Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın ikinci gününde, sanıkların ifadelerinin alınmasına devam edildi. Astsubay Gökay Engin, savunmasında, 15 Temmuz günü Diyarbakır'da bulunduğunu, akşam bahçede oturduğu sırada kendisine 'Ankara'ya gidiyoruz' denildiğini anlattı.
Ankara'ya gidilmesini normal karşılamadığını, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda çalışan başçavuş Barış Batmaz'a durumu sorduğunu belirten Engin, Batmaz'ın kendisine "Van'da patlama olmuş, büyük ihtimalle bizi oraya götürecekler" dediğini aktardı.
Engin, daha sonra içtimaya çıktıklarını, Tabur Komutanı Binbaşı Fatih Şahin'in kendilerine malzeme kontrolü yaptırdığını belirterek, "Sonrasında otobüslere bindik. Otobüsteki radyodan, Başbakanın 'Ufak bir kalkışma var, kontrol altına alınacak' açıklamasını duydum. Babamı arayıp, 'Bizi apar topar Ankara'ya getiriyorlar' dedim. Otobüs bizi havalimanına götürünceye kadar polis bize eskortluk yaptı" dedi.
'UÇAĞA BİNİP ŞARJÖRLERİMİZİ 10'A TAMAMLADIK'
Havalimanına iki tabur halinde giriş yaptıklarını ancak Ankara'ya gidecek uçağa 20 kişinin alındığını anlatan Engin, şunları söyledi: "Uçakta çantaları düzenlerken, Tabur Komutanı Binbaşı Fatih Şahin, Semih Terzi'nin uçakta olduğuna işaret etti, 'sessiz olun' diye uyardı. Uçakta normalde herkesin 5-7 şarjörü olur, 'Herkes şarjörünü 10'a tamamlasın' dediler. Bizim çantamız diğer arkadaşlara göre ağırdır, çünkü bir sıhhıyeciyiz. Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz, uçakta Ankara'ya gidildikten sonra komutanla ilk helikoptere binecek isimleri seçiyordu. 14 kişi seçti, burada benim ismim yoktu. Uçak indikten sonra hilal şeklinde emniyet aldık. Ben hilalin en ucunda duruyordum. Ahmet yüzbaşı sonrasında ikinci helikoptere binecekleri seçti. İkinci helikopterin planlı bir helikopter olmadığını düşünüyorum. Bu helikopter için seçilen 6 kişi arasında benim ismim de yer aldı."
'TERZİ'NİN CANININ YANDIĞI BELLİYDİ'
Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun, "Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz, görevle ilgili size bir açıklama yaptı mı?" sorusu üzerine Engin, yapmadığını, hızlı bir şekilde helikoptere bindiklerini kaydetti.
Helikoptere bindirilmeyip, Etimesgut'taki havalimanında kalan bazı arkadaşlarının "Darbeyi fark etmiştik" açıklamalarına değinen Engin, "Bu adamlar çok zekiymiş, ben akılsızmışım, helal olsun onlara. Bu kadar hızlı bir durumda. Neden uçağa binmeden bunu anlamamışlar ben merak ediyorum? Ben bu ekibi garibanlar ekibi olarak nitelendiriyorum. Beni bu helikoptere bir şekilde bindirdiler. Diyarbakır'dan binmişsin otobüse, 'Biz niye Ankara'ya gidiyoruz?' Niye demedin? Böyle bir şeyi kabul etmiyorum, arkadaşlarımın da anladığını düşünmüyorum" dedi.
Engin, helikopterle, Özel Kuvvetler Komutanlığı'na indiklerinde, Semih Terzi'nin kestirme bir yoldan karargaha doğru yürümeye başladığını aktararak, "Aramızda 50 metre vardı. Silah sesi geldi 5-6 el. Her asker silah sesini duyduğunda yatar, ben de tam siper yattım. Sonra Semih Terzi'nin sesini duydum, nara attı, bağırdı, canının yandığı belliydi. Biz, 'Semih Terzi vuruldu' dedik" ifadesini kullandı.
Engin, Terzi'nin Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda çok başarılı bir general olduğunu da savundu. Terzi vurulduktan kısa süre sonra ambulansın geldiğini ifade eden Engin, ikinci vurulan kişinin kim olduğunu görmediğini söyledi.
'ZEKAİ PAŞANIN GÜVENDİĞİ KİŞİLERSİNİZ'
Daha sonra Albay Ümit Bak'ın da aralarında bulunduğu bir grubun ellerini bağladıklarını anlatan Engin, bunların başında bir süre nöbet tuttuğunu kaydetti.
Engin, bir süre sonra nizamiyeden de gelenlerin olduğunu belirterek, "Bu gelen ekibin bir kısmı sivildi, hepsinde silahlar vardı. 8-10 kişilerdi. İçlerinde yurt dışındaki yarışmalarda sürekli birinci olan Serkan Coşkun da vardı" dedi. Engin, Üsteğmen Mihrali Atmaca'nın bu gelen grupla konuştuğunu ancak ne konuştuklarını duymadığını anlattı.
Yaptıkları çalışmalardan dolayı Kurmay Başkanı Albay Erdinç Kocayanak'ın kendilerini tebrik ettiğini ileri süren Engin, karargahta darbecileri aradıklarını ifade etti.
Tutuklanan insanların başında 15 gün boyunca nöbet tuttuklarını belirten Engin, "Bizden başka hiç kimse karargah binasının etrafında tam teçhizatlı gezmedi. Bize, 'Arkadaşlar siz, Zekai Paşanın en çok güvendiği kişilersiniz. O yüzden nöbetleri size tutturuyoruz' dediler" şeklinde konuştu.
'TOPLANTILARA KATILMADIK'
Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun, "Sıhhıyeci olduğunuzu söylediniz. Vurulunca Ömer Halisdemir'e müdahale ettiniz mi?" sorusu üzerine Engin, "Bize kurslarda önce kendi emniyetimizi almamız söylenir. Bir general vurulmuş, gidenin, yatanın kimin kimi vurduğu belli değil. Ben mevzimden ayrılıp kafama göre Ömer başçavuşa müdahale edeyim diyemem. Ambulans personeli oradaydı. Ambulans içindeki sıhhiye personeli müdahale ediyorsa, tim personeli olarak benim Ömer başçavuşa müdahale etmem saçma olur. Ben uçaktan çantasız indim, sıhhiye çantam orada kaldı. Yanımda kullanacağım malzemelerim de yoktu" karşılığını verdi.
Engin, "Birlikte olduğunuz arkadaşlarınızda, Semih Terzi'de dikkat çekici bir şeyler fark ettiniz mi?" sorusu üzerine, uçakta çantası kaybolduğu için bununla uğraştığını, herhangi bir şey görmediğini söyledi.
"15 Temmuz'da darbe girişimine karışan FETÖ ile bir bağlantınız var mı?" sorusunu Engin, "Ben ve arkadaşlarımın bu terör örgütüyle bağlantısı yok. Biz Ankara'ya geldiğimizde bile ailelerimizi çok az gören insanlarız. Bilmem ne evlerindeki toplantılara ne ben ne de arkadaşlarım katılmadık" diye yanıtladı. Engin, astsubaylıktan subaylığa geçiş sınavına girdiğini, yazılı sınavı kazanmasına rağmen bunun gerçekleşmediğini kaydetti.
ASLANBAY'IN SAVUNMASI
Astsubay Furkan Aslanbay da sözlü savunma yapmak istemediğini, daha önce verdiği ifadeleri tekrarladığını söyledi.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, "Olayın detaylarına ilişkin bilgilere ihtiyacımız var" diyerek, Aslanbay'a mesleği hakkında sorular sordu.
Aslanbay, mesleğe 2010'da yazılı ve sözlü mülakatı geçerek girdiğini, bir terör örgütüyle bağlantısının olmadığını savundu. Örgütün varlığından medya aracılığıyla haberdar olduğunu ileri süren Aslanbay, Gülen cemaatinden arkadaşlarının olmadığını kaydetti.
Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun "Bu tavrını anlamakta zorlanıyoruz. Neyi anlatmaktan çekiniyorsun?" demesi üzerine Aslanbay, "Çekinmiyorum, sadece burada bu şekilde konuşmak hoşuma gitmiyor. Sorduğunuz soruların cevabı detaylı bir şekilde benim ifademde var" karşılığını verdi.
Ademoğlu'nun "Biz herkesin duymasını istiyoruz" sözleri üzerine, Aslanbay, "Ben, onu istemiyorum" dedi. "O zaman susma hakkını mı kullanmak istiyorsunuz?" sorusuna Aslanbay, "Evet" yanıtını verdi.