Evlatlar olarak annelerin değerini çok iyi bildiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Vefat ettiğinde dünyada yalnız kaldım. Dayanacağım, derdimi anlatacağım bir anne bulabilir miyim diye ama bugün binlerce anne burada, hepinizin elinizden öpüyorum. Onlar bize yanlış bir şey yaptığımız zaman 'hayır' demesini öğrettiler. Niçin Bizim geleceğimiz, bizi tehlikelerden korumak için" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, annelerin yeri geldiğinde çalıştığını, evlatları daha güzel bir ülkede yaşasın diye yemeyip yedirdiklerini, içmeyip içirdiklerini, giymeyip giydirdiklerini belirtti. Annelerin çok değerli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Anneler, eğer siyasette ağırlığınız olursa o zaman Türkiye daha güzel bir Türkiye olacak. Eğer anneler siyasete daha fazla ilgi gösterirse o zaman Türkiye daha başarılı bir Türkiye olacak çünkü kadının sezgisi ve gücü erkekte yok. Kadın, riski ve tehlikeyi daha önceden görebiliyor, hissedebiliyor ama erkek bunu yapamıyor. O nedenle bir ülkenin geleceğini belirleyen temel aktör, kadınlardır. Bu kadar değerlidir kadınlarımız."
'ANNELER, DÜNYANIN HER YERİNDE AYNI TÜRKÜYÜ SÖYLER'
Kılıçdaroğlu, bugün 15 Temmuz sonrası 1 milyon ailenin mağdur edildiğini söyleyerek, 1 haftalık çocuğun anneye muhtaç olduğunu fakat annesinden ayrıldığını belirtti. "Bu hak mı, adalet mi, insanlık mıdır?" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu sorgulamamız lazım. İnsanları açlığa mahkum ettiler, banka hesaplarına el koydular. Öyle aileler biliyorum ki, atıldılar, banka hesaplarına el kondu, aile lojmandan atıldı ve gidecek hiçbir yerleri yok, iki küçük çocuğuyla… Biz, eğer bu ülkede huzur ve beraber yaşamak istiyorsak, bu ülkede düşüncelerimiz, siyasi görüşlerimiz, yaşam tarzlarımız, kimliklerimiz, yaşadığımız bölgeler farklı olabilir. Karadeniz'de yaşayan bir anneyle Muğla'da yaşayan bir anne arasında fark olur mu Anneler, dünyanın her tarafında aynı türküyü, ninniyi söylerler, çocuklarını olabildiğince güzel yetiştirmeye çalışırlar. Erkeğinin yanında tarlada omuz omuza çalışır, günün 24 saati. Bu, kadındır. Fabrikada çalışır. Bu, kadındır. Yüz binin üstünde esnaf kadınımız var. Hayatın pençesinde, hayatın acımasız şartlarında ekmek kazanmak istiyor. Çocuklarına akşam helal ekmek götürmek istiyor. Bir annenin en büyük dramı, eğer çocukları yetişmiş, hele hele bir de üniversiteyi bitirmiş, askere gidip gelen oğlu, üniversiteyi bitiren kızı veya liseyi bitiren kızı iş arıyor ve bulamıyorsa annenin acısını tarif edemeyiz. Anne bekler, çocuğun eli ekmek tutsun, güzel bir evlilik yapsın. Torunlarım olsun, evde huzur olsun, komşuda huzur olsun, mahallede huzur olsun, Türkiye'de huzur olsun. Bizim istediğimiz budur."
'BİZİ AYIRMAK, KUTUPLAŞTIRMAK İSTİYORLAR'
Hz Muhammed'in "Cennet anaların ayakları altındadır" hadisini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bu kadar güzel bir söz kim tarafından söyleniyor Sevgili Peygamberimiz… Anneler için çok şey söyleniyor. Peki annelerin acısı devam ediyor mu Anneler gerçekten çocuklarına rahatlıkla iş bulabiliyorlar mı Ellerine kına yakıp askere gönderiyorlar. Annenin yüreği hop hop atıyor, televizyon izleyemiyor, 'Acaba bir şey oldu mu ' diye. Eksi 35 derecede, Doğu, Güneydoğu'da o dağlarda görev yapıyor. Oraya gittim ben. O askerlerle oturup yemeğimizi de birlikte yedik. Eksi 35 derecede, büyük bir umutla vatanlarını bekliyorlar. Anneler de büyük bir umutla çocuklarının dönmesini bekliyorlar. Biz bu ülkede huzur istiyoruz, barış istiyoruz, birlikte yaşamak istiyoruz, ayrılık, gayrılık olmasın istiyoruz" şeklinde konuştu.
El Bab'da ölen asker sayısının 70'i aştığını, anne ve babaların yüreklerinin yandığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bizi ayırmak, kutuplaştırmak istiyorlar. Diyorlar ki, 'Kılıçdaroğlu niye kavga etmiyor?' Niye kavga edeyim? Annemden, babamdan kavga yapmayı öğrenmedim. Annem de babam da bana sevgiyi öğretti, güzelliği öğretti. Sevgi, barış, karşılaşmak, tokalaşmak, selamlaşmak varken niye kavga ediyoruz Niye kavga edelim Benim de düşüncem var. Benim gibi düşünmeyen insanlara da saygı göstermem lazım. Onlar benim gibi düşünmüyor diye ben onları suçlayamam."
'DEMOKRASİ İSTİYORUZ'
Kendisi gibi düşünmeyen insanların da hakkını, hukukunu, adaletini savunduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bugün Türkiye'nin hapishanelerinde 150'nin üstünde gazeteci var. Ne yaptı gazeteciler? Yazı yazdılar. Bir insan yazı yazdı diye, düşüncesini açıkladı diye hapse mi atılır, tutuklanır mı? Elbette 'hayır' diyeceğiz çünkü ülkemizde demokrasi istiyoruz. Ülkemizde insanca yaşamak istiyoruz, birlikte yaşamak istiyoruz, ayrılık, gayrılık ve kutuplaşma olmasın istiyoruz" ifadelerini kullandı.
KILIÇDAROĞLU'NA SÜRPRİZ SORU
Kılıçdaroğlu'nun TEM otoyolu Arifiye gişelerinde karşılanışı sırasında Yakup Çoruh adlı bir kişi yanına yaklaşarak, "Atatürk'ün, büyük liderin partisinin genel başkanı hoş geldiniz Sakarya'mıza. Sakaryalılar olarak bir ricam var efendim sizden. Atatürk ilkelerini sayabilecek misiniz efendim? Bir ikincisi de oylanacak olan anayasanın 18 maddesinin 8. maddesinde başbakanın olmadığını araştırırsanız görürsünüz efendim" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Hiç meraklanma. Bir şey söyleyebilir miyim? Başbakanlık zaten yok. Oradaki açıklama şu; Ben size şunu söyleyeyim. Diyelim ki seçimler oldu. Bir parti çoğunluğu sağladı parlamentoda. Normalde bugünkü şartlarda onun başkanının başbakan olması lazım. Bugünkü şartlarda öyle olması lazım. Şimdi diyelim ki ilk seçimde yüzde 51'i tutamadı. İkinci seçime gidiyoruz, başkan için yüzde 51'le partide çoğunluğu değil, bir başka kişi başkan seçildi, mümkün mü? Olabilir. O zaman mecliste çoğunluğu olan partiyle başkan uyumlu çalışabilir mi?" diye yanıt verdi.