Türkiye, Rusya ve ABD genelkurmay başkanlarının sürpriz şekilde bir araya gelmelerini değerlendiren emekli Tuğgeneral Ali Er, Menbiç’teki son durumun Türkiye’yi stratejik bir sıkışma içine soktuğunu belirtti. Üçlü görüşmenin içeriğinin askeri olmaktan çok siyasi olduğunu belirten Ali Er toplantının, ABD bölgeye yeni askeri güç sevk etmeden hemen önce Rusya ile de karşılıklı bir görüşme gerçekleştirme amacı taşıyor olabileceğini belirtti.
MENBİÇ SORUNU
ABD’nin Suriye’ye karşı Menbiç’te kendi bayrağını göstermekte ısrar ettiğini Er, Washington’ın YPG/PYD’yi desteklediğini de bu şekilde ortaya koyduğunu ifade etti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 'şah-mat operasyonu denilebilecek çok net bir hamle' yaptığını söyleyen Er, Moskova’nın devreye girmesiyle, Kürt güçleri tarafından Menbiç’te tutulan yerlerin Suriye ordusuna devredildiğini anımsattı.
'TÜRKİYE STRATEJİK BİR SIKIŞMA YAŞIYOR'
Bu tartışmalar olurken Antalya’da üç genelkurmay başkanının bir araya geldiğini söyleyen Ali Er, Türkiye açısından stratejik bir sıkışma söz konusu olduğunu kaydetti. Er, toplantının siyasileri temsil eden yapıldığı ve Menbiç’e ilişkin hedeflerin görüşüldüğü değerlendirmesinde bulundu:
ABD’nin Menbiç’teki askeri varlığını artırdığına ilişkin açıklamaları da değerlendiren Ali Er, zırhlı araçlara ABD bayrağı çekildiğini ancak bu araçları yine YPG önderliğindeki Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) kullandığını savundu.
Er, ABD ve Rusya’nın hamlelerinin Menbiç’te Türkiye’yi sıkıştırdığı ancak Türkiye’nin ısrarcı olmaya devam edeceği değerlendirmesinde bulundu.
'ABD KUVVETLERİNİN BÖLGEYE GİRİŞİ GÖRÜŞÜLMÜŞ OLABİLİR'
"Özellikle Amerikan sisteminde, eğer harekat alanı üzerinde bir sorun varsa, o harekat alanı sorumlusunun ABD Genelkurmay Başkanı olmadığını herkes bilir, CENTCOM’dur. Çünkü ABD Genelkurmay Başkanı komutan değildir, bütün küresel çaptaki bölgesel komutanlıkların harekat planlarının hazırlanması ve onlara güç oluşturulmasından sorumlu bir karargahın komutanadır. ABD Genelkurmay Başkanının doğrudan emir vereceği hiçbir güç olmadığını ABD sistemini bilenler bilir. Dolayısıyla burada, anlaşıldığı kadarıyla ABD’nin bölgeye yeni askeri güç sokma hazırlıklarını masada, Rusya’yla da karşılıklı görüşülmüş olması beni hiçbir zaman şaşırtmaz. Özetle, Antalya’da taktik ve operatif seviyedeki konuların değil; bölgede yeniden konuşlandırılacak olan ABD kuvvetlerinin bölgeye girişiyle ilgili çıkabilecek pürüzlerde, sesi çıkacak taraftarın bir araya gelmiş olabileceğini düşünüyorum.”
'RAKKA OPERASYONU ÇIKARIMIZA DEĞİL'
"Hükümetin yaptığı açıklamalara bakılırsa, oldukça istekli görünüyorlar Rakka operasyonuna. Ama tabii bana sorarsanız, Türkiye açısından Rakka operasyonunun stratejik bir hedefini, Türkiye’nin milli menfaatleri ile aynı resmin içerisine oturtamam. İlgisi yok. Türkiye’nin Rakka operasyonunda elde edeceği bir başarı, Türkiye’nin ne sınır güvenliğine etkisi olabilir ne de bölgesel güvenliğine etkisi olabilir. Hatta üstüne üstlük, Türkiye’nin Rakka operasyonuna katılması demek, önümüzdeki görülebilir yakın gelecekte Suriye’deki çatışma ortamının, şiddet sarmalının bir parçası olarak kendisi bağlaması olur. Dolayısıyla Rakka’yla ilgili açıklamaları, mesleki tecrübemle, şaşkınlıkla izliyorum. Rakka operasyonu nereden çıktı, bunu da anlama mümkün değil. Çünkü hemen bir ay öncesinde sayın Cumhurbaşkanımız çok net olarak ‘El Bab’daki operasyondan sonra daha derinlere gidilmeyeceği’ hususunda çok net bir açıklama yaptı. Ama ondan sonra ne olduysa oldu, (ABD Başkanı) Trump’la bir telefon görüşmesi, ardından CIA Başkanının Türkiye ziyareti ve ardından Türkiye ve ABD genelkurmay başkanlarının İncirlik’te bir araya gelmesi. Sonrasında Türkiye’nin Rakka hevesi tekrar depreşti.”
'TÜRKİYE, OLDU BİTTİ DURUMLARINA KARŞI HAZIRLIKLI OLMALI’
"Rakka’ya Türk askerinin sokulması demek, Türkiye’nin en az önümüzdeki 3-5 yıl boyunca bütün muharip ve savunma güçlerini Suriye harekat alanına angaje etmesi demek olur. Türkiye’nin etrafında çok stratejik adımlar atılıyor. Montrö Anlaşması’nın esnetilmesi üzerine NATO’da çok ciddi baskılar var. Öbür taraftan tabii ki hem Ukrayna’daki son olarak İsveç-Norveç bölgesinde, özellikle Norveç’teki NATO tatbikatı… Bunları üst üste koyduğunuz zaman Türkiye’nin mümkün olduğu kadarıyla kendi güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak hedeflerle sınırlı bir politikayla, bu bölgedeki asker kullanma ısrarını sınırlaması gerekir diye düşünüyorum."