Guardian'ın İstanbul'daki Türkiye muhabiri Kareem Shaheen'in imzasını taşıyan haberde, Erdoğan'ın bu ay yapılacak olağanüstü kongrede AK Parti Genel Başkanı seçilmesinin beklendiği belirtiliyor.
Guardian'daki haberde, Erdoğan'ın dün AK Parti'ye üyelik formunu imzalaması sonrası yaptığı konuşmadan şu cümleler de yer alıyor: "Kurucusu olduğum partime, yuvama, sevdama, aşkıma bugün yeniden dönüyorum."
"Türkiye'de seçmenler ülkeyi parlamenter demokrasiden başkanlık sistemi ile yönetilen bir cumhuriyete dönüştürecek anayasa değişikliklerini geçen ay az farkla onayladı. Değişiklikler Erdoğan'a iki dönem daha cumhurbaşkanı adayı olma imkanı veriyor. Bu durumda kendisinin 2029'a dek güçlü bir şekilde yürütmenin başında olması mümkün."
"Değişikliklerle Meclis'in önemli denetim yetkileri ortadan kalkıyor. Başbakanlık makamı ile birlikte…"
"Cumhurbaşkanı, AKP kadrolarıyla doldurulmuş itaatkar bir parlamento ile çalışacak, yargı üzerinde neredeyse tam kontrolü olacak bu da Erdoğan'ın yönetimin tüm alanlarındaki hakimiyetini pekiştirecek."
'ERDOĞAN AK PARTİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİ MUHAFAZA ETTİ'
Guardian, Türkiye'de cumhurbaşkanlarından geçmişte tarafsız olmalarının beklendiğini, son anayasa değişiklikleri ile ise onların partileriyle ilişkilerinin kesilmesi hükmünün kalktığını hatırlatıyor.
Erdoğan'ın, Türkiye'nin doğrudan halk tarafından seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatıyor Guardian. Onun 2014'te ayrıldığı AKP ve partinin milletvekili adayları üzerindeki etkisini hep koruduğunu da ekliyor.
"Erdoğan zaman zaman anayasal normlara aykırı davrandı, seçmenlere kendi vizyonunu destekleyen kişilere oy vermeleri çağrısında bulundu."
"Cumhurbaşkanı, partisinin genel başkanı da olarak, milletvekili adayları üzerindeki kontrolünün daha da artıracak. 2019 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması ve partisinin aynı yıl Meclis'te çoğunluğunu muhafaza etmesi halinde, programının aynen uygulanmasını sağlayacak."
Guardian'daki haberin sonunda ise iki hatırlatma var.
Bunlardan ilki yaklaşık 150 medya mensubunun demir parmaklıklar ardında olduğu Türkiye'nin, dünyada en fazla gazetecinin hapiste bulunduğu ülkeye dönüşmesi.
Diğeri ise Türkiye'nin en büyük üç şehri Ankara, İstanbul ve İzmir'de referandumdan çıkan 'Hayır' sonucuna karşın, baskıcı önlemlerin oylamadan sonra iki hafta boyunca sürmesinin, Erdoğan'ın parçalanmış toplumu bütünleştirmeye çalışacağı yönündeki umutları boşa çıkarması.