Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davaya sanıklar, taraf avukatları, müştekiler darbe gecesi yaşamını yitiren Astsubay Ömer Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir ve kardeşleri katıldı. Davanın bugünkü celsesinde sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi.
Ergul, odasında yapılan aramalarda bulunun 6 adet 1 dolara ilişkin, "Odamda 6 adet 1 dolar çıktığı belirtiliyor. Onlar bana aittir bunu reddetmiyorum. Onu ağabeyimin düğününde anı olarak toplamıştım. Aslında 10 adet 1 dolar vardı, 4'ünü kardeşlerim aldı. Bunu bana FETÖ vermedi. O dolar terör örgütü üyesi olduğumuza kanıtsa dövizlerde çok sayıda 1 dolar bulunuyor. Darbe girişiminin daha önce planlanmasında veya icrasında hiç bulunmadım. Genelkurmay Başkanlığından gönderilen listenin tekrardan kontrol edilmesini istiyorum. Ben öyle bir program yüklemedim, yüklenildiğinden haberim yok. Hiçbir terör örgütüne veya gruba dahil değilim" diye konuştu.
'EMİR GELİYOR, BİRLİĞİ TERK ETMEYİN DENDİ'
Sanık Özel Kuvvetler Kurmay Başkanı İcra Astsubayı Fatih Uysal, 15 Temmuz günü normalde izinli olduğunu, araç muayenesi nedeniyle muayene istasyonuna gittiğini anlattı. Muayene esnasında Harekat Şube Müdürü Albay Ümit Bak'ın kendisini aradığını belirten Uysal, bir evrak üzerinde çalışması gerektiğini, evrakı bulamadığını bu yüzden de kendisini yanına çağırdığını söyledi. Ümit Bak'ın odasına 11.30 sıralarında gittiğini kaydeden Uysal, "Ümit Bak Albayımın odasına girdiğimde bilgisayarda bir şeyler yapıyordu. Bana ‘Öğleden sonra çok acil Zekai Paşa ile toplantıya gideceğim, daha sonra görüşsek iyi olur' dedi. Ben de ‘Tamam komutanım' deyip çıktım. Zekai Paşa'nın toplantıdan çıkması bekledik ondan önce çıkamayacağımız için. O yüzden emir astsubayı Oğuzhan Başçavuş' aradık ve o bize toplantının 20.00'a doğru bittiğini haber verdi. Oğuzhan Başçavuş Zekai Aksakallı Paşanın konuta gideceğini bize söyledi. Biz de kışladan çıkmak için hazırlanıyorken Ümit Bak Albayım aradı ve ‘Bazı emirler geliyor o yüzden birliği terk etmeyin' dedi. Biz de Turgay Astsubay ile beraber bekledik. 21.30 civarında Ümit Bak Albayım arayarak terör saldırısı ihtimalinin olduğunu söyledi. Apar topar bana bir M-16 silahı verdiler. Ben M-16'yı daha önce sadece fotoğraflarda görmüştüm" şeklinde konuştu.
MAHKEME BAŞKANI: 'SİZİ ÇÖZMEKTE ZORLANIYORUM'
Uysal'ın, terör saldırısı olabileceğinin kendilerine bildirilmesi üzerine sivil olarak gelen insanların saldıracağını düşündüğünü söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Ademoğlu, "Her gün Özel Kuvvetler Komutanlığına birileri gelip saldırıyor mu" sorusunu yöneltti. "Hayır öyle bir şey olmadı" yanıtını veren Uysal, tekrardan Ümit Bak'ı aradıklarını, sivillerin nizamiyeye girmeye çalıştığını söylediklerini ifade etti. Uysal, "Ümit Bak Albayım, ‘Zekai Aksakallı'nın emri var. Kesinlikle giriş, çıkış yasak' dedi. Bunun üzerine bende gelen sivillerden birinin Kurmay Başkanımız olduğunu söyledim. Ümit Bak ‘Gelen personele ateş etmeyin, gerekirse havaya ateş edin' emri verdi" dedi. Uysal'ın sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Ademoğlu, "Terör saldırısı olacaksa neden ateş etmiyorsunuz? Teröristse vurun. Ben sizi çözmekte zorlanıyorum. Siz havaya ateş etmeyi yeğliyorsunuz. Bunlar terörist ise böylemi davranacaksınız" diyerek tepki gösterdi.
'ATEŞ ETTİYSEM İDAM EDİN, M16 KULLANMASINI BİLMİYORUM'
Darbe yapacak bir insan olmadığını öne süren Uysal, Atatürk'ün ilke ve inkılaplarına uygun yaşayan bir kişi olduğunu anlattı. Oğlunu da bu ilkeler doğrultusunda büyüttüğünü belirten Uysal, kendisinin tutuklanmasının ardından TSK'da pilot olan oğlunun da ihraç edildiğini söyledi. Uysal, "Bu kadar hizmet etmişim, her yerde görev yapmışım, emekliliğe de gelmiş birisiyim. Bir emre uymamdan dolayı suçlanıyorum. Böyle bir şeye alet olacağımı bilsem Zekai Paşanın emrini bile uygulamazdım. Ben darbe yapacak bir yapıda değilim. Kimseye bir mermi atmadım. Bir kişiye bile ateş ettiysem beni idam edin. Zaten M-16 silahını kullanmasını bile bilmiyorum" diye konuştu.
Uysal, yaşam felsefesinin Atatürk ilke ve inkılaplarına uygun olduğunu tekrarlayarak, "Benim çalıştığım yerde bir sürü rütbeli çocuklarını onların dershanesine gönderiyordu. Burada söylemek istemiyorum, bazı arkadaşlar birinin sesini duyduğu için ağlıyordu. Ben çocuklarımı onların dershanesine yollamadım. Hiçbir örgüte üye değilim. Ne dolarım var ne de başka bir şey. Atatürk'ün kurduğu TBMM'ye bomba atan da değilim. Sadece Ümit Bak Albayın verdiği emre uymak zorunda kaldım" şeklinde konuştu.
'BUNLAR BEYİN TAKIMIDIR'
Uysal'ın savunması esnasında müştekilerden olan ve ÖKK'de gözünden yaralanan İsmail Oğuz'u simaen gördüğünü ancak kendisini tanımadığını öne sürdü. Söz isteyen İsmail Oğuz, "Ben seni çok iyi tanırım, sen de beni çok iyi tanırsın. Bunların dışarıda alacağı kişiler vardı. Biz gelince onlar orada kaldı. Biz olmasaydık onları alacaklardı. Beni bacağımdan vur, kolumdan vur. Neden gözümden vuruyorsun? Şu an benim bir gözüm görmüyor. Bu ekip koordinasyon ekibidir, dışarıdan gelen ekibi alan ekiptir. Bunlar beyin takımıdır" dedi.
Sanık Piyade Üsteğmen Fatih Rüştü Keten, 15 Temmuz'da ailesiyle birlikte İzmir'de tatilde olduğunu belirtti. İzmir Özdere kampının yakın çevresindeki tarihi yerleri gezmek için kamptan ayrıldıklarını anlatan Keten, tarihi yerleri gezmelerinin ardından Kuşadası'na gittiklerini, akşam saatlerinde bir akrabasının kendisini arayarak Gölbaşı tarafında bir patlamanın olduğunu söylediğini ifade etti. Daha sonra askeriyedeki yetkilileri aradığını söyleyen Keten, darbe girişimi olduğunu öğrendiğini kaydetti. Keten, Tabur Komutanının saat 3.30 sıralarında kendisini arayarak izinlerin iptal edildiğini söylediğini ifade ederek, "16 Temmuz günü saat 17.00'da Ankara'ya ulaştık. Böyle bir darbe girişimine kesinlikle katılmadığımı, o darbe esnasında nerede olduğumu arz ettim. Bu darbe girişimine fiilen katılmamışken, planlayıcı olduğum iddiasının ne kadar tutarlı olduğunu sormak istiyorum. Ankara'ya varma esnasına kadar haberleri takip ediyordum. Ben Ankara'ya gelene kadar birliğimiz hainler tarafından temizlenmişti. Daha sonra diğer darbecilere karşı operasyon listesi hazırlandı. Ben de operasyona katılacağım düşüncesiyle eşimle helalleştim. Karargaha girdiğim zaman nazikçe karşılandım. Daha sonra hiçbir soru sorulmadan ellerim bağlanarak alıkonuldum" diye konuştu.
TAHLİYE TALEP ETTİ
Keten, odasında yapılan aramalarda bulunan 1 doların kendisine ait olmadığını savunarak, 16 Temmuz günü birliğe gittiğinde üzerinde 2015 yılında gittiği yurtdışı görevinden kalma 57 doların olduğunu söyledi. Nizamiyede yapılan aramalarda kendisinden alınan eşyalar ile ilgili tutanağı görmediğini kaydeden Keten, "Haftalar sonra odamda 1 doların bulunduğu söyleniyor. Bunu kabul etmiyorum. FETÖ ile bir ilgim, irtibatım yoktur. Hiç kimse ile örgütlü bir yapı içerisine girmedim. Terör örgütü üyesi iddiasında bulunulmasını asla kabul etmiyorum. Hiçbir safhasında yer almadığım hain darbe girişimi nedeniyle uzun süredir tutukluyum. Yüce mahkemenizden tahliyemi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.