11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açıklaması şu şekilde:
'BÜYÜK ÜZÜNTÜ DUYDUM'
"Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin (AKPM) Türkiye'yi yeniden denetim sürecine alma yönündeki kararından büyük üzüntü duydum."
AKPM'nin kararına ilişkin değerlendirmem https://t.co/jkO2m360At
— Abdullah Gül (@cbabdullahgul) 27 April 2017
"Konunun soğukkanlı bir şekilde değerlendirilmesi ve kamuoyunda anlaşılması için bir süre beklemeyi tercih ettim. Bu arada ilgili makamlarımız da sorumlulukları icabı vermeleri gereken tepkileri ortaya koydular."
'AKPM'DE 10 YIL AKTİF GÖREV ALDIM'
Türkiye'nin de kurucu üyesi olduğu bu teşkilatın Soğuk Savaş sırasında ve sonrasında Avrupa'nın demokratik dönüşümünde ve gelişiminde oynadığı rolü bizzat gördüm ve yaşadım.
1990'lı yıllarda terörle mücadele başta olmak üzere siyasi ve ekonomik pek çok krizle uğraşmak durumunda kaldığı için demokrasi, özgürlükler ve hukuk alanında sorunlar yaşayan ülkemiz, 1996 yılında AKPM tarafından denetim sürecine alınmıştı."
'AK PARTİ'NİN DÜZENLEMELERİ BÜYÜK DESTEK ALDI'
"Önce Başbakan ve daha sonra Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığım AK Parti iktidarları sırasında siyasi, ekonomik ve hukuk alanlarında hayata geçirdiğimiz kapsamlı reform süreci neticesinde 2004 yılında denetim sürecinden çıkarıldığımız hatırlanacaktır.
'AÇIK FİKİRLİ, ANA AKIM SİYASİ PARTİLER AKPM'DE DAİMA ETKİN OLMUŞTUR'
"Avrupa'da gördüğümüz çok marjinal ve aşırıcı siyasi akımların temsilcileri AKPM'de her daim olmuştur. Hatta bunlar önyargılarıyla hareket ederek Türkiye'ye karşı her zaman olumsuz tutumlar da sergilemişlerdir.
Bununla birlikte, AK Parti mensubu bir milletvekilini Başkan seçebilecek kadar açık fikirli ve yeri geldiğinde Türkiye'yi destekleyen ana akım siyasi partiler ve önemli şahsiyetler AKPM'de daima etkin olmuşlardır."
'SOĞUKKANLI DEĞERLENDİRMELİYİZ'
"Türkiye'nin AKPM serüvenini yakından bilen bütün bu süreci bizzat yaşamış ve katkıda bulunmuş bir siyasetçi ve devlet adamı olarak AKPM'nin bu kararını her şeye rağmen soğukkanlı bir şekilde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Bu şekilde oluşturulacak özgürlükçü ve reformcu iklimin sadece ülkemizin sorunlarının çözümü için değil, bölgemizin güvenlik ve refah beklentilerinin karşılanmasına da katkı sağlayacağını değerlendiriyorum."