Astana'da Rusya, Türkiye ve İran'ın başlattığı çözüm platformunun ilk meyvası Moskova'nın Suriye'de taraflara danışarak hazırlayıp sunduğu anayasa taslağı oldu. Taslak üzerinde tartışmalar başlarken, yeni ABD Başkanı Donald Trump'ın da ‘güvenli bölgeler tesis edilmesi' çıkışı gündeme damgasını vurdu. Anayasa taslağını ve güvenli bölgeler meselesini Moskova Devlet Üniversitesi'nden Doç. Kerim Has ile konuştuk.
‘RUSYA ANAYASA TASLAĞINI TÜRKİYE VE İRAN'A DANIŞMIŞTIR'
‘TASLAKTA BÜTÜNCÜL KÜRT KORİDORU YOK'
Rusya'nın bu taslakla Suriye'nin kuzeyinde Kürt otonom bölgesi kurulması önerisi olduğu yönünde bir işaret verdiğinin altını çizen Has, "Türkiye'nin Fırat Kalkanı harekatı ile ‘temize çıkardığı' o bölge haricinde kuzey şeridinde geri kalan bölgede Kürt bölgesi önerisi var. Tamamen bütüncül bir şekilde Suriye'nin doğusundan batısına kadar otonom bölge önerisi yok. Burada Türkiye'yi nispeten rahatlatabilecek bir unsur. Üçüncül bir Kürt koridoru önerilmemiş diye düşünüyorum" dedi.
‘RUSYA KÜRT BÖLGESİ İÇİN GARANTÖR DEĞİL'
"PYD temsilcilerinin söylediği bir ifade var. ‘Rusya'nın anayasa taslağında Kürt otonom bölgesinin kurulması öneriliyor ama, biz Suriye'nin kuzeyinde bir federe bölgenin kurulmasını istiyoruz' diyorlar. Demek ki burada doğudan batıya tamamen bir koridor şeklinde önerilmemiş Rusya tarafından. Rusya hali hazırda PYD'nin Suriye'nin kuzeyinde önemli bir aktör olduğunu ve Rusya'nın belki bölgede muhtemel bir Kürdistan meselesinde garantör olduğunu söyleyemeyiz. Ancak Rusya kendisi dahil olmadan da böyle bir yapının kurulması konusunda kendisinin haricinden de bunun kurulmaya başladığını gördüğü için haliyle oyuna dahil olmaya çalışıyor. Burada Türkiye ile ilişkiler de göz önüne alındığında Fırat Kalkanı harekatında ‘temize çıkardığı' alanı Rusya şu anda Kürt otonom bölgesi içinde görmüyor zannediyorum. Muhtemelen Türkiye de bu sebeple üst düzey bir tepki göstermiş değil"
‘TÜRKİYE ESKİ ÖNERİSİNİ DESTEKLEMİYOR'
Rusya ile ABD'nin Suriye'de özellikle de Trump yönetimi ile birlikte de sıkı bir işbirliğine gidebileceğini düşünen Has "Bu ne kadar gerçekleşir emin değilim. Trump'ın teklif ettiği güvenli bölgeler hem Suriye içinde hem de civar bölgelerde vaat edilmiş. Bu civar bölgeler dediği de açıkçası ben emin değilim. Türkiye'yi mi kastediyor, bilmiyorum. Irak değildir herhalde. O, Türkiye herhalde başka çünkü ülke olmadığı için. Bu ne anlama geliyor. Türkiye de dikkat ederseniz güvenli bölge meselesi şu an itibariyle desteklenmiş değil. Daha önce biliyorsunuz, Türkiye'nin kendi önerisiydi bu. Bu biraz ucu açık bir mesele" yorumunu yaptı.
‘GÜVENLİ BÖLGE PYD'NİN MEŞRUİYETİNİ ARTIRIR'
Has, Trump'ın planında yatan bu güvenli bölgelerin nerelerde kurulacağının son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, "Zira PYD'nin bulunduğu bölgelerde kurulması PYD'nin meşruiyetini daha da artıracaktır. Bu Türkiye için hoşnut olacağı bir durum değil. Sadece meşruiyeti de artırmayacaktır. Aynı zamanda IŞİD'e karşı mücadele olsun, daha çok ABD ile PYD arasında bir müttefiklik seviyesini de gündeme getirebilir" dedi.
‘TÜRKİYE AÇISINDAN RİSKLİ'
Güvenli bölgenin PYD'nin kontrolü altındaki bölgeler haricinde, Fırat Kalkanı operasyonun yürütüldüğü, Türkiye'nin nüfuz alanı içerisindeki bölgede kurulmasının da bir risk olduğuna vurgu yapan Has, "Zira Türkiye'nin operasyon yürüttüğü bölgede güvenli bölge kurarsanız bir süre sonra ister istemez Türkiye çıkmak durumunda kalacak güvenli bölge olduğu için. Kontrolü devretmek durumunda kaldığında PYD kantonlarının daha da kolay birleşmesine neden olabilir. Bu da bir risk. Şu an itibariyle ben Trump'ın teklifinin Türkiye açısından nereden bakarsanız bakın riskli bir durum olduğunu düşünüyorum. Rusya'da Trump'ın teklifinin desteklenmediğine yönelik açıklamalar oldu ancak bu eskisi gibi sert olmadı. Ben Trump ile Putin'in bir pazarlık sürecine oturduklarında bu sorunu çözebileceklerini düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
‘ABD TÜRKİYE'YE DANIŞMADI'
‘ABD VE RUSYA İLE ORTAK OPERASYON GÜNDEME GELEBİLİR'
‘TÜRKİYE'DEKİ CİHATÇI RİSKİ'
Bu tablonun Türkiye açısından yine çok riskli olduğunu ifade eden Has "Bu grupların önemli bir kesimi Türkiye'den lojistik destek aldılar bir anlamda. Bunların gittikten sonra da kaçabilecekleri tek bir yer var. Akdeniz'e kaçamayacakları için Kuzey'e ve Batı'ya doğru Hatay üzerinden Türkiye'ye girmeleri mümkün. Bu Türkiye açısından ekstra bir risk. Burada hem tarafları kendimize çekmemiz hem de askeri olarak yıpranmayı minimuma indirmemiz gerekiyor" yorumunda bulundu