"Bir süredir 'Türkiye'de gazetecilik yapılamıyor, gazeteciler hapse atılıyor' dediğimizde iktidar, 'cezaevlerinde gazeteci yok' diyordu. Bugün mahkemedeki fotoğraf gazetecilerin cezaevinde olduğunu gösterdi. Son yıllarda gazeteciliğin, doğrudan gazetecilik faaliyetinin, gazetecilik mesleğinin yargılanıp kriminalize edildiği örnek bir dava ile karşı karşıyayız."
Gül, hatalarla dolu savcılık iddianamesinin daha ilk günden Kadri Gürsel ve Akın Atalay'ın savunmalarıyla çöktüğünü belirtti.
'BU DAVA REKORLAR KİTABINA GİREBİLİR'
İddianamenin Cumhuriyet gazetesini FETÖ, PKK ve DHKP-C gibi üç farklı terör örgütüne destek vermekle suçlandığına da dikkat çeken Erdem Gül, "Dünyada herhalde eşi benzeri görülmemiş bir gazete bu. Bu kadar silahlı, illegal örgütün destekçiliğini bir anda yapan bir gazete olarak rekorlar kitabına girebilir. Herhalde bu da bizim basın ve adalet tarihimize geçecektir" dedi.
İçinde 667 defa haber kelimesinin geçtiği savcılık iddianamesiyle gazeteciliğin yargılandığını söyleyen gazeteci Hilmi Hacaloğlu da, "Davanın her yanında absürt bir durum var" diyerek iddianamede gazetenin yayın politikasının değiştirilmesinin suç olarak nitelendirildiğini oysa bunun tamamen Cumhuriyet'in kendi iç meselesi ve tercihi olduğunu söyledi.
Akın Atalay'ın savunmasında, "FETÖ'den sanık savcı Cumhuriyet'e FETÖ ithamında bulunuyor" dediğini hatırlatan Hacaloğlu Atalay'ın savunmasını çok çarpıcı ifadelerle bitirdiğini aktardı:
"Suç FETÖ'ye yardım. Suçlanan laikliği temel ilke alan Cumhuriyet gazetesi. Suçlayan FETÖ'den sanık savcı. Tanıklar Latif Erdoğan, Hüseyin Gülerce, Cem Küçük."
Cumhuriyet Davası hafta boyunca sanıkların savunmalarıyla devam edecek. Cuma günü ise ara kararın verilmesi bekleniyor. Verilecek ara karar, gazetecilerin yargılanmasına tutuklu mu tutuksuz mu devam edileceğini belirleyecek.