Konuşmasıda isim vermeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren Ketestecioğlu, "Muktedir halkın vekillerinin dokunulmazlığını kaldırmaya, kendi yardımcılarına ve kendisine ömür boyu dokunulmazlık getirmeye çalışıyor" dedi.
KERESTECİOĞLU: KIVILCIM ÇAKSA İKTİDARI SARSILACAK, BARIŞIN ALEVİ YÜKSELECEK
Buna hayır diyeceklerini söyleyen Kerestecioğlu, şöyle konuştu: "Buna hayır diyeceğiz. Çünkü biliyor ki o muktedir en ufak bir kıvılcım çaksa en önce kendi iktidarı sarsılacak ve buradan barışın alevi yükselecek. Usulsüzlüğe, yolsuzluğa bulaşanlar yargılanacaklar, geri kalanlar da bunca canın vebalini taşıdıkları için aslında bir daha siyasetten emekli olup halkın önüne çıkamaz hale gelecekler. İşte bu anayasanın tek gayesi bunu önlemektir, yargılanmalarını önlemektir. Biz buna hayır diyeceğiz."
ÖNDER: ZULMÜN ARTSIN Kİ ZEVAL BULASIN
HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise şunları söyledi: "Bu referandum eşgenel başkanlarımız Sayın Figen Yüksekdağ, Sayın Selahattin Demirtaş, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, paritililerimiz tarihin gördüğü en büyük zorbalıkla tutsak edildikleri gün kaybedildi zalimler açısından. Bu, hiçbir ankette çıkmayacak bir şeydir. Kendisine güvenen ve bizden çekinmeyen bir insan, bir hükümet, bir iktidar bu zulmü yapabilir mi. Telaşlarının anketlerde görünür görünmez en büyük belirtisi budur. Zulmün artsın ki zeval bulasın derler Anadolu'da. Zulümleri artıyor zevalleri yakındır. Demokratik yollarla bu cevabı ayın 16'sında hep birlikte vereceğiz."
ÖNDER: YENİKAPI'DAN BEDDUA ETMEDEN GEÇMİYORUZ
"Önce 1 Mayıs alanımızı, Taksim'i yasakladılar. Ardından Newroz alanımızı şu gördüğünüz beton hırsızlarına peşkeş çektiler. Denizden çalarak kendilerine Yenikapı'da kaçak bir yer yaptılar. Biz oraya bırak miting yapmayı, geçerken oradan beddua etmeden geçmiyoruz. Denizlerin, ırmakların, suların, balıkların, kuşların hakkını gasp ettikleri için beddua etmeden geçmiyoruz, dolayısıyla miting için hiç gitmeyiz. Şimdi yaya ulaşımının en güç olduğu yeri bize vermişler. Bir asfalt kenarı, şantiyelerin ortası. Ama yan yana durana, direnene hiçbir engel kar etmemiştir tarihte, bugün de kar etmeyecek. Çünkü yan yanayız, omuz omuzayız."
ÖNDER: OYLANAN SAVAŞ MI BARIŞ MI MESELESİDİR
"Biz İmralı ile görüşebilenler, Sayın (Abdullah) Öcalan'la barış mesaisi yürütenler, bu barış nihai hedefine ulaşana kadar bu irademizden asla vazgeçmeyeceğiz. Barış bu topraklarda, eşitlik, özgürlük bu topraklarda egemen olana kadar bu kararlılığımızdan bir milim geri adım atmayacağız. Telaşları da bundan. Aslında oylanan 'Evet' ya da 'Hayır' değildir. Oylanan savaş mı barış mı meselesidir. Çünkü hiçbir gerekçesi yokken masayı deviren, bu ülkede Kürt de yoktur Kürt sorunu da yoktur diyen zihniyet bu savaş politikasını fütursuzca devam ettirebilmek için hesap verilemez, hesap sorulamaz bir yere gitmek istiyor. Hayır dediğimizde barışa evet demiş olacağız. Hep birlikte gece demeden, gündüz demeden ev ev, dükkan dükan, köşe köşe, sokak sokak gezeceğiz, hayırı çok net bir şekilde çıkaracağız. Gık diyecek halleri kalmayacak bir netlikte çıkaracağız.
TÜRK: EVET DERSEK, CİZRE'DEKİ VAHŞETİ İNKAR ETMİŞ OLURUZ
Uzun zamandır siyasetin içinde olduğunu söyleyen eski Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk ise şunları söyledi: "12 Eylül'leri, 1990'ları, 94, 95'teki vahşetleri gördük. Kürtleri sindirme ve susturma politikalarına rağmen gün geçtikçe Kürtlerin özgürlük, demokrasi ve barış talebi dünyanın gündeminde yerini aldı. Sizler duruşunuzla demokrasiye, özgürlüğe sahip çıktınız."
TÜRK: BUGÜN YENİ BİR DÖNEMİN İÇİNE GİRİYORUZ
"Faşizm bütün halkları ezer. Bugün yürütmek istedikleri siyaset, tüm halkların muhaliflerin, demokratların, vicdan sahibi insanların susturulması anlamına geliyor. Bugün yeni bir dönemin içine giriyoruz. Adeta tüm toplumu, bireyleri esir almak siyaset mantığıyla karşı karşıyayız. Şu anki referandum, tekçiliği esas alan, özgürlüğü kısıtlayan, halkların taleplerini yok etmeye çalışan bir politika olarak karşımıza çıkıyor."