Atina’da Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos ve Başbakan Aleksis Çipras ile görüştükten sonra Batı Trakya'ya geçerek buradaki Türk azınlıkla bir araya gelen Başbakan Binali Yıldırım, yurda dönüşte gazetecilerin sorularını yanıtladı.
NTV'nin aktardığına göre Başbakan Yıldırım'a CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Adalet Yürüyüşü'nün gerekçesi ve "Yargı kararları nedeniyle yürümek zorunda bırakıldım" sözleri hatırlatıldı. Yıldırım bu soruya, "Hangisi doğru? Kılıçdaroğlu yürüyüşte olduğu için biraz zihinsel ve bedensel yorgunluk da var. O yüzden çelişkili açıklamalar yapmaya başladı. Bence bu yürüyüşü bırakmasında yarar var. Sayın Kılıçdaroğlu bize lazım. Yollarda kendini heder etmesine gönlümüz razı olmuyor. Konuşulacak bir şey varsa bir araya gelir, konuşuruz" yanıtını verdi.
Öte yandan Yıldırım'a, Kılıçdaroğlu'nun kendisine yazdığı mektubun içeriği de soruldu. Başbakan'ın verdiği bilgiye göre, mektup, KHK ile görevlerinden alınan ve açlık grevi yapan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça ile ilgiliydi. Kılıçdaroğlu mektubunda, hayati tehlike arzetmeden soruna çözüm üretilmesini istedi.
Konuya ilişkin olarak Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli'yi görevlendirdiğini anlatan Yıldırım, Canikli'nin ailelerle görüştüğünü belirtti, alınan yanıtları şu sözlerle açıkladı: "Sayın Canikli bu eylemi sonlandırmalarını istedi ve bunda olumlu bir yaklaşım göremedi. Aksine aileler, 'Biz bunların eylemlerinden gurur duyuyoruz. Asla bırakmayı da düşünmüyoruz' gibisinden bir tutum içerisine girdiler. İstedikleri şu: 'Herhangi bir itiraz komisyonuna girmeden doğrudan görevlerine iade edilsinler.' Öyle bir işlem yetkimizde değil. İtiraz komisyonu var. Titiz bir şekilde incelenecek. Başka ne yapabiliriz?"
Bizzat araştırdığını, söz konusu kişiler hakkında örgüt ilişkisi yüzünden gözaltı kararı çıktığı bilgisi aldığını belirten Yıldırım, "Ben Başbakan olarak yargısal faaliyetlere müdahale edecek, şöyle olacak böyle olacak diyecek konumda değilim. İnsani bakımdan gereken çalışmaları yaptık. Ama gördük ki iş ideolojik boyuta taşınmış ve yapacak da fazla bir şey yok" dedi.
'GÖRMEDİK DUYMADIK KALMASIN DİYE RAMAZAN DAVULU MU ÇALACAĞIZ?'
Kabine revizyonu iddiaları hakkında da konuşan Yıldırım, "Görmedik duymadık kalmasın diye ramazan davulu mu çalacağız?" diye sordu. Yıldırım'ın bu sözleri üzerine gazetecilerden gelen "O zaman ramazandan sonrasını mı bekleyelim?" sorusu gülüşmelere yol açtı. Yıldırım ayrıca, "Dışarıdan bakan ataması olur mu?" sorusunu soran gazetecilere "Yarınki haberlerde performansınızı görelim ona göre bakarız" diyerek espri yaptı.
Gazeteciler, Yıldırım'a, vize serbestisi ve sığınmacılarla ilgili olarak Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 18 Mart 2016'da varılan mutabakatı da hatırlattı.
Yıldırım, Türkiye'nin özellikle sığınmacılar konusunda üzerine düşeni yaptığını belirtti. Ankara'nın sığınmacı anlaşmasını, insani bir konu olarak gördüğünü belirten Yıldırım, "O insanların denizde yok olup gitmesine göz yumamayız" dedi.
"Bu kapıları hiç açmayacağız anlamına mı geliyor?" sorusu üzerine ise Yıldırım, "Biz göçmenleri tehdit ve silah olarak kullanmadık kullanmayı da düşünmeyiz. Ama Türkiye'nin de bir kapasitesi var. Onu da Avrupa Birliği görmeli" yanıtını verdi.
Bu arada Yıldırım, Çipras'ın, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Yunanistan'a kaçan askerlerin iade edilmemesi, hakkındaki açıklamalarını samimi bulduğunu belirtti.
Çipras'ın "Yapacak bir şeyim yok" dediğini anlatan Yıldırım şu ifadeleri kullandı: "Darbeye bakış, darbede yer alanlarla ilgili düşünceleri bizim açımızdan olumlu. Yani bizim tezlerimize yakınlar. Hem darbeyi kabul etmiyorlar hem de bu darbeye karışanların masumiyetini savunmuyorlar. Ama yine de bu konularda destek olmaya gayret edeceğini ifade etti. Bazı başka ülkelerde durum farklı biliyorsunuz. Yunanistan'da böyle bir şey yok. O farkı ortaya koymamız lazım."
Yıldırım, Türkiye ile Yunanistan siyasi karar vericiler arasında doğrudan temas oluşturup beklenmedik durumların krize dönüşmesinin önüne geçeceklerini de söyledi.