CHP lideri Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğine neden 'hayır' dediklerine, kaygılarına ve referandumda nasıl bir kampanya yürüteceklerine ilişkin DW Türkçe'den Hilal Köylü'nün sorularını yanıtladı.
Nasıl bir kaygınız var ki, anayasa değişikliğine ‘rejim değişikliği’ diyorsunuz?
"Türkiye anayasa değişikliğine ‘evet' derse demokratik parlamenter sistemi kaybedecek. Parlamento, demokraside ana unsur olmaktan çıkarılacak. Sorunların çözüm adresi parlamento değil, başkanlık olacak. Oysa parlamento milli iradeyi temsil ediyor, birden fazla parti var orada. Anayasa değişikliğiyle yasama-yürütme-yargıda yetkiler ağırlıklı olarak başkana verilince totaliter bir başkanlık sistemi gündeme geliyor. Yasama-yürütme ve yargıyı kontrol eden bir başkanlık sistemine dönüşecek Türkiye."
Güçler ayrılığının olmadığı bir sistem, halka ne kaybettirir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anayasa değişikliğini savunmasını, çok istemesini neye bağlıyorsunuz?
Anayasa değişikliği mecliste kabul edildi ancak neden hızlıca Cumhurbaşkanına gönderilmedi, hedef ne olabilir?
"Teknik olarak bir hata yapmamaları gerekiyor, bunun üzerine titizlendiklerini düşünüyorum. Çok karmaşık bir düzenleme. Bir maddeyle, anayasanın 54 maddesinde değişiklik yapıyorlar. Buralarda yapılacak bir hatanın maliyeti yüksek olacak. Belki teknik olarak bunların üzerinde durup, değerlendiriyorlardır. Erdoğan’ın kendilerine ‘yasayı gönderebilirsiniz’ diyeceği bir iradeyi de bekliyorlar tabii. Yani TBMM Başkanı, bağımsız iradeden yoksun olan bir isim. Dolayısıyla Erdoğan’dan gelecek talimata göre hareket edecektir."
Anayasa değişikliğine neden ‘hayır’ dediğinizi halka yeterince anlatabildiniz mi?
Bahçeli liderliğindeki MHP neden anayasa değişikliğine ‘evet' diyor sizce?
"Bahçeli’yi anlamış değilim. Partisinin adı Milliyetçi Hareket Partisi. Milliyetçilik sözcüğünü en çok kullanan parti. Tüzüğünde, programlarında ısrarla vurguladığı bir deyim milliyetçilik. Ama aynı Bahçeli “Her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum” diyen kişiyle yan yana fotoğraf veriyor, ben bunu anlayamıyorum. Samimi söylüyorum, Bahçeli’yi anlayamıyorum."
Halk neler biliyor anayasa değişikliği hakkında?
"AKP özellikle anayasa değişikliğiyle nelerin getirildiğinin geniş kitleler tarafından bilinmemesini istiyor ve olayı sadece Erdoğan bağlamında kamuoyuna yansıtmayı tercih ediyor. AKP, 'Erdoğan’a başkanlık veriyoruz. İki başlı bir yönetim olmasın, bu Türkiye'nin önündeki en ciddi engeldir' diyor. Ama iki başlı bir yönetim yok. Tek başına bir iktidar var. AKP, 'Koalisyonlar dönemi bitecek' diyor ama başkanlık sisteminin uygulandığı ülkelere bakıyoruz, orada da koalisyonlar var pekala. Yani söylenen hiçbir şey doğru ve inandırıcı değil."
AKP’de mi anlatamadı anayasa değişikliğini halka?
Medya anayasa değişikliğini yeterince işleyip, anlatıyor mu?
Halkı nasıl bilgilendireceksiniz, sosyal medya yasaklarıyla nasıl mücadele edeceksiniz?
Sosyal medyada ünlü futbolcular ‘evet' dediler, tepki gördüler. Sanatçılar da ‘evet-hayır’ kampanyaları yürütüyor. Türkiye’de kamplaşma hangi boyutta sizce?
Yurtdışındaki seçmenler için de bir kampanya yürütecek misiniz, seçim güvenliği için siz de önlem alacak mısınız?
Türkiye’de nasıl bir siyasi atmosfer var şimdi?
"Referandum öncesi bir erken seçime ihtiyaç var. Referandumu, anayasa değişikliğini geri çeksinler. Türkiye bir erken seçime gitmek zorunda. Türkiye yönetilmiyor şu anda. İç, dış politikada batağa saplanan, ekonomik krizle karşı karşıya olan bir Türkiye var şu anda. Türkiye’nin sağlıklı yönetilmesi, parlamentonun bu konuda güçlü bir irade sergilemesi lazım. Türkiye'nin bir an önce seçime gitmesi gerekiyor. Seçimden sonra anayasa değişikliği görüşülebilir."
Referanduma giderken Batı’dan beklentiniz nedir?
"AB, tam üyelik konusunda Türkiye’ye karşı çifte standart uyguladı ve bu Avrupa’nın etik değerleriyle bağdaşmıyor. Türkiye’yi tam üyelik konusunda teşvik etmesi ve bu konuda elini çabuk tutması lazım. Hem barışçıl hem de hukukun üstünlüğüne önem veren bir Türkiye’ye katkı sağlaması lazım. Bunlar pek yapılmadı. Bunun için AB’nin Türkiye ile diyaloglarını hem geliştirmesi hem katkı vermesi, daha sıcak temaslar kurması, yeni fasıllar açması (adalet ve hukuk konusunda özellikle) gerekir. Şimdi Türkiye’de yargı bağımsızlığı tamamen yok edilirken, AB’nin daha yapıcı yaklaşımlarla Türkiye’yi değerlendirmesi gerekiyor."