Araştırmacılar günümüzden 42 bin ile 50 bin yıl önce yaşamış 4 Neandertal'in, ikisi Belçika'daki bir mağarada, ikisi ise İspanya'daki bir mağarada olmak üzere, diş kalıntılarını inceledi.
Araştımanın sonuçlarından biri Belçika'da yaşamış olan 2 Neandertalin İspanya'dakilerden çok daha farklı bir beslenme düzeni olduğunu ortaya serdi.
Bilim insanları ayrıca Neandertal dişlerindeki plakta bulunan bir bakterinin genomunun tamamına yakınını çözdü.
Bu bakterinin bugün modern insanın ağzında rastlanan aynı türdeki bir bakteri olduğu ortaya çıktı.
Böylece Neandertaller (Homo Neanderthalensis) ile insanların (Homo Sapiens) aynı mikroorganizmaları paylaştığı ortaya koyuldu.
BAZI NEANDERTALLER DİŞ AĞRISINI GEÇİRMEK İÇİN ASPİRİN VE PENİSİLİN'İN DOĞAL HALİNİ KULLANMIŞ
Belki de en ilgi çekici keşif İspanya'daki Neandertallerden birinin kalıntılarından geldi.
Buna göre diş apsesi ve bağırsak parazitinden muzdarip olduğu tespit edilen insansı atamızın diş plağında ağrı kesici aspirinin aktif maddesi olan salisilik asit üreten bir ağacın ve penisilin üreten Penicillium mantarının DNA'larına rastlandı.
Konu hakkında temkinli bir açıklama yapan Dobney "Neandertaller kendilerini tedavi mi ediyordu? Bunu bilmiyoruz. Eğer daha fazla hastalığa sahip bireyde bu örneklere rastlarsak o zaman onların sofistike bir tıbbi bilgiye sahip olduklarının iyi bir kanıtını elde etmiş olacağız" dedi.
İSPANYA'DA BULUNAN NEANDERTALLER ETLE BESLENMİYORDU
Bilim insanları bir zamanlar Neandertallerin sadece et yediğini ve bu beslenme düzeninin onların çevresel koşullara uyum sağlamasını engelleyerek soylarının tükenmesine yol açtığını savunuyordu.
Ancak Nature'da yayınlanan araştırmanın sonuçları bunun böyle olmadığını gösteriyor.
Belçika'daki Neandertallerin tüylü gergedan, koyun ve mantarla beslendiği ancak İspanya'daki El Sidron mağarasında bulunanların hiç et yemediği keşfedildi.
Buna göre İspanya'daki mağarada bulunanların dişlerinde mantar, çam fıstığı ve orman yosunu kalıntılarına rastlandı.
Bu sonuç onların sadece çevreye çok iyi uyum sağladığını değil aynı zamanda insansı yaşama ilginç bir şekilde geçtiklerini gösterdi.
Çünkü El Sidron mağarasında bulunan Neandertallerin mikrobiyomları (vücuttaki mikroorganizma nüfusu) Belçika'da bulunanlara göre daha fazla şempanze ve insan toplayıcıların mikrobiyomlarına benziyor.
Profesör Dobney "Belki de et yenmeyen toplayıcı yaşam stili insansı mikrobiyomun merkezidir. Sadece yaşam stili değişince mikrobiyomlar değişmeye başlar" dedi.
GENEL ALGININ AKSİNE KARMAŞIK DÜŞÜNME YETİSİ OLAN İNSANSILARDI
Neandertaller hakkında genel algı onların 'gelişmemiş mağara insanları' olduğu yönünde olsa da son bilimsel kanıtlar onların çok daha gelişmiş insansılar olduğunu vurguluyor.
Son bilimsel çalışmalar Neandertallerin mücevherler taktığını, sanatla ve mimariyle uğraştıklarını ve karmaşık aletler ile sofistike avlanma stratejileri geliştirdiklerini ortaya koydu.
Tüm bunlar Neandertallerin sadece insana ait olduğu sanılan sembolik düşünme ve sosyal koordinasyon yetilerine sahip olduklarını gösteriyor.
'BİRBİRİNİZLE MİKROORGANİZMA DEĞİŞİMİ YAPMANIZ İÇİN ÖPÜŞMENİZ GEREKİR'
Araştırmanın bulgularından biri de gen diziliminin tamamına yakını çözülen ve modern insanın ağzında yaşayan 'Methanobrevibacter oralis' adlı tek hücreli canlının kalıntılarına Neandertallerin dişlerinde rastlanması oldu.
Bunun şu ana kadarki 'en eski mikrobiyal gen dizilimi' olduğunu belirten Laura Weyrich, insanların ve Neandertallerin ve Homo Sapienslerin 120 bin yıl kadar erken bir dönemde 'tükürük değişimi' yaptığını gösterdiğini savundu.
Weyrich "Eğer türler arası mikroorganizma değişimi varsa öpüşmeniz gerekir ya da en azından yiyecek paylaşımı yapmanız gerekir. Ki bu da iki tür arasındaki ilişkinin hayal edilenden daha dostça ve samimi olduğunu gösteriyor" dedi.
Araştırmanın sonuçları doğruysa atalarımız ya Neandertallerle öpüşmekten hoşlanıyordu ya da tükürük kaplı yiyecekleri onlarla paylaşıyordu.
Hayvanların tamamına yakını öpüşmeden cinsel ilişki kuruyor hatta bugün insan kültürlerinin yüzde 46'sında öpüşmeye yer verilmiyor.
Bugün Afrika halkları dışında tüm insanların genlerinde az da olsa Neandertal DNA'ları bulunuyor.
Dobney bu durumu şöyle yorumluyor: "Onların gerçekte soyu tamamen tükenmedi. Hala aramızda yaşıyorlar."