Merkez Bankası, enflasyonun mayıs ayından itibaren ılımlı bir düşüş trendine gireceğini ve yılın ikinci yarısında tek haneye gerileyeceğini öngörüyor. Yıl sonu enflasyon tahmini ise yüzde 8.5. Merkez Bankası, enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüyor.
Nisan ayındaki yüzde 11.87'lik TÜFE verisi ise Merkez Bankası'nın tahminlerinin iyimser olup olmadığı sorusunu akıllara getiriyor. Bir diğer soru, yüksek enflasyonun sebebi kur etkisi mi gıda fiyatları mı?
Nişantaşı Üniversitesi öğretim görevlisi Beste Naz Köksal, yükseliş trendini sürdüren enflasyona ilişkin nedenleri ve yıl sonu beklentisi ile ekonomi yönetiminin atabileceği adımları değerlendirdi.
‘ENFLASYONDA BELİRLEYİCİ HALA GIDA FİYATLARI'
Beste Naz Köksal, yeni yıl zamları ve kur etkisiyle yılın ilk üç ayında enflasyonun yükseldiğini hatırlatırken, Nisan ayı verisinde ise daha çok mevsimsellik etkisinin görüldüğünü söyledi.
Gıda fiyatlarının enflasyondaki belirleyici etkisinin hala negatif yönde sürdüğüne vurgu yapan Köksal, gıda komitesinin çalışmalarını işaret etti:
"Gıda komitesinin çalışmaları var, bir tedbir konuluyor fakat bunların sonucu olarak henüz bir etki görebilmiş değiliz. Bu sonuçlar alınmaya başladığı anda, yeni bir kur şoku olmazsa, Mayıs ayı sonrası meyve-sebze çeşitliliği ve arzın artmasıyla fiyatların gerileyeceğini düşünüyorum."
Analist Beste Naz Köksal'a göre 2017'de tek haneli enflasyonu görmek oldukça zor. Çünkü Merkez Bankası'nın yüzde 8.5'lik yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 70'ine yılın ilk dört ayında zaten ulaşıldı. Hedefin yakalanabilmesi için önümüzdeki 4-5 ay fiyat artışının olmaması ve negatif bir enflasyon oluşması gerekiyor.
Beste Naz Köksal, enflasyon hedeflerinin yakalanabileceği en yakın yılın 2018 olduğunu öngördü: "Önümüzdeki yıl kur şoku ya da siyasi bir şok etkisi olmaması durumunda enflasyon yüzde 8-9 bandına gerileyebilir. Ancak gıda komitesinin tedbir amaçlarının yerini bulmaması durumunda ise 2018'de de yine çift haneler gündeme gelebilir."
‘ENFLASYONA MERKEZ BANKASI DEĞİL, HÜKÜMET MÜDAHALE ETMELİ'
Beste Naz Köksal, Türkiye'de enflasyon konusunda en fazla sıkıntı yaratanın gıda, özellikle işlenmemiş gıda fiyatları olduğunu söyledi.
Yüksek enflasyonda önemli rolün gıdaya ait olduğunu belirten Köksal, bunun para politikası ile çözülemeyeceğini savundu, mali politikalarda değişikliği işaret etti: "Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya bugün domates fiyatlarını nasıl etkileyebilir, nasıl yönetebilir? Bu, olanaksız. Dolayısıyla bizim Merkez Bankası politikalarından çıkıp farklı önlemler almamız lazım. Bugün tarladan sofraya gelene kadar fiyatı yüzde 600 artan yaş meyve-sebze görüyoruz. Bunun engellenmesi lazım. Bunu da yapısal reformalarla sağlayabiliriz. Artık biraz da mali politikalarla enflasyonu baskılamamız lazım. Burada da devlet otoritesinin işin içerisine girmesi gerekiyor."
Beste Naz Köksal, Türkiye'de Avrupalılaşma hevesi veya farklı ekonomik buhranların yaşanması sonucu yüzde 80 köy nüfusu olan ülkenin, yüzde 80 kent nüfusu olan bir ülkeye döndüğünü ifade etti. Köksal'a göre bunun sonucu olarak da Türkiye tarım ülkesi olmaktan çıktı: "Son gelen ekonomik büyüme verisine baktığımız zaman inşaatın ekonomiden aldığı pay yüzde 7'den yüzde 8'e artarken, tarım-hayvancılığın payı yüzde 7'den yüzde 6'ya geriledi. Yani tarım ve hayvancılık kan kaybederken, sürdürülebilir olmayan bir sektör yani inşaat sektörünün pay kazandığını görüyoruz. Burada biraz mantığın da değişmesi gerekiyor."
‘MERKEZ BANKASI VE HÜKÜMET 'FAİZ' KONUSUNDA ARTIK AYNI YÖNE BAKIYOR'
Nişantaşı Üniversitesi öğretim görevlisi Beste Naz Köksal, 'faiz indirimi-enflasyon' tartışmalarına da değindi: "Son kur hareketi ve enflasyondaki artış sonrası artık 'faiz' konusunda hükümet ile Merkez Bankası arasında bir sorun kalmadığını öngören Köksal'a göre her iki taraf şu anda enflasyon düşmeden faizin düşmediğini kavramış durumda. Bu nedenle önce enflasyonla başa çıkılacak, faizlerin düşürülmesi ise ikinci planda olacaktır. Çünkü enflasyon demek paranın değerinin düşmesi demek. Dolayısıyla enflasyon hem faizleri yüksek tutuyor, hem de yatırımların değerini düşürüyor. Bu aşamada artık hükümetin önceliğinin faiz indirimleri değil, enflasyonla başa çıkmak olduğunu düşünüyorum."