Mağdur çocuklardan Şule Altun, yurtta sürekli temizlik yapmaya ve bulaşık yıkamaya mecbur tutulduklarını belirterek, "Yapmazsak okula göndermeyeceklerini söylüyorlardı" diye ifade verdi. Küçük kızın babası Yaşar Altun da ifadesinde şunları söyledi:
"Yangından bir ay önce kızım ‘Baba sürekli bize temizlik yaptırıyorlar. Beni bu yurttan al artık' dedi. Ben de başka yurtlara paramızın yetmeyeceğini ve orada kalması gerektiğini söyledim."
‘KOLTUK YANIYORDU'
Hürriyet'ten İsmail Saymaz'ın haberine göre, yine faciadan kurtulan kız çocuklardan Neslihan Aydoğdu ise, yangın günü yemekhane nöbetçisi olduğunu belirterek, o korkunç anları şöyle anlattı:
"Yemekten sonra 7 arkadaş bulaşık yıkadık ve paspas yaptık. Bulaşık yılarken Zeynep Sevdi bir anda, ‘Ay çat etti' dedi. Elini salladı. Musluktaki sudan elektrik gelmişti. Girişteki koltuğun yanmaya başladığını gördük. Bağıra bağıra ikinci kata çıktım, hocalarıma alt katta yangın olduğunu söyledim. Hocalarımdan biri, pencereyi kırmaya çalıştı ancak olmadı. Yangın merdivenine gidemedik, çünkü kapalı olduğunu biliyorduk. O esnada elektrikler de gitti. Odanın penceresinden tanımadığım bir amca bizi indirdi."
‘TEMİZLİK SONRASI OKUL'
Mağdur çoıcuklardan Fadime Yetim de ifadesinde, "Sabah uyanıp önce yatakhaneyi temizliyorduk. Tuvalet temizliğini yapıyorduk. Sonra kahvaltı yapıp buradaki temizlik işlerini hallediyorduk. Sonra okula gidiyorduk" dedi.
Okuldan sonra yurda dönünce topluca ikindi namazı kıldıklarını ve Kuran eğitimi verildiğini belirten Yetim, "Bizimle ilgilenen görevlilere temizlik yapmak istemediğimizi söylediğimizde ‘Bir şey olmaz' diye cevap veriyorlardı" dedi.
'ARKA BAHÇEDE İÇKİ İÇENLER VAR DİYE YANGIN KAPILARI KAPALI'
Faciadam kurtulan çocuklardan Neslihan Aydoğdu, yurdun denetlenmediğini, yangın tatbikatı yapılmadığını ve alarmın olmadığını kaydettiği ifadesini şöyle tamamladı: "Yangın merdiveninin bulunduğu kısmın arka tarafı orman alanıydı, orada içki içenler olduğu için merdivenlerin kapı kollarını çıkarmışlar ve kapılar hep kilitliydi."