kalın, Suriye'deki çatışmaların 6 yıllık geçmişine bakıldığında konjonktürel hareketliliklerin yaşanmasının rutin haline geldiğini söyledi. Başından bu yana IŞİD'le mücadele stratejisinde bir takım temel hataların yapıldığını kaydeden Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
'DEAŞ ÇOK ELVERİŞLİ BİR ENSTRUMAN HALİNE GELDİ'
Daha da karmaşıklaştıran şey IŞİD'le mücadele adı altında çeşitli bölgesel politikaların hayata geçirilmeye başladığını gördüklerini aktaran Kalın, şöyle devam etti:
MCGURK'UN AÇIKLAMALARI
ABD'nin IŞİD'le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk'ün İdlib'teki terör örgütlerinin mevcudiyetiyle Türkiye'yi ilişkilendiren değerlendirmelerine değinen Kalın, şu ifadeleri kullandı:
'İŞLER KÖTÜ GİTTİĞİ ZAMAN GÜNAH KEÇİSİ ARANIYOR'
Ortadoğu'da bir yerde işler kötü gittiği zaman bir günah keçisi arandığını kaydeden Kalın, konuşmasına şöyle devam etti:
İyi istihbarat işbirliğinin yapıldığı dönemlerde bu geçişlerin engellendiğini aktaran Kalın, "Biz Amerikalılarla, Avrupalılarla başka ülkelerle Tunus, Suudi Arabistan, Rusya oraya gidenler oldu, oluyor. İyi bir istihbarat işbirliği yaptığımız dönemlerde biz bunları engelledik. Hatta biliyorsunuz bir kaç tane skandal hadise de yaşandı. İki tane Fransız vatandaşını biz burada tutukladık, Fransa'ya iade ettik. Bunlar DEAŞ zanlısı olarak buradan gönderildiler, deport edildiler Türkiye'den ve hatırlayın Fransızlar, Belçikalılar bunları serbest bıraktılar bunların bir kısmı Brüksel'deki havaalanı saldırısına katıldılar vesaire. Şimdi burada eğer birisi eleştirilecekse öncelikle Avrupa ülkelerinin, yani kendi vatandaşlarına sahip çıkamayan ve bu hareketliliği durduramayan Avrupa ülkelerinin oturup kendilerini bir sigaya çekmesi, bir muhasebe yapması lazım" diye konuştu.
'İSTİHBARAT PAYLAŞIMI YAPMAK ZORUNDASINIZ'
Bu konuda Türkiye'nin istihbarat birimlerinin tam bir yetkinlik içinde ve tam bir özveriyle çalıştığını söyleyen Kalın, "Kolay bir şey değil. Suriye ile 911 kilometre sınırınız olacak orada 6 yıldır böyle bir savaş devam ediyor olacak öbür tarafta Irak, bu ülkelerin durumları ortada, güvenlik durumları ortada ve siz ülkenizi korumak için elbette ki bu tedbirleri alacaksınız. Bunun için tabii ki işbirliği yapmak zorundasınız, istihbarat paylaşımı yapmak zorundasınız. Hem bunları yapmayacaksınız hem de orada işler kötüye gittiği zaman İdlib'te şu oldu, Halep'te bu oldu deyip Türkiye'yi suçlama yoluna gideceksiniz. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Herkesin sorumluluğu eşit bir şekilde paylaşması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
ÇATIŞMASIZLIK BÖLGELERİ
Suriye'de çok parçalı bir yapının ortaya çıktığını aktaran Kalın, şunları kaydetti:
Çatışmasızlık bölgelerinin, Suriye'deki sorunların çözümünde sihirli bir formül olmadığını ifade eden Kalın, İdlib, Halep, Rakka'da yaşananların yanında PYD'nin kontrolündeki bölgelerde de başka bir savaş yürütüldüğünü, ABD'lilerin PYD politikalarını meşrulaştırmak için kullandığı araçlardan bir tanesinin de dikkatleri oralardan kaydırmak olduğunu söyledi.
PYD'nin ve YPG'nin kontrolünde olan bölgelerde asayiş berkemal demenin mümkün olmadığını vurgulayan Kalın, Fırat Kalkanı Harekatını başlattıktan sonra Cerablus bölgesine, 100 bine yakın Suriyeli mültecinin emniyetli bir ortam oluşması üzerine geri döndüğünü, ancak bu insanların PYD'nin, YPG'nin kontrolündeki bölgelere dönmediğini anlattı.
'YPG'NİN FAŞİZAN POLİTİKALARINI EN İYİ ONLAR BİLİYOR'
Kalın, "Eğer gerçekten orada DEAŞ'la mücadele varsa, neden dönmüyorlar. Çünkü, güvenmiyorlar. YPG'nin, PYD'nin baskı ve faşizan politikalarını en iyi onlar biliyorlar. YPG, PYD bu baskıları herkese, kendisine biat etmeyen herkese yapıyor. Arab'a, Türkmen'e, Kürd'e, Hristiyan'a da yapıyor. Orada, muhalif, PYD, YPG'li olmayan Kürt gruplar nasıl bertaraf edildi, ortadan kaldırıldı. Bu 2-3 sene içerisinde Amerika'dan aldıkları desteklerin sayesinde oldu" diye konuştu.
Kalın, bu ayrımın net bir şekilde yapılması gerektiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Zaman zaman gene bir çarpıtma stratejisinin bir parçası olarak, bizim PYD, YPG ile ilgili dile getirdiğimiz itirazları, Bize 'Türkiye Kürtlerinin kazanımlarını, temel hak ve hürriyetlerini engellemeye çalışıyor' diye sunmaya çalışıyorlar. Bunun hakikatle hiç bir ilgisinin olmadığı çok açık, net ortada. Bizim temel itirazımız PKK, PYD, YPG gibi terör örgütlerinedir. Bunların Kürtlerin temel hak ve hukukuyla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. "