Terim'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
'BÖYLE ŞIMARIKLIKLARLA GÜNDEME GELMEKTEN…'
Son günlerde ülkede Mehmetçikler toprağa düşerken, gençleri eğitmek için var gücüyle savaşan genç öğretmenlerimiz hain saldırılarda can verirken, dışarıdaki düşmanların hepsi ülkemizin karşısında dururken, içeriden ve dışarıdan bir çok düşmanla mücadele ederken, böyle bir şımarıklılıkla gündeme gelmekten büyük bir hicap duyuyorum. Ama, dünyanın kendi etrafında dönmediğini kendi derdimin en büyük dert olmadığını, yaşananlardan kısa bir süre sonra kimsenin bu konuyu umursamayacağını bildiğim için açıkçası çok da üzülüyorum. Yine de bir söz verdim. Olayları elimden geldiğince açıklamaya çalışacağım.
'GAZETECİLERİ UÇAĞA BEN ALDIM'
Olay Bilal Meşe olayı değildir. Olay gazetecilerin uçağa alınması meselesi de değildir. Gazetecileri uçağa ben aldım. 3 ay önce programları yaparken, ramazana denk gelirken, Hocam 1070 km Üsküp veya Trieste… Eğer bizim uçağımızla gelmezlerse, zaten Makedonya maçı gece 12'de bitiyor. O durumda sahura kadar yolculuk yapacaklar. Bu ilk uygulamamız değildir. Sizin müdürleriniz de geldi. Bütün genel yayın yönetmenleriyle de beraber gittik. Çok da hoş oldu. Bizim her tarafımızı öğrenmiş olurlar. Ben oyuncuya da söyledim. Uygulamaya oyunculara söylemek zorunda değil. Ayrıca gazeteler parasını TFF'ye veriyor. Biz ilk sıralardan itibaren sizi alıyoruz. Bir baraj kuruyoruz, arkasına da oyuncularımızın rahat edeceği bir uygulamaya gidiyoruz.
'O SIRADA MAÇ İZLİYORDUM'
- Ben uçaktaydım. O oyuncu (Arda Turan) diyor ki basına; 'Size buraya aldıranın.. hadi neyse' diye. Doğru mu? Ben buradayım. Benim yerim belli! Uçaktaki olayın olduğu yerle benim oturduğum yerin arasında epey mesafe var. Hostes ile gazeteci arasında tartışma var sandım. Ben o sırada iPad'den maç izliyordum.
'ARDA GÜLÜYORDU'
Sonrasında baktım, baya gülen bir oyuncu (Arda Turan) gördüm. Demek ki sorun yok diye düşündüm. Baya gülüyordu. Olay bana sahurda anlatıldı. Uçaktan inip arabama bindikten sonra bana her şeyi anlattılar. Ben de şimdi yatın, sabah hallederiz dedim. 'Üzerine yatın, sabah halledeceğiz' dedim. Ertesi gün bana müsaade edin dedim federasyona. Arda'nın yaptığının karşılığı zaten belliydi. Arkamızdan konuşulanları bilmiyoruz. Öyle bir sıkıntısı varsa (Arda), yüzüme söyleyecek. Bizim yerimiz, yurdumuz belli.
'OLAYI GÖRSEYDİM AYNI UÇAKLA GÖNDERİRDİM'
- O (Arda Turan), Burak Yılmaz'ın prim için hakkını isterken sesini çok yükseltti, ben sadece yükseltmemesini istedim, o kadar. Eğer uçaktaki olayı ben görmüş olsaydım. O oyuncuyu (Arda) aynı uçakla geri gönderirdim. Dünyanın en büyük futbolcusu bile olsanız sonuçta futbolcusunuz, ona göre davranacaksınız.
'BÖYLE BİR KARAR ALACAĞINI BİLSEYDİK…'
Oyuncuya dedim ki 'Böyle bir şey olmuş. Bunun karşılığı buradan gitmen' diye. Önümüzdeki günleri kurtarabiliriz dedim. Arkadaşlarıyla da beraber mantıklı buldular ve çok güzel bir metin hazırladık. Çok da güzel basın toplantısı olacaktı. Bilal, benim de arkadaşımdır. Arkadaşları da yanında olduğunu göstermek için izin istediler, gelin odaya dedim. Böyle bir karar açıklayacağını bileseydik o basın toplantısı milli takım eşofmanı ile yaptırtmazdık. Diyorum ki 'kırgınım.' İnsan 'evladım' dediğinden bunları görünce üzülüyor.