Netanyahu, kendisini telefondan arayan ABD Başkanı Donald Trump ile 'İran kaynaklı tehditleri' ve bu tehditlerin etkisiz hale getirilmesi konularını görüştü.
İran kaynaklı tehdidin uydurma olduğunu belirten İranlı siyaset bilimci ve Ortadoğu uzmanı Hasan Hanizade, Sputnik'e açıklamasında, bu konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
'NEDENİ BAŞARISIZLIK'
Münih Güvenlik Konferansı sırasında Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el Cübeyir, Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ve İsrail Savunma Bakanı Avigdor Liberman'ın yaptıkları gayri resmi toplantıda İran kaynaklı tehditlere karşı ortak cephenin açılması gerektiği konusunda fikir birliğine varıldığını hatırlatan Hanizade şunu söyledi:
"Bu Arap-İsrail-Türk cephesi, İran'ın bölgedeki etkisini engellemek için ABD'nin sıkı gözetimi altında hareket edecek. Ama onlar İran'ın, Ortadoğu'daki olayların tam merkezinde bulunan bir ülke olduğunu, özel askeri güç ve otoriteye sahip olduğu unutuyor. İsrail, İran karşıtı cepheyi oluşturma yoluyla Tahran'ın Suriye ve bölgenin diğer ülkelerindeki barışçıl eylemlerine engel olmaya çalışıyor. İsrail, bölgede temel oyuncu rolünü almak ve diğer ülkelere kendi politika ve kurallarını dayatmak istiyor. Netanyahu ve Donald Trump arasındaki telefon görüşmesi de bununla ilgili"
'DİKKATLERİ BAŞKA YERE ÇEKMEK İSTİYORLAR'
İsrail'in İran korkusunu körükleme yoluyla dikkatleri daha önemli konulardan uzaklaştırarak Filistin topraklarında yeni Yahudi yerleşimlerinin inşaat politikasını genişletmeye ve tüm büyükelçilikleri Tel Aviv'den Kudüs'e taşımaya çalıştığını anlatan Hanizade, taşınması planlanan ilk büyükelçiliğin ABD'ye ait olduğunu hatırlatarak bu konuda şu yorumda bulundu: