Türkiye kökenlilerin yoğun olarak yaşadığı Kuzen Ren Vestfalya eyaletinde 40 yıldan uzun süre polis teşkilatında görev yapan, emekli olduktan sonra uyum ve güvenlik konularında akademik çalışmalarını sürdüren Dr. Liedtke, son dönemde kutuplaşmanın kahveler, iş yerleri ve sokakları da aşıp, ailelere kadar herkesi etkilediğine dikkat çekiyor.
Alman uzman, son dönemdeki gözlemlerini aktarırken, "Çocuğu için bir doğum günü kutlaması yapmak isteyen bir anne, AKP'li olan kocasının ailesiyle, CHP'li olan kendi ailesi arasında bir kavga çıkmaması için öncesinde her iki tarafla da konuşmak, yatıştırmak zorunda kalıyor" örneğini anlatıyor.
Birçokları için farklılıkların bir kenara bırakılarak bir araya gelinen düğünler ya da acının paylaşıldığı cenazeler bile siyasi kutuplaşmanın bir kenara bırakılmasına vesile olamıyor. Alman uzmanların dikkat çektiği bu kutuplaşma, Almanya'daki göçmen dernekleri arasında da kaygılara yol açıyor.
'GERİLİMDE SİYASETÇİLERİN VE MEDYANIN ROLÜ VAR'
Türkiye'deki siyasi üslubun Almanya'daki Türk toplumu içerisindeki kamplaşmanın derinleşmesine yol açtığını söyleyen Öner, "Söylemlerinizi çok sivri noktalara taşırsanız kamplaşmalara vesile olursunuz. Siyasiler kadar Türk medyasının da bu konuda rolü var" görüşünü kaydetti.
Öner, bir taraftan tırmanan yabancı ve İslam düşmanlığına karşı mücadele ederken diğer taraftan Türkiye kaynaklı kamplaşmanın karşılıklı suçlamaları beraberinde getirdiğine, bunun demokratik tartışma ortamına zarar verdiğine işaret ederek, "Türkiye'deki siyasi akımlarda da maalesef şöyle bir yaklaşım var: Ya Erdoğancısınız ya da FETÖ'cüsünüz veya şucu bucu…. Hem Türkiye'de hem burada ya siyahsınız ya da beyaz. Bütün renkler hükmünü yitirmiş durumda. Oysa iktidar kadar muhalefetin varlığı demokrasilerin vazgeçilmezi, olmazsa olmazıdır" şeklinde konuştu.
Son aylarda Almanya'da yaşanan gerilim dönem dönem radikal gruplar arasında sokak kavgalarına, şiddet eylemlerine yol açmış, çeşitli cami derneklerini hedef alan saldırılar düzenlenmişti. Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin (UETD) bazı şubeleri de taşlı ya da molotof kokteylli saldırılara hedef olmuştu.
ALEVİ TOPLUMU DA ENDİŞELİ
‘GERÇEKLİĞİMİZ ALMANYA'DA GÖÇMEN OLUŞUMUZ'
Türkiye'deki gelişmelerin Almanya'ya olumsuz bir şekilde yansıdığını, bundan üzüntü duyduklarını dile getiren Büyükgöl şunları anlattı: "Her ne kadar doğduğumuz topraklardan binlerce kilometre uzakta da olsak orada olumlu ya da olumsuz gelişmeler bizi burada etkiliyor. Yüreğimiz yurdumuzda atıyor, acı olaylar bizleri üzüyor. Buradaki demokrasilerden nasiplenmemiş gruplar, kişiler var. Ancak ister Kürt ister Türk ister Çerkez ister Alevi ya da Sünni olalım ortak gerçekliğimiz Almanya'da göçmen oluşumuz. Ama bunu hiçbir zaman bir araya gelerek konuşamıyoruz."
Bu isimlerden, Berlin Eyaleti Meclisi'nin Sol Parti milletvekillerinden Hakan Taş, bunun o kadar da kolay olmadığını ifade ediyor.
Farklı görüşteki insanların bir araya getirilmesi arayışının sürdüğünü, yapılan bazı girişimlerden henüz sonuç alınamadığını aktaran Taş, "Ayrıca Türkiye'deki hükümetin bazı kışkırtıcı faaliyetleri var. Yaklaşık 6 bin kişinin Türk istihbarat servisi tarafından görevlendirildiği ya da yurtdışına gönderildiği iddiaları var. Bu gibi sayı ve söylemler korkutucu" diye konuştu.