Kıbrıs'ta çözüm ve birleşme için Türk ve Rum liderlerin 18 aydır yürüttüğü müzakereler Cenevre'ye taşındı. Henüz nihai sonuç yok. Ancak taraflar müzakereleri sürdürme konusunda kararlı oldukları yönünde mesajlar verdi. Doğu Akdeniz'de güç mücadelesinin sürdüğü bir ortamda, Kıbrıs'ta çözüm mümkün mü? Nasıl bir garantörlük sistemi ile çözüm mümkün olabilir. 40 yıllık sorunun çözümü için açılan yeni perdede gelinen son noktayı Doğu Akdeniz Üniversitesi'nden Prof. Ahmet Sözen ile konuştuk.
'TEKNİK DÜZEYDE ÇALIŞILMASI GEREKEN KONULAR VAR'
'GÜVENLİK KONUSUNDA ANLAŞMA ZOR AMA İMKANSIZ DEĞİL'
'TÜRKLERE VERİLECEK PAY KONUSUNDA HER İKİ TARAF DA BİRBİRİNE YAKIN'
Tarafların harita meselesinde, müzakerelerdeki başlangıç pozisyonunun birbirine yakın olduğuna dikkat çeken Sözer, Türk tarafının sunduğu haritada Kıbrıs Türklerine yüzde 29, Rumların sunduğu ise yüzde 28.2 bırakıldığını ifade etti. Aradaki fark çok büyük olmadığına vurgu yapan Sözer, "Taraflar bunun üzerinde pazarlık marjları vardır ve bu konu aslında çok da zor bir konu değildir. Farklı metodlarla da bu çözülebilir. Örneğin Güzelyurt meselesi. Bu mesele ya Kıbrıs Rum oluşturucu devletine bırakılabilir, onun yerine başka taraftan Kıbrıs Türk tarafında toprak kalır. Veya Güzelyurt federal bölgenin bir parçası olur ve daha farklı bir statüde olur. Yani esas oradaki insanları tatmin etmekse amaç, farklı yöntemlerle de bu sorunlar çözülebilir" tespitini yaptı.
'REKABETTEN FAZLA İŞBİRLİĞİ ÖNE ÇIKARILMALI'
"Aynı yolu yürürseniz gideceğiniz hedef bellidir. Farklı bir yolla eğer bu konuların üzerine gidilebilirse aslında çok daha büyük potansiyeller açılabilir. Mesela Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Kıbrıs'ın ekonomik bölgelerin daha ortaklık içinde kullanabileceği bir mekanizma yaratmak. Çok idealistçe gelebilir belki ama rekabet yerine işbirliğinin paradigmasıyla da bu işlere bakılabilir. O zaman çok daha farklı potansiyeller öne çıkar. Doğu Akdeniz'de özellikle Mısır'ın çok büyük bir doğalgaz yatağı bulması, dengeleri değiştirmiştir. Onun paralelinde Kıbrıs'ın içinde jeolojik yapının çok da özel olduğu ve oralarda da aslında bu yatağa benzeyen yatakların çok kuvvetli bir olasılıkla bulunabileceği söyleniyor. Bütün bu potansiyelden bizim yararlanabilmemiz için rekabetten fazla işbirliğini öne çıkarmamız lazım"
'SİYASİ İRADE GÖSTERİLİRSE TARAFLAR 1 GÜNDE SORUNLARIN ÜSTESİNDEN GELEBİLİR'
Son kertede üç aşağı beş yukarı olması gereken konularda anlaşma sağlandığını ancak tarafların başlıkları bir türlü kapatamadıklarını belirten Sözer, "Örneğin Kıbrıs Türkleri'ne dönüşümlü başkanlık konusunu kapatmadı Rum tarafı. Ya da Kıbrıs Türkleri'nin etkin bir şekilde tüm kararlara katılma durumunu kapatmadı, ama diğer taraftan Kıbrıs Türk tarafı da 153 konusunu kapatmadı. Burada iki taraf da diğerinin kağıtlarını görmek istiyor. Ama genel anlamda bunlar üzerinde bir anlaşmanın olacağı çok bariz. Zamana falan da ihtiyaç yok. Siyasi irade gösterirse taraflar 1 gün içerisinde bunlar çözülebilir" tespitinde bulundu.
‘HER İKİ TARAF DA BİRBİRİNE CÖMERT DAVRANIRSA KIBRIS SORUNU ÇÖZÜLÜR'
"Rum tarafı özellikle anayasal konularda Kıbrıs Türkleri'nin siyasi eşitliğinin su götürmez bir şekilde tescilleneceği bir anayasal konularda Kıbrıslı Türklere cömert davranmalıdır. Başkanlık, kararlara ve tüm devlet organlarına etkin katılım vb. Türk tarafı da özellikle toprak ve mülkiyet konusunda daha esnek olmalı ve cömert davranmalıdır. Bunun dışında başka bir formül ile Kıbrıs meselesini çözmeniz zordur. Şunu da iddia ediyorum, ilk beş konu, Kıbrıs'ın iç konuları deniyor, bu konuda iki lider çözüme çok yakındır. Rum tarafı son zamanda taktiği değiştirdi garantiler konularda ne alacağını görmek istiyor ki diğer konuları kapatsın. Halbuki iki lider Kıbrıs'ın iç konularını kapatabilirlerse, o konularda anlaşabilirlerse o zaman bütün sorumluluk ve yük son konuyu çözme yani güvenlik garantisini çözme durumunu, üç garanti ülke üzerine yükler. Böyle bir durumda da üç garantör ülke daha esnek davranarak bu konuyu daha karşılıklı tavizlerle çözebilir.
'YÜZDE 20 KARARSIZ KIBRISLI SEÇMEN VAR'
Görüşmelerin çok önemli bir dönemeç olduğu yorumunu yapan Sözer, son yapılan kamuoyu yoklamasından örnekler vererek ada halkının çözüm konusunda iradesi hakkında konuşmak için henüz erken olduğunu söyledi.
Sözer, "Ada çapında bir kamuoyu araştırması yaptık. Yarın referandum olsa nasıl oy verirsiniz diye. Şu anda evet oyları Kıbrıs Türk tarafında yüzde 40'larda. Rum tarafında da yüzde 30'ların üst taraflarında. Hayırlar yüzde 30-40 civarında. Ortada ise yüzde 20 civarında kararsızlar var. Bir referandum kampanyası yaşanacaksa çok sıkı bir referandum kampanyası olacak. Esas ortadaki az olan yüzde 20'lik kararsızları ve biraz Hayır'a yatkın olanları diğer tarafa çekebilmeli, yada Hayır kampanyasını yürütenler kendi tarafına çekmeye çalışılacak. Ortaya bir çözüm metni çıkmadan ve iki tarafın ne çeşit bir kampanya yürüteceğini görmeden buna net bir cevap vermek zor" diye konuştu.