"AK Parti ve Cumhurbaşkanlığı çevrelerinden iyi haber almasıyla tanınan bir meslektaş 'Şunu söyleyebiliyoruz' dedikten sonra sıralamış:
Evet'ler önde.
(Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan 17 Nisan sabahı elinin daha da güçlü olabilmesi için çalışıyor.
Okuyunca "Bu kaçıncı ‘Evetler önde' yazısı" diye düşünmeden edemedim.
Böyle kampanya daha önce görülmedi
Daha önce hiçbir seçimde görmediğimiz kadar yoğun bir ‘Evet' propagandasıyla yürütülüyor referandum kampanyası. Her kentimiz İstanbul kadar ‘Evet' ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan afişleriyle donatılmışsa.. ‘propaganda yoğunluğu rekoru' bu referandumda diyebiliriz.
Yalnızca afiş yoğunluğu sebebiyle değil..
Medyada, sosyal medyada, WhatsApp ve telefon mesajlarında, daha doğrusu akla gelebilecek her iletişim alanında ‘Evet' ve Erdoğan reklamları açık ara önde…
Ekranlar ve gazete sayfalarında da…
‘Hayır' için propaganda yok mu? Herhalde vardır, ancak ben pek görmüyorum.
Böyle bir propaganda bombalamasına muhatap kalan insanların.. sandık başına gittiklerinde.. hiç tereddüt etmeden.. oylarını kullanması beklenir…
Ancak yine de yüzde 15'i bulan bir oran.. ya 'Oy kullanmayacağım' ya da 'Kararsızım cevabını veriyormuş anketçilere…
Cesur insanlar bunlar…
Günümüzde ‘Hayır' oyu kullanacağını söylemek kadar cesaret isteyen bir iş 'Kararsızım' demek…
Herhalde çok açık ara bir yarışta kazananı şimdiden kutlamamız gerekiyor…
Eğer yoğun kampanya bire bir sandığa oy olarak yansıyacaksa tabii…"
'ANKETLER DOĞRUYU SÖYLER Mİ?'
"Genellikle söyler.
Bu defa tereddüdümün sebebi, AKP ve Cumhurbaşkanlığı çevrelerinden iyi haber alan meslektaşımızın sütununa yansıyan anket sonuçları…
Anket sevgim bilinir. Her seçim öncesinde, sahiplerinin bir bölümü dostum olan anket şirketleri de, sevgimi bildikleri için, araştırmalarından haberdar etmişlerdir.
Kimsenin 'İşte benim bu son anketim' diye bir araştırma gönderdiği yok bu referandum öncesinde.
Arayıp kabaca bir sonuç bildiren oluyor, ama o kadar…
İnanalım mı?
AK Parti ve Cumhurbaşkanlığı çevrelerinin inanmadıkları, kampanyanın yoğunluğunu her geçen gün artırmalarından anlaşılıyor.
Daha önce hiç görülmemiş kampanya yoğunluğu ile yüzde 54 ihtimali pek üst üste oturmuyor.
'OHAL yüzünden' diyenler var…
Yabana atılmayacak bir gerekçe bu.
Anket sorularını yöneltmek için sahaya inen şirket elemanları, önceki seçimlerde, karşılarına çıkan her 2 kişiden birini kendileriyle görüşmeye ikna edebiliyordu.
Öğrendiğime göre, bu oran, şimdilerde her 5 kişiden 1'e düşmüş durumda.
İnsanlar görüş belirtmekten kaçınıyorlar.
Acaba görüş belirtmeye razı olanlar oylarının rengini samimi olarak ifade ediyorlar mıdır?
'Kararsızım' diyenlerin oranının bir türlü azalmaması bir işaret sayılabilir mi?
Bir yandan OHAL ve uygulamaları.. bir yandan yoğun ‘Evet' kampanyası bombardımanı..
'Ya ters teperse?' diye düşünmeden edemiyor insan…"
'İKİ HALDE DE DEĞİŞİKLİK OLMAYACAK'
"Aslına bakılırsa, sandıktan çıkacak olan sonuç ne olursa olsun, fazla sarsıcı bir değişikliğe yol açmayacak: Sandıktan ‘Evet' oyları önde çıkarsa, anayasa değişikliği ile getirilecek yeni sistem, Tayyip Erdoğan tarafından, Cumhurbaşkanı seçildiği ilk günden itibaren fiili olarak uygulanmıyor mu? Buna karşılık, ‘Hayır' oylarının baskın gelmesi, 'Var olan sistemle yola devam' anlamı taşıyor…
Her iki halde de Türkiye bugünkü Türkiye olmaya devam edecek…
Tek merakım, başbakanlık makamını yok etmeyi amaçlamasına rağmen.. anayasa değişikliği paketinin geçer oy alması için canla başla çalışan Başbakan Binali Yıldırım'ın.. sandıktan ‘Hayır' oyu baskın çıktığı taktirde takınacağı tavrın ne olacağı..
Makamı yok olsun diye çalışan başbakan.. halk oyunu esirgedi diye.. bunu şahsına karşı bir ‘güvensizlik' sayacak mı?
Daha doğrusu halkın eğilimini ölçebilecek bir mekanizmaya sahip olmadığım, o mekanizmaya sahip olduğu bilinen şirketlerin hayli utangaç hallerinden onların da bulgularından emin olmadığını fark ettiğim için, 'Ne olur?' diye soranlara ben de "Ortada" cevabını veriyorum.
'Yüzde 51 ‘Evet' önde görünüyor' demeyi de ihmal etmeden…
Resmi görüşüm bu benim.
'Tek adamlık konusunun hâlâ etkisi gözleniyor' diyor Abdülkadir Selvi; 'AK Parti tabanının en büyük kaygısı ise Erdoğan'dan sonra ne olacak sorusu' diye de ekliyor. Bazı mayınlı alanlar da varmış: 'KHK ihraçları ve gözaltılan nedeniyle yaşanan mağduriyetler ve Kürtler gibi.'
Bunu da diyen Abdülkadir Selvi…
'Yüzde 51 garanti, yüzde 54 de olabilir' diyen meslektaş yani…
Şunun şurasında kaç gün kaldı zaten…"