Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği (EkoAvrasya) tarafından Ankara’da ‘Türkiye-Rusya İlişkilerinde Yeni Dönem İçin Bir Yol Haritası’ konulu bir çalıştay düzenlendi. Çalıştayın açılışında konuşan AK Parti Manisa Milletvekili Recai Berber, konuşmasının başında Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un uğradığı suikast sonucu yaşamını yitirmesinden dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Rusya ile Türkiye’nin ‘elmanın iki yarısı gibi’ olduğunu kaydeden Berber, şöyle devam etti:
‘TÜRKİYE’NİN RUSYA’YA TEK TARAFLI BAĞLILIĞI UÇAK KRİZİNDEN SONRA SORUNA YOL AÇTI’
Ekonomik ilişkilerde karşılıklı bağımlılığın normal olduğunu, ancak bazı sektörlerde Türkiye’nin Rusya’ya tek taraflı bağımlı olmasının, uçak krizinden sonra sorunlara yol açtığını kaydeden Berber, Rusya’nın nükleer santral ve doğalgaz boru hatları haricinde Türkiye’ye doğrudan yatırımları arttırması gerektiğini ifade etti. Berber, “Rus işadamlarından daha çok Türkiye’ye doğrudan yatırım bekliyoruz” dedi.
‘ŞİÖ İLE İLİŞKİLERİN GELİŞTİRİLMESİ, AB’DEN KOPMAMIZI GEREKTİRMİYOR’
Rusya’nın Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkını tekrar tanımasını beklediklerini ifade eden Berber, son dönemde gündeme gelen Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılması konusuna da değindi. Berber, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin Rusya ile ya da son zamanlarda konuşulduğu gibi Şanghay İşbirliği Örgütü ile ilişkilerini geliştirmesi, bizim AB ile olan ilişkilerimizi askıya almamızı, ya da oradan kopmamızı gerektirmiyor. Biz cumhuriyet döneminde sadece Avrupa ile ilişkileri olan bir ülke değiliz. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Avrupa Devletler Topluluğu’nun altı üyesinden birisi Osmanlı Devleti’ydi. Ve bu 300 yıl böyle devam etti. Avrupa Devletler Topluluğu’nun mensubu olan bir Türkiye’den bahsediyoruz. Ama biz cumhuriyet döneminde tam tersine ciddi anlamda Avrupa’dan koptuk. Çok partili demokrasiye geçtikten sonra NATO, AB vesaire yeniden Avrupa’yla temasımız başladı. Temasımız diyorum, çünkü bu ilişkilerimiz maalesef Osmanlı zamanındaki düzeye hiçbir zaman ulaşmadı. O zaman Avrupa Devletler Topluluğu’nun bir üyesiydi Türkiye. Biz şimdi yeniden üye olmak için 50 yıldır uğraşıyoruz. Ama hala tam üyelik noktasında gelebildiğimiz yer Gümrük Birliği, özel statü tabiri caizse.”
Türkiye’nin AB ile büyük sorunlar yaşadığını ifade eden Berber, “Siyasi sorunlar maalesef kültürel, ekonomik ilişkileri engelliyor. Ama ekonomik ilişkiler ne kadar fazla olursa iki tarafın siyasetçileri bunları göz önünde bulundurmak zorunda kalacağı için siyasi sorunların çözümünde de önemli bir etken olur diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Ekonomik ilişkilerin, siyasi ilişkilerin iyileştirilmesinde itici bir rol oynayabildiğini kaydeden Berber, “Biz eğer Rusya’yla da komşularımızla da ekonomik ilişkilerimizi, kültürel entegrasyonumuzu ne kadar arttırırsak siyasi sorunların çözümüne de o kadar katkı vermiş oluruz, daha doğrusu siyasi sorunların yaşanmasını da engellemiş oluruz diye düşünüyorum” diye konuştu.
‘KARABAĞ SORUNU KONUSUNDA RUSYA VE TÜRKİYE ANLAŞMALI’
Türkiye ile Rusya arasındaki tartışmalı meselelere de değinen Berber, şöyle devam etti: “En önemlisi son dönemde Suriye krizi, aynı zamanda Balkanlar’da, Kafkasya’da bizim Rusya ile tarihten gelen siyasi rekabet dolayısıyla sorunlarımız yok mu, var. Biz Kırım’ın ilhakını Türkiye olarak kabul etmeyiz, edemeyiz. Aynı şekilde Dağlık Karabağ sorunu sadece Azerbaycan-Ermenistan sorunu değildir. Bu sorunu eğer biz Ermenistan-Azerbaycan sorunu olarak görseydik şimdiye kadar çözülmüştü zaten. Nasıl sorun haline geldiyse aynı yöntemle çözülürdü. Aynı Kıbrıs’taki sorun sadece Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasında olmadığı gibi. Rusya bizim bu konuda da anlaşmamız lazım. Ermenistan’ın geçmişte yanlış politikalarının maalesef arkasında Rusya Federasyonu’nun desteğini görüyoruz. Bunu Rusya’da dostlarımızla çok açık bir şekilde görüşüyoruz, paylaşıyoruz. Eğer bunu çözeceksek makul bir çizgide, hakkaniyetli bir şekilde bu bölgenin işgalinden bir an önce vazgeçilmesi lazım.”
‘NATO’YA GİRİNCE ORTADOĞU’DAN, ORTA ASYA’DAN KOPTUK”
Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından ilk ittifakının Bağdat Paktı olduğunu kaydeden Berber, “Yani biz cumhuriyet döneminde doğuyu ihmal etmedik. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu bölgedeki eski tarihi misyonunu daha 1920’lerde aynen devam ettirdi. Ne zamana kadar; NATO’ya girinceye kadar. NATO, bütün dünyayı Sovyetler Birliği ile paylaşınca maalesef Ortadoğu’daki, Balkanlardaki kardeş ülkelerimiz, hatta Orta Asya ülkeleri Sovyetler Birliği ile NATO arasında paylaşılınca ve biz de NATO bünyesinde kalınca öyle bir koptuk ki tarihin hiçbir döneminde böyle kopmamıştık. Çünkü kardeşlerimiz, akrabalarımız, dostlarımız demir perdenin öbür tarafında kaldılar. 60 yıl boyunca bu kopukluk devam etti. Sovyetler Birliği dağılınca biz hem Ortadoğu, hem Balkanlar hem de Orta Asya’daki kardeşlerimizle tekrar kucaklaştık” dedi.
‘ABD NE ZAMAN ORTADOĞU’YA GELSE SİYASİ BOŞLUK YARATARAK AYRILIYOR’
AK Parti iktidara gelmeden önce Suriye ile Türkiye arasında bayramlaşmalara izin verilmeye başlandığını, AK Parti döneminde izlenen politikalarla ve vizelerin kaldırılmasıyla iki ülke vatandaşlarının serbestçe gidip gelmeye başladığını kaydeden Berber, şöyle konuştu:
“Bu sürecin sonu, bölgede bir entegrasyon ve birliktir. Ama bunu istemeyen çevreler, —açık söyleyelim ABD, hem Türkiye’nin müttefikidir hem de çok tarihi bir dostluğumuz var. Ama ABD Ortadoğu’ya ne zaman gelse, çok iyi niyetlerle de gelmiş olsa çıkarken o bölgenin otorite ve özellikle siyasi boşluk yaratarak ayrıldığını görüyoruz.
Bu boşluk kim tarafından doldurulur, ya bölge ülkeleri ya teröristler. Dolayısıyla buna fırsat verilmemesi gerekiyordu. Eğer bölgenin kaosta ve savaş ortamında kalması istenmiyorsa ve bir an önce buradan çıkılması isteniyorsa, terör örgütlerinin ve bu kaosu ortaya çıkartan bataklığın kurutulması, otoritenin ve güvenliğin yeniden meşru devlet güçleri tarafından sağlanması gerekir. Türkiye bugüne kadar bunun için çabaladı. Bunun için de bazı ittifaklarını ve ilişkilerini bile göz ardı ederek bugün reel politik gereği Rusya’yla da İran’la da bölgenin istikrarı için çok ciddi anlamda işbirliği yapıyor. Astana sürecinin bizzat mimarı Türkiye ve Rusya’dır. Türkiye ve Rusya her şeyi göze alarak Astana sürecini başlattı ve inşallah bunun sonucunda bölgemiz yeniden istikrara kavuşacak.”
RUSYA TİCARET TEMSİLCİSİ: SEKTÖREL İŞBİRLİĞİNİ DESTEKLİYORUZ
Çalıştay açılışında konuşan Rusya Federasyonu’nun Ankara Ticaret Temsilcisi Aydar Gaşigullin de son dönemde Rusya ve Türkiye ilişkilerindeki gelişmenin ivme kazandığını, özellikle ekonomik ilişkileri daha da geliştirmek istediklerini ifade etti. Turizm alanında Türkiye’den Rusya’ya daha fazla turist gitmesi konusunda çaba içinde olduklarını da kaydeden Gaşigullin, iki ülke arasındaki sanayi işbirliği konusunda da “Rusya ve Türkiye birbirine benzeyen ülkeler. Rusya’da da otomotiv, tekstil alanında yoğunlaşmış bölgeler mevcut. Çeşitli bölgeler arasında sektörel işbirliğini destekliyoruz. Bölgeler arasında işbirliğimizi arttırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.