Mahçupyan'ın yazısı şöyle:
Siyasetçiler için ideal durum gücün yükselmesiyle birlikte tercih yelpazesinin de büyümesidir. Aslında doğal beklenti de bu yöndedir. Gücü artan bir siyasetçi, bunu rakiplerini sıkıştırmak ve kendi imkanlarını azami kılmak için kullanır. Hatta tersten söylersek, herhangi bir siyasetçinin gücünü artırma isteğinin ardındaki temel saik de rakiplere kıyasla çok daha esnek ve etkin olabilmektir. Dolayısıyla gücü en üst noktaya tırmanırken, giderek girdiği yolda ve yaptığı seçimlerde edilgen hale gelen siyasetçi alışılmış bir durum değil."
'TÜM YANLIŞLAR ERDOĞAN'IN HANESİNE YAZILACAK'
"Ne var ki Erdoğan farkında olsa da olmasa da, bu yönde ilerliyor. Koyduğu hedeflere yaklaştığında vazgeçme ihtimali kalmıyor. Hedef onu bir mıknatıs gibi kendisine çekiyor. Çünkü söz konusu hedef bir büyük ‘dava' konusu haline getirilmiş, ya da bir ‘davanın' ayrılmaz parçası kılınmış durumda. Öte yandan bunu sağlamak üzere kısıtlanmış bir tartışma ve söz söyleme ortamına girilmiş… Hatta sözün belirli bir çerçeve içinde kalmasının garanti edilmesi uğruna partinin entelektüel zemini ve basın üzerinde manevi baskı kurulmuş… Bu arada liderin söz konusu hedefe doğru yürümesinden kişisel kariyer umutları devşiren bir kadronun militanlaşması kaçınılmaz olmuş…
Eğer referandumda yüzde 60 alınabilseydi, önümüzdeki dönem daha kabul edilebilir ve yönetilebilir olur, iktidarın kullanım biçimine itirazlar daha sınırlı kalabilirdi. Ama 51.4 bu imkanı ortadan kaldırdı. Şimdi ‘kaderin' itelemesi ile tüm yetkileri kendi elinde ve çevresinde toplayan bir Cumhurbaşkanı olacak ve tüm yanlışlar, hoyratlıklar ve başarısızlıklar onun hanesine yazılacak. Bunları başkaları yaptığında bile, hem muarızları hem de bizzat yandaşları Erdoğan'ı işaret edecek, ‘sorumlu o' diyecekler. Düşünün ki Erdoğan'ın artık kendi tabanından isteyeceği ilave bir yetki kalmadı… Her istediğini aldı ve şimdi hayatla karşı karşıya. Üstelik bu kadroyla ve bu siyasi kültürle…"
'AK PARTİ KRİTİK BİR KARAR ANINA YAKLAŞIYOR'
Buradan ne iyi yönetim ne de normalleşme çıkabilir. ‘Ceza' ise AK Parti'ye de yazılır. Bu gidişi durduracak ihtimal Erdoğan'ın parti başkanlığını reddetmesi… Ama ne çevresi ne de partinin ataerkil kültürü buna izin verir. Kendisi de istemez çünkü muhtemelen bunu ‘yenilgi' addeder.
AK Parti kritik bir karar anına yaklaşıyor gibi gözüküyor…"