ABD Başkanı Donald Trump'ın önceki söylemlerine rağmen ilk yurtdışı ziyaretini Ortadoğu'nun mutlak monarşisi Suudi Arabistan'a yapması, takiben İsrail'e doğrudan geçmesi tartışılıyor. Trump'ın ana eksenini 110 milyar doları bulan silah anlaşmalarının oluşturduğu bu tercihi bölgede şekillenen Körfez-İsrail ittifakıyla uyumlu ve İran'ı hedef alan bir görünüme yoruluyor. Ziyareti ve bölge için olası sonuçlarını Suriye uzmanı gazeteci ve yazar Hüsnü Mahalli ile konuştuk.
‘TRUMP'IN ZİYARETİ SUUDİLER İÇİN ZAFER'
"Trump'ın Suudi Arabistan'a gitmesiyle Suudiler bir zafer kazanmış oldu. Trump'ın buradan ne kazandığına bakarsak, ilk 110 milyar dolarlık bir anlaşmaya imza attı. Toplamda 350 milyar dolarlık bir bütçeden söz ediliyor. Trump işsizliğe çare bulacağı sözü vermişti. Burada silah fabrikalarını çalıştırarak mı işsizliğe çare bulacak? Bu tarz eylemler çok çelişkili. Trump'ın tavrını, politikasını ve davranışını mantıklı bir yere oturtamıyorum. Çünkü bu daha çok Suudi Arabistan'ın işine yarayan bir mesele oldu."
‘DAVALARI 350 MİLYAR DOLARA KAPATACALARSA…'
Geçen sene Obama'nın son döneminde ABD Kongresi'nin 11 Eylül saldırılarının mağdurlarının olayların arkasında olduğu iddia edilen Suudi yönetimine dava açma hakkı tanıdığını ama bunun ileriye taşınamama olasılığına atıf yapan Mahalli, "Yapılan hesaplara göre ABD vatandaşları Suudi Arabistan aleyhinde açtıkları davaların toplamında 2 trilyon dolar tazminat alabilirler. Dolayısıyla Suudi Arabistan 350 milyar dolar ile bu işi kapatacağını düşündüyse, bu Suudiler için zaferdir" diye konuştu.
"Trump'ın ziyareti öncesi bir ay önce, savunma Bakanı da olan Kral Selman'ın oğlunun Washington'a gitmesi çok önemli. 14 Şubat 1945'te İkinci Dünya Savaşı bittiğinde, Roosevelt Yalta Konferansı dönüşünde Kral Abdülaziz ile Kızıldeniz'de buluştu. O toplantıdan bu yana Suudi Arabistan bölgede inanılmaz kötü bir rol oynadı. Bölgenin mahvedilmesinde, çatışmaların derinleşmesi konusunda, radikal İslam'ın kurulmasında, devşirilmesinde ve El-Kaide, Taliban gibi gruplar yoluyla aktif rol almasında Suudi Arabistan'ın rolü var. Trump'ın bu ziyareti ile gerçekleştirilen bu toplantı da önümüzdeki 70 yıl için çok önemli ve tehlikeli."
‘SUUDİLER ÖNCE ÇAĞDIŞI ZİHİNLERİNİ DEĞİŞTİRSİN'
Diğer yandan Mahalli'ye göre Suudi Arabistan ABD'yi İran'ın üzerine salacak tarzda bir saldırganlığa girişmeye kalkışsa, Washington da buna istekli olsa bile, diğer Arap ülkelerinden destek bulamaz. "ABD ister belki İran'a müdahale etmeyi ama Riyad'daki toplantıya bakıldığında 50 ülkenin çoğu bu müdahaleye karşı" anımsatması yapan Mahalli, "Hatta Trump'ın İslam ülkeleri ile gerçekleştirdiği bu zirveden önce, Trump Körfez İşbirliği Konseyi ile buluştu. Körfez ülkeleri içinde Umman Sultanlığı, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri İran ile savaşa ve gerginliğe karşı çıktı. Eğer bu İran'a karşı bir kampanya ise, bu yanlış" diye konuştu.
‘RADİKALİZM İLE MÜCADELE MERKEZİ İRONİK'
ABD'nin Suudi Arabistan ile radikalizmi önlemeye yönelik atacağı adımları ise ‘ironik' bulan Mahalli, Suudilerin öncelikle zihin yapılarını değiştirmeleri gerektiğine şu sözlerle dile getirdi:
‘ARAP COĞRAFYASINDAN HİÇBİR ŞEY OLMAZ'
Diğer yandan Mahalli, kurulması planlanan Arap (Sünni) NATO'sunun da mümkün görünmediği görüşünde. "Bu planın sonuçta yansımaları olacak, kafaları karıştırıp, birilerini birilerine kırdıracaktır" diyen Mahalli Arap ülkelerinin arasında birlik bulunmadığına işaret ederken, şu vurguları yaptı: "Burada Libya örneği çok önemli. Libya yüzde yüzü Sünni bir ülkedir. Burada çatışan grupların hepsi Sünnidir. Burada çatışan grupların bir kısmına Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri destek veriyor. Bir kısmına Bahreyn ve Suudi Arabistan destek veriyor. Bir diğer kısmına Türkiye ve Katar destek verirken, İtalya'nın diğer kısımlara destek verdiğini görüyoruz. İslam coğrafyasında ve özellikle Arap ülkelerinde 40 yıllık gazetecilik deneyimime dayanarak hiçbir şey olmayacağını söyleyebilirim. Durum gittikçe de kötüye gidiyor."
‘TÜRKİYE OYUNA DÜŞMEMELİ'
Bu girişimle Türkiye'nin İran'a karşı kışkırtılmak istediğine dikkat çeken Mahalli, "Suudi Arabistan ve bu çağdışı ülkeler Türkiye'yi bir yere çekmek istiyorlar. Bundan çok endişe ediyorum. Tıpkı Saddam'a yaptıkları gibi Irak'a nasıl saldırttılarsa, şimdi Türkiye'yi İran'a saldırtmak istiyorlar. Bu niyetle hareket ediyorlar ve Türkiye'yi kendi istedikleri gibi yönlendirebiliriz düşüncesi ile yatıp kalkıyorlar. Türkiye bu oyuna düşmemeli" ifadelerini kullandı.
"AKP son dönemlerde Osmanlı'ya çok fazla vurgu yapıyor ama şunu da bilmek gerekiyor ki Osmanlı'ya kazığı atan Suudileri. İkinci kazık atan da Ürdün Kralı'nın dedesi Şeyh Hüseyin idi. Türkiye'nin bu iki ülke ile ve bu iki yapı ile birlik olup, oyuna gelip İran'a saldırtma çabalarına uyması komik ve görülmesi gereken noktalar. Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilere ve gerginliğin boyutuna bakılacak olursa, Türkiye ile Batı arasında ikili ilişkiler anlamında bu ülkelerin Sünni NATO ile ilgileneceklerini sanmıyorum. Bu birebir Trump'ın meseledir. Trump bu işi çözmek yerine önce karısı ile arasındaki sorunlarını çözsün, daha sonra Suudi Arabistan ile meseleyi çözer."