‘BUNUN KISITLI BİR HAREKET OLDUĞUNA İNANIYORUM'
"Ben sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı olan bir siyasetçiyim. Ama yapılan ‘Adalet Yürüyüşü' doğrudur. Geç kalınmıştır evet ama doğru bir harekettir. Bu adaletsizliğe karşı bir tepki yürüyüşüdür. Desteklenmesi gerekir. Ona inancım tam. Ama sayın Kılıçdaroğlu bunu tek başına yapıyor gibi olmasaydı katılım çok daha fazla olabilirdi. Akşam kendi başına hareket etmeseydi gerçekten Ankara'dan İstanbul'a yüzbinler yürüyebilirdi. Bir anda hepimiz radyolardan duyduk. Ama böyle istemiyormuş demek ki kendi çevresindeki üç beş insanla yürümeyi tercih etti. Bunun kısıtlı bir hareket olduğuna inanıyorum. CHP bir hareket yapıyorsa yüz binlerin yürümesi lazım. Bunun örnekleri var. Sayın Deniz Baykal ve yönetimi Anıtkabir'e çağırmıştı insanları. Orada bir anda yüz binler geldi. CHP böyle bir hareket yapacaksa yüz binleri harekete geçirmesi lazımdı. Burada sayın Kılıçdaroğlu çok şahsi bir hareket haline getirdi bunu."
Öte yandan yeniden görülmeye başlanan ‘Ergenekon' davasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Şahin Mengü'ye göre bir kumpas davası olan ‘Ergenekon' davası FETÖ'cülerin, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK), Türk aydınlarına bir darbe vurmak üzere düzmece belgelerle hazırladıkları bir davaydı.
"Ergenekon' davası, insanlar lekelensin diye birçok davayla birleştirildi" diyen Mengü, "Danıştay katliamındaki katiller de bu davanın içine alındı. Hiç alakası olmayan insanlar da bu davanın içine alındı. Bunun sebebi FETÖ'cülerin, TSK'yı, Türk aydınlarını aldıkları emirle yıpratmak" şeklinde konuştu.
‘HUKUK BİR RÖVANŞ KURUMU HALİNE GELDİ'
Mengü, "Maalesef hukuka güvenemiyoruz çünkü hukuk bunu böyle emrediyor, deme şansımız kalmadı. Hukuk bir rövanş kurumu haline geldi. Ama ilk Ergenekon Davası'nda verilen gayr-i hukuki kararlar bozuldu. Bunun bir kısmı esastan bozuldu. Esastan bozmak şudur: Böyle bir örgüt yoktur diye bozmak. İki nedenli asıl bozma var. Biri böyle bir örgüt olmadığı için bozuldu. Diğeri eski Genelkurmay Başkanı ve ona bağlı olarak onun izne tabi olması gerekçesiyle bozmalar var" dedi ve ekledi:
"Yani böyle bir örgüt olmadığına göre bu insanların bir darbe teşebbüsü söz konusu değil. Dün mahkeme en azından bu iki grup için davayı bitirebilirdi. Ama maalesef çok kuralcı davranıyorlar. İlla bir celse daha uzatıyorlar. Son yaşanan olaylardan sonra siyasi iktidar bir anlamda bu yargılanan insanların hala bir baskı altında tutmak için davayı uzatıyorlar.
‘YARGI BAĞIMSIZLIĞI ARTIK SÖZ KONUSU DEĞİLDİR'
Bir yargı bağımsızlığı artık söz konusu değildir. Her düzeydeki hakime her baskı yapılabilir. Çünkü yargı bağımsızlığı ortadan kalktığı zaman yargı siyasal iktidarın emrine girmiş olur."