39. Girişim ve İş Dünyası Konseyi, bu yıl Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİAD) ev sahipliğinde hafta sonunda Diyarbakır Radisson Blu Hotel'de yoğun katılımla gerçekleştirildi. Konsey, Türkiye'nin önde gelen sanayicilerini ve bürokratlarını bir araya getirdi. Toplantılarda TÜRKONFED üyeleri arasında etkin bir işbirliği kurulmasını amaçlayan ‘Ticaret Köprüsü Görüşmeleri' de yapıldı.
Dünya'dan Mahir Solmaz'ın haberine göre, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, bölgelerarası gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesinin Türkiye'nin kalkınma hamlesinin de lokomotifi olabileceğinin altını çizerek, bu bakış açısıyla Türkiye iş dünyasını Diyarbakır'da, ‘ortak akıl ve ortak gelecek vizyonu' ile bir araya getirdiklerini belirti.
‘SİYASİ VE EKONOMİK OLARAK KALKINMA HAMLESİNİ DİYARBAKIR'DAN BAŞLATMAK ANLAMLI OLACAKTIR'
"Siyasi ve ekonomik olarak bu kalkınma hamlesini Diyarbakır'dan başlatmak anlamlı olacaktır. TÜRKONFED'in hazırladığı 81 ili kapsayan Rekabetçilik Endeksi'nde 71. sırada yer alan Diyarbakır; yıllar içinde ekonomik açıdan sessizliğe, suskunluğa ve yalnızlığa mahkum edilemeyecek kadar değerli ve kadim bir kenttir. Araştırmalar, son dönemde yaşanan çatışmaların 20 binden fazla insanın kenti terk etmesine yol açtığını gösteriyor. Türkiye'nin önümüzdeki dönemde kalkınması için iç göçe uygun politikalar geliştirilmelidir."
‘BİR KİŞİNİN GÖÇ ETMESİNİN KAMUYA MALİYETİ ORTALAMA 200 BİN TL'Yİ BULUYOR'
Diyarbakır, Mardin ve Şırnak gibi bölgenin önemli illerinden 300 bin insanın göç etmesinin; kentlere, bölgeye ve dolayısıyla ülke ekonomisine önemli kayıplar yaşattığını hatırlatan Kadooğlu, "TÜİK'in açıkladığı rakamlara göre Türkiye nüfusunun yüzde 3.3'ü olan 2 milyon 550 bin kişi göç etmiş. Araştırmalar, bir kişinin göç etmesinin kamuya maliyetinin ortalama 200 bin TL'yi bulduğunu ortaya seriyor. Bu rakamı TÜİK'in göç rakamlarıyla birleştirdiğinizde 506 milyar liralık bir kayıp ortaya çıkıyor. 300 bin kişinin Doğu ve Güneydoğu'dan göç etmesinin kamuya maliyeti ortalama 70 milyar lira yani yaklaşık 18 milyar euro. Bu korkunç bir rakam.
Özellikle dış borçlanma, yani yabancı sermaye çekme zorunluluğu olan ekonomimizin, iç göçten kaynaklanan bu kayıpları daha verimli alanlara yönlendirmesi için planlı bir ekonomik ve sosyal politikalar uygulaması elzem. Bu parayı göç nedeniyle harcayacağımıza, Doğu ve Güneydoğu'da istihdama ve yatırıma harcamış olsak, inanın ne dış borç ne de cari açık sorunumuz kalırdı."
EKER: KEDİYE 'KEDİDİR' DEMESİNİ ÖĞRENMEMİZ LAZIM
AKSOY: DİYARBAKIR, CAZİBE MERKEZLERİ PROJESİ'NDE EN YÜKSEK MÜRACAAT ALAN İLLERDEN BİRİ
Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy ise Başbakan Binali Yıldırım'ın 4 Eylül 2016'da Diyarbakır'da açıkladığı Cazibe Merkezleri Projesi'nde Diyarbakır'ın en yüksek müracaat alan illerden biri olduğunu anımsattı: "1.6 milyonluk nüfusuyla Diyarbakır Türkiye'nin 12. büyük kenti. 33 ayrı medeniyete ev sahipliği yapmış. Tarihsel zenginlikleri, doğal güzellikleri ve ekonomik potansiyeli ile Türkiye'nin önemli şehirlerinden."
TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ile 40'ı aşkın tur operatörünü de geçen hafta Diyarbakır'da ağırladıklarını anlatan Aksoy şunları kaydetti: "Sadece Diyarbakır değil Batman'ı, Mardin'i, Urfa'sıyla turizm destinasyonu olarak turlar düzenlenmesini talep ettik. Diyarbakır'da yeniden turizm hareketliliği göreceğiz. Buraya gelenler ‘Düşündüğümüz Diyarbakır ile gördüğümüz Diyarbakır birbiri ile örtüşmüyor' diyor. Evet, biz de onu söylüyoruz. Diyarbakır'ın Türkiye'nin hiçbir büyük şehrinden farkı yok. Yatırımcılarımızı Diyarbakır'a bekliyoruz. Her türlü desteği vermeye hazırız" diye konuştu.
Diyarbakır'ın ve bölgenin içinden geçtiği sıkıntılı dönemde şehre olan bağlılıklarının bir kat daha arttığını ifade eden DİSİAD Başkanı Burç Baysal ise şunları söyledi: "Diyarbakır aylardır, iş konuşmanın gerekliliği ile birçok program ile ülke kamuoyunda yer aldı. İş konuşmaya devam ederken, ülkemizdeki tüm siyasi aktörleri ve kurumları da Kürt sorununda diyalog kanallarının tekrardan oluşması için üzerlerine düşeni yapmaya davet ediyoruz. Bu ülke hepimizin. Farklı dillerimiz, düşüncelerimiz, kültürlerimiz olsa da, bir bütün olarak bu ülkenin sahipleriyiz. Bunun için de, siyasilerin tabiri ile buzdolabına konulan süreci vakit kaybetmeden tekrar oda sıcaklığına çıkartmalıyız."