'CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP Manisa İl Kadın Kolları Başkanlığı'nın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki konularla ilgili konuştu.
CHP'li Özel ilk olarak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun anayasa değişikliğiyle ilgili bir programda "Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın iki ayrı partiden çıkması durumunda güçler ayrılığının yaşanacağına ve kavga çıkacağı neden millete anlatılmıyor" açıklamasını eleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım'a yanıt verdi:
Geçtiğimiz günlerde bir radyo programında sayın Genel Başkanımız, iki hafta üst üste yapılacak seçimlerde, ilk hafta birinci partinin meclisin çoğunluğunu alıp, ama Cumhurbaşkanını yüzde 50'yi geçemediği için seçtiremediği, ikinci hafta yapılacak seçimlerde meclisteki ikinci partinin adayının daha çok oy almak suretiyle Cumhurbaşkanı olduğu durumda, bunun yaratacağı çatışmaya dikkat çekiyor. Orada ifade edilen bir sürçü lisandan, ülkenin Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ı, savunamadıkları 'evet' için bir güç çıkarma peşindeler. Şunu söylüyorlar, 'İşte 18 maddeyi okumadın mı' diyorlar. Sayın Genel Başkan 18 maddeyi ezberden ve tersten okur, size de okutur. Sayın Genel Başkan, sayın Cumhurbaşkanına, Başbakana yapmış oldukları rejim değişikliğini sokak sokak, kapı kapı, televizyon televizyon iki aydır tüm grup toplantılarında Türkiye'ye anlatırken; bir sürçü lisandan kendilerine güç ummaya çalışanlar, Allah'ın sopasıyla karşılaştılar.
Dün sayın Genel Başkanın kullandığı ifadeyi çarpıtarak istismara çalışan Cumhurbaşkanı şunları söyledi: '18 maddeyi bir oku kardeşim ya. 100 bin imza toplanarak Cumhurbaşkanı ya da meclis seçime götürülebilir' dedi. Yahu Cumhurbaşkanı, sen 18 maddeyi okudun. 100 bin imza toplanarak seçime falan gidildiği yok. 100 bin imza seçimlere karar verildikten sonra, 100 bin vatandaş imza verirse, bir Cumhurbaşkanı adayı çıkarabiliyor. Partiler aday gösteriyorlar, mecliste grubu olmayan bir parti ya da bir kitle veya güç, 100 bin imza toplarsa bir Cumhurbaşkanı adayı gösteriyor.
Beyefendi sanıyor ki: 100 bin imza toplanırsa, Cumhurbaşkanı seçimi yenilenecekmiş. Hatta mecliste aynı gün seçime gidecekmiş. Bunu nereden okudun? Bir dil sürçmesinden Cumhurbaşkanı, Başbakan karışmasından medet uman Cumhurbaşkanı, çık bize 18 maddenin neresinde 100 bin imza toplanırsa seçimler yenileniyor söyle. Diyoruz ki, bu gaf mı yoksa vatandaşı kandırmaya yönelik yalan mı? Yalansa özür dilesinler. Gafsa, o zaman toplu iğnenin başı kadar dil sürçmesinden siyasi çıkar yapanlara Allah'ın sopası yok, ayağınız böyle dolanır.
'YILDIRIM REFERANDUMUN TARİHİNİ BİLMİYOR'
- Başbakan referandumun tarihini bilmiyor. O da dün tuttu, referandumunu tarihine önce 15 Nisan dedi, 16 diye düzelttiler, sonra 16 Mayıs dedi. Ne söylediği belli değil. Şimdi ikinci kaptan kendini gemiden aşağıya atmaya karar vermiş, ama seçimlerin zamanını bilmiyor. O yüzden böyle basit şeylerin peşine düşmek yerine oturun vatandaşa yapmaya çalıştığınız rejim değişikliğini anlatmaya çalışın. Biz anlatıyoruz. Bütün kararsızlar tane tane anlattığımız da 'Hayır'a ikna oluyorlar.
'HODRİ MEYDAN, ÇIKIN BİR TELEVİZYONDA AÇIK OTURUM YAPALIM'
- Sayın Başbakan, Devlet Bahçeli'yi yanına al, karşıma çık' diyen sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na, niye olumlu cevap vermiyorsunuz? Bütün televizyonların canlı yayınlayacağı bir yerde genel başkanımız ile Başbakan, yok Binali bey 'Ben düşük profilliyim. Oraya çıkamam' diyorsa, grup başkan vekili olarak AK Parti'nin herhangi bir gurup başkanvekilini çağırıyoruz. Çıkalım değişikliğin içeriğini konuşalım. Kim biliyor, Kim bilmiyor, bunu çok net olarak vatandaşlarımız görsün.
Hodri meydan. Çıkın bir televizyonda açık oturum yapalım. 58 milyon seçmen 80 milyon vatandaş nefessiz izlesin. Kim doğru anlatırsa kararsızlar kararını ona göre versin. Varmısınız? Ama yoklar. Neden onlar hakaret etmeyi, onlar iftira atmayı, onlar terör örgütleri 'Hayır' diyor o nedenle 'Evet' demeyi, biz diyoruz ki okuduk, anladık, felaket diyoruz. Bu felakete karşı 'Hayır' diyoruz. Varsa yüreğine, zihnine ve sözüne güvenen karşımıza çıksın. Yoksa meydan meydan gezip, dalga geçen ifadeler kullanırsanız Allah'ın sopası sırtınızdan eksik olmaz.
Almanya'nın bizim bakanlara izin vermediğini öğrendiğimizin 9 dakika sonrası meclis kayıtlarında var, çıktık bunu kınadık. Türkiye'de 'Hayır' diyenlere nasıl salonlar verilmiyorsa, örneğin kendim gittim Konya'nın Akşehir'inde, bizim zamanımızda yapılmış binası var. Ama 'hayır' konuşacağım için binayı belediye vermedi. Biz de kullanılmayan bir düğün salonunda 'hayır' konuşması yaptık. Türkiye'nin dört bir yanında 'hayır'cılara salon verilmezken, Almanya'nın 'evet' konuşması için giden birilerine salon vermemesini ilk biz kınadık. Çünkü düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, kimsenin görüşünün sudan sebeplerle kısıtlanmasına karşı temel karşı çıkacak olan yine sosyal demokratlardır. Sonra Cumhurbaşkanı 'Ben Almanya'ya gideceğim' dedi. Peşinden Devlet Bahçeli 'Onu yalnız bırakmam' dedi.
'BAHÇELİ'Yİ UYARDIK, BUNLAR HANS'A KONUŞMAZ, HASAN'A KONUŞUR'
- Orada Bahçeli'yi uyardık. Bunlar Hans'a konuşmaz, Hasan'a konuşur. Bunların meselesi Almanya'ya laf söylemek değil, içerde iç siyaset malzemesi üretmektir dedik. (Dışişleri bakanı Mevlüt) Çavuşoğlu çıktı, 'Almanya'ya gideceğim. Orada gerekli toplantıyı yapacağım' dedi. Destekledik. Gitsin konuşsun. Ama gördüğümüz tablo utanç verici bir tablodur.
'HİÇ DEĞİLSE KONSOLOSLUĞUN ÖNÜNDEKİ SOKAĞA ÇIKSAYDINIZ'
Sayın Çavuşoğlu, Almanya'da Türk konsolosluğunun rezidansının, yani Türk Konsolosunun oturduğu evinin bahçesinde vatandaşlarımıza konuşuyordu. Sayın Çavuşoğlu siz Dışişleri Bakanısınız. Bunu bilmeniz lazım. Orası Türk toprağı, Alman toprağı değil. Sayın Çavuşoğlu yiğitseniz, mertseniz, 'Gider konuşurum' dediyseniz hiç olmazsa konsolosluğun önündeki sokağa çıkaydınız. Konsolosluğun önünde konuşaydınız da Alman topraklarında 'Ben konuşurum' lafınızın arkasında olaydınız. Orası Türk toprağıdır. Orasının diplomatik dokunulmazlığı vardır. Ha İstanbul'da havaalanında konuşmuşun, ha Hamburg'da konsolosluğun bahçesinde konuşmuşsun. Bu nasıl yiğitlik, Almanya'ya karşı had bildirme. Bu kimsenin gözünden kaçmadı.