Türkiye ve Rusya arasında, Türkiye'nin ilki olacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali de dahil olmak üzere enerjiden tarıma çok çeşitli iş birlikleri ve anlaşmaların olduğunu hatırlatan Karakuş "Alınacak füze savunma sistemleri, NATO'nun 60'lardan bu yana elinde bulunan Nike füzelerinin yerini alacak. Söz konusu bataryalar bugünün ülkenin ihtiyaçlarını karşılayamadığı için bu yenileme önemli" dedi.
Rusya'dan alınacak füze savunma sistemlerinin Türkiye'nin ihtiyacının tamamını karşılamaya yeterli olmadığına vurgu yapan Karakuş "Türkiye'nin NATO üyesi olması bu alımlara engel değil ancak bu bataryalar yeterli de değil. İhtiyacın geri kalanı ise yeni yapılacak anlaşmalar ve siyasi gelişmelere bağlı olarak karşılanacaktır" diye ekledi.
Sputnik'e konuşan bir diğer isim TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Toğrul İsmayıl'e göre ise Türkiye ve Rusya'nın mutabakata vardığı S-400 füze bataryası anlaşması NATO'yu rahatsız değil memnun etmeli.
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık'ın kısa bir süre önce yaptığı Rusya ile S-400 füzeleri için nihai noktaya gelindiği yönündeki açıklamayı hatırlatan İsmayıl "NATO üyesi Türkiye ile Rusya arasında bir süredir devam eden bir süreç söz konusu. Sürecin, Türkiye'nin NATO üyeliği sebebiyle başta ABD olmak üzere hiç bir tarafın rahatsızlığıyla sonuçlanmadan olumlu bir şekilde neticelendirilmesi oldukça önemli" dedi.
Türkiye ve Rusya'nın ilişkilerinin NATO üyelerinde rahatsızlık uyandırdığına işaret eden Ismayil " Türkiye uzun süredir yüksek irtifa hava savunma sistemi olmayan bir ülke haline geldi. Bu büyük bir tehlike. Bölgede, Azerbaycan ve Ermenistan dahil pek çok ülke S-400'lere sahip. Ayrıca Yunanistan, Bulgaristan ve Macaristan gibi NATO üyeleri de S-400'ün önceki versiyonlarını ellerinde bulunduruyor. Rusya'nın NATO'nun istihbarat bilgisini kullanacağı yönündeki suçlamalar bana göre uydurma. Çünkü başka NATO ülkeleri de bu sistemleri kullanıyorsa —ki kullanıyor- Türkiye'nin bu satın almayı yapması NATO'yu rahatsız etmemeli. Zira böyle bir satın alma öncelikle Türkiye'yi ve dolayısıyla örgütü güçlendirir" ifadelerini kullandı.
İsmayıl, NATO'nun rahatsızlığının arkasındaki asıl sebebin ABD'nin Türkiye'ye Patriot füze satma isteğinin olduğunu sözlerini ekledi.
Güvenlik Uzmanı ve eski asker Abdullah Ağar ise, Sputnik'e yaptığı açıklamada, S-400 anlaşmalarının Türkiye ve Rusya arasındaki bir askeri anlaşmadan ibaret olmadığına işaret etti.
Ağar "Türkiye'nin uzun süredir hava savunma sistemine sahip olmaması gerekçesiyle ciddi güvenlik tehditleriyle karşı karşıyaydı. Bir dönem Türkiye'nin Çin'den füze savunma sistemi alması gündeme gelmiş ancak o dönem Türkiye'nin NATO üyesi olması sebebiyle karşı karşıya kaldığı baskılar ve füzelerin NATO'nun savunma sistemine entegre olamayacağı gerekçe gösterilmesi sebebiyle alım gerçekleşmemişti. O dönemden sonra Türkiye çok büyük güvenlik tehditleriyle karşı karşıya kaldı. Güneydoğu Anadolu'daki Meskun Mahal çatışmaları, 15 Temmuz'da gerçekleşen darbe girişimi ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Fırat Kalkanı operasyonu esnasında doğrusal asimetrik saldırılar bunun en önemli örnekleri" dedi.
NATO'nun S-400 anlaşmasını engelleyecek yeni bir bahane üretemediğini söyleyen Ağar "Çünkü Yunanistan'da da bu savunma istemi var" diye konuştu.
‘ORTADOĞU'YU DİZAYN ETMEYİ HEDEFLEYEN BATI'DAN UZAKLAŞILIYOR'
Türkiye-Rusya arasındaki iş birliğinin askeri bir anlaşma olmanın ötesinde önemli bir anlamı olduğuna işaret eden Ağar "Türkiye yakın dönemde yaşadığı tehditler üzerinden başka bir fotoğraf oluşturdu. Bu fotoğrafın içerisinde Rusya'nın üstlendiği vizyon ve misyon coğrafyanın geleceği açısından büyük önem taşıyor. Türkiye artık bekası ve toprak bütünlüğü yönelik tehditlerin arkasında kimlerin olduğunu değerlendiriyor. 15 Temmuz darbe girişimi, Fırat Kalkanı operasyonundaki zorluklar ve YPG/PKK'nın Batı tarafından doğrudan desteklenmesi bu tehditlere en büyük örnek" dedi.
Dünyanın ağırlık merkezinin Avrupa ve ABD'den Asya'ya kaydığına işaret eden Ağar "Bu durumda Rusya ve Türkiye arasında başka güvenlik anlaşmaları olmak üzere, doğal gaz hattı anlaşmaları ve diğer enerji alanındaki projeler çok önemli bir süreci başlamış. durumda. Bu süreç zaman içerisinde gelişirse dünya jeopolitiğiyle ilgili çok önemli eksen değişimi ve ağırlık merkezi kayması olacak. Bu ağırlık merkezinin Avrupa ve ABD'den Asya'ya kayma olasılığı güçleniyor" dedi.
Türkiye yakın dönemde karşı karıya kaldığı riskleri çok iyi değerlendiriyor. Bugün YPG/PKK'ya Batı desteği ortada. Kendi ülkelerinde bile himaye ediyorlar. Batı'nın bu rolü FETÖ'nün darbe girişimiyle daha da belirgin hale geldi. Bir diğer örnek DEAŞ ise yine Batı dünyasının diplomasiye yaptığı intihal ve müdahaleleler ortaya koyduğu doğrudan ve asimetrik etkilerle ortaya çıktığı ve bölge ülkelerinin başına bela olduğu yönünde fotoğraf var. Batı DEAŞ'ı gerekçe göstererek bölgede bir dizayna girişti. Tüm coğrafyayı tehlikeye sokan bu tehdit karşısında Türkiye-Rusya arasındaki anlaşma önemli" diye ekledi.