Terim'in, A Milli Futbol Takımı'nın Kosova'yla yapacağı karşılaşma öncesi Tiran'daki basın toplantısından satırbaşları şöyle:
- Zaman zaman benim için gerginlikten beslendiğimi duyduğum olmuştur. Beslenmem ama gerginlikten korkmam. Aşırı yük ve stres, alışık olduğum şeylerdir ama iftiralar, yalanlar, belden aşağı vurmalar, binbir türlü oyunlar ve sosyal medyalar, hiç alışamadığım, kabul etmediğim ve edemeyeceğim, bu konularda da taviz veremeyeceğim şeyler.
- Uçakta kabul edilemez bir olay yaşandı. Ben de gereğini yaptım. Oyuncuyu yanıma çağırdım ve kampta kalamayacağını belirterek, eşyalarını toplamasını istedim. Gönderme kararı benim, milli takımı bırakma kararı onun.
'VAH BENİM FUTBOLCUM VAHİ VAH BENİM MİLLİ FORMAM VAH'
- Oyuncu, yapmaya kalksa bile, oyuncunun milli takımda oynama şerefini bir gerekçeye bağlama niyeti olsa bile milli takımın ay-yıldızlı formasını pazarlık konusu yapar mıyım? Yapmadım, yapmam, yapmayacağım. Bırakın ona, milli formayı dünyanın en iyi futbolcularına bile pazarlık konusu yaptırmam. Milli görev tevdi edildiğinde, sevenlerimizle karşı karşıya kalabileceğimizi göz önüne alarak, ne acılar çekmemize rağmen sesimizi çıkarmadan burada çalışacağız. Oyuncu, taşımanın şeref olduğu bir formayı giymek için bana şartlar sunacak, pazarlık yapacak. Vah benim memleketim vah, vah benim futbolcum vah, vah benim milli formam vah.
- Oyuncuyu almadığım süreçte, araya girmeye çalışanlara rağmen doğrulardan vazgeçmemiştim. Oyuncu benimle pazarlık yapacak öyle mi? Almayan benim. Şimdi 'Hocam, ben gelirim ama şunlar olmazsa gelmem' mi oldu. Oyuncular, dışarıdan kendilerine iletilen her yalanı ve haberi doğru olarak addedip, ona göre hareket etmemeliler.
- Milli takımda görev yaptığım süre içinde herkesten birkaç isteğim olmuştu. Ricam ve beklentimi her zaman anlattım. 'Allah aşkına şu maçlar bitene kadar sabredelim' dedim. Kavga, hakaret, tartışma, iftira, çekişme, yaşanmamış birçok olay… 'Bunların kamuoyunda tartışılacağı ortamlara sebebiyet vermeyelim. Bu da bizim milli takıma zarar vermesin' diye sizlerden ricam oldu. Her kampta bunları ifade etmekten yoruldum, hakikaten yorgun düştüm. Aynı şeyleri söyleyip, farklı sonuç beklemek ancak delilerin işi. Sağ olsun herkes buna harfiyen uydu. Ne maçtan 24 saat önce televizyon programına çıkan oyuncum ne maçtan bir gün önce beyanat veren yönetici oldu. Onun için çok teşekkür ederim. Bu ricamı demek ki tutmuşsunuz. Biz 'Oyuncuların motivasyonu, kazanma duyguları ve milli takımın başarısı için herkes üzerine düşen görevi yapsın' derken, birçok insan bu işi bozmak için, milli takımın başarısını önlemek adına hareket etti. Artık yeter.
'KONUŞSAK BİR TÜRLÜ KONUŞMASAK BİR TÜRLÜ'
- Yüreğim hem kabardı hem de daraldı. Yaşanmış çok şey var. Bizim pozisyonumuzda olanların, çok sıkıntılı bir durumu vardır. Yaşanmış çok şey var. Söylesem; kendime, aklıma, yaşıma, tecrübeme, konumuma, seviyeme, kişiliğime ve karakterime uygun bulmuyorum. Sussam, bir şey söylemesem, 'Konuşmuyor', 'Demek ki' diyeceksiniz. Buna da gönlüm razı değil. Konuşmadığım zaman aklınızın karışmasını da istemiyorum. Konuşmadığımız zaman, yalanları, iftiraları ve olmayan şeyleri olmuş varsayacaksınız. Dolayısıyla vah vah. Konuşsak bir türlü, konuşmasak diğer türlü
- Esas, yarın maçtan sonra hazırlanın. Yarın tüm konularda açıklama yapacağım.