'Türkiye’nin bölgesel politikaları turizm sektörünü tamamen yok edebilir'

İngiliz Financial Times gazetesi, terör saldırıları ve Rusya’yla ilişkilerinin bozulması neticesinde 2016’da krize giren Türkiye turizminin 2017’de canlandığını, ancak 17 milyar dolarlık borç yükü bulunan sektörün hala zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirtti.

Türkiye’nin bölgesel politikaların sektörde endişeye yol açtığına dair görüşlere yer verilen yazıda, istikrarsızlık ve terör saldırılarının Türkiye'de yarattığı riskle ilgili uyarılarda bulunan bir analistin “Güvenlik durumunun iyileşmesinin dış politikanın değiştirilmesi anlamına gelebileceği” yorumu da yer aldı.

Türkiye için hayati bir döviz ve istihdam kaynağı olan turizmin, Türkiye ekonomisinin karşı karşıya bulunduğu zorlukların yalnızca küçük bir örneğini teşkil ettiğini savunan gazete “Türkiye en iyi performans gösteren, yükselen piyasalardan biriydi ancak siyasi istikrarsızlık ve terör saldırıları, yatırımcıların güvenini zedeledi ve daralmaya neden oldu” değerlendirmesinde bulundu.

Yazıda, otellerin ülke genelinde fiyatları düşürmesinin ardından turizm sektörünün yeniden yükselişe geçtiği ve şirketlerin en azından kayıplarını dengelemeye başladığı belirtildi ve resmi verilere göre, 2017 Mayıs ayında gelen yabancı ziyaretçi sayısının, Rus turist sayısındaki önemli artış neticesinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 yükselerek 2 milyon 900 bine ulaştığı hatırlatıldı. Turizmci Osman Ayık'ın, turizm sektörünün, 'önce kayıplarını telafi etmesi gerektiği ve gelir açısından istikrara kavuşmak için hala zamana ihtiyacı olduğu' yolundaki görüşlerine de yer verildi.

'Turizmde sorun, savaş uçaklarından biri Suriye sınırı üzerindeyken Türk ordusu tarafından Kasım 2015’te vurularak düşürülen Rusya’nın Türkiye’ye charter tatillerini yasaklamasıyla başladı. Türkiye'ye gelen 10 ziyaretçiden birini oluşturan ve Alman turistlerden sonraki en büyük ikinci grup olan, güneşi arayan Ruslar, kayboldu. Mayıs 2016 itibariyle Rusya’dan gelen turist sayısı yüzde 92 oranında azalmıştı' şeklinde yorumların yer aldığı yazıda, sektörün problemlerinin 2016 yılında yaşanan terör saldırılarıyla daha da içinden çıkılmaz hale geldiğini anımsattı.

“Uluslararası Para Fonu'na göre, turizm krizi geçen yıl Türkiye'nin gayrisafi yurtiçi hasılasının yaklaşık yüzde 1'ini tıraşladı. Ülkeyi ziyaret eden yabancı turistler kişi başına ortalama 700 dolar harcıyor ve bu cari açığı finanse etmek için önemli bir kaynak” ifadelerine yer veren gazete, 2017’de görülen toparlanmanın, Rusya’nın Türkiye’ye uyguladığı yaptırımları kaldırması ve terör saldırılarındaki düşüşün ardından geldiğinin altını çizdi.

Krizin, turizm sektörünün hükümet politikaları ve ucuz krediler sayesinde geçtiği tırmanışa ani bir son verdiğini, bankacılık sektörüne olası etkileri de göz önüne alınarak Ankara’nın bir dizi tedbir aldığına değinen gazete, vergi indirimleri, charter şirketlerine 200 ya da daha fazla yolcu taşıdıkları her uçuş için verilen 6 bin dolar dahil olmak üzere turizm sektörüne geçen yıl devlet desteğinin 500 milyon doları aştığının tahmin edildiğini belirtti.

Hükümetin gerekli tüm desteği sağladığını düşünen turizmcilerin endişelerini gazete şu şekilde aktardı: “Osman Ayık, Ankara’nın Irak ve Suriye iç savaşındaki müdahaleci politikalarının daha fazla sorun çıkarabileceğinden endişe ediyor. Ayık ve başkaları, hükümet desteğiyle borçların ödenememesinin ve işletmelerin kapanmasının önüne geçildiğini ancak krizin devam etmesi halinde bunun sürdürülemeyeceği konusunda uyarına bulunuyor. Ayık ‘Bölgedeki siyasi sorunlara müdahil olmaya devam edersek, yalnızca para kaybetmekle kalmaz, işlerini kurtarmak için para harcarsın’ diyor.”

Yazıda BlueBay Asset Management'ın kıdemli gelişen piyasa stratejisti Tim Ash’in değerlendirmelerine de yer verildi. Buna göre Ash, Ortadoğu ülkelerini tahrip eden istikrarsızlıktan kaçınılması ve daha fazla terör saldırısı yaşanmasının önüne geçilmesinin çok önemli olduğunu belirterek şunları söyledi: “Turizmdeki bir ya da iki yıllık düşüşle yaşayabilirler ancak bu durum Tunus ya da Mısır’daki gibi sonuçlanırsa marka gerçek anlamda kaybolur. Güvenlik durumunun iyileşmesi ise dış politikanın değiştirilmesi anlamına gelebilir.”