AK Partili 316 milletvekilinin imzası ile TBMM Başkanlığı'na sunulan 21 maddelik Anayasa değişiklik teklifi Anayasa Komisyonu'nda 10 gün süren görüşmelerin ardından 18 maddeye indirilerek kabul edildi.
GÖRÜŞMELER 9 OCAK'TA BAŞLAYACAK GÖZLER FİRELERDE OLACAK
AK Parti ve MHP'nin desteklediği değişikliklere CHP ve HDP karşı çıkıyor. Anayasa değişiklik teklifinin TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmeleri ise 9 Ocak Pazartesi günü başlayacak. Genel Kurul'daki görüşmelerde evet ve hayır cephesindeki partiler arasında tam bir taktik savaşı yaşanması bekleniyor. Gözler ise özellikle evet cephesinde yer alan AK Parti ve MHP'den olası firelere çevrilmiş durumda. Kulislerde her iki partinin de oylamalarda fire verebileceği konuşuluyor.
KİTAPÇIKTA HANGİ MADDELER YER ALIYOR?
CHP, Anayasa değişikliği ile getirilmek istenen düzenlemelere neden karşı çıktıklarını bir kez de '30 soru 30 cevap' başlığı altında hazırlanan broşürlerle anlattı. Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM Anayasa Komisyonu üyesi Bülent Tezcan tarafından hazırlanan ve tüm teşkilatlara gönderilen kitapçıkta yer alan bilgiler şöyle:
1) Bu teklifle Amerika'daki gibi bir başkanlık sistemi mi öneriliyor?
Hayır. Başkanlık sistemi sert kuvvetler ayrılığına dayanır. Yasama, yürütme ve yargı birbirinden tamamen ayrıdır. Birbirlerini denetleme mekanizmaları vardır. Önerilen sistemde ise bütün yetkiler bir kişinin (Cumhurbaşkanının) elinde toplanıyor. Bu sistem bir başkanlık sistemi değildir. Açıkça, diktatörlük, tek adam rejimi önerilmektedir.
2) Yapılmak istenen bir hükümet sistemi değişikliği mi, rejim değişikliği midir?
Yapılmak istenen bir rejim değişikliğidir. Egemenliğin tek bir elde toplandığı otoriter rejime geçiştir. Türkiye'de siyasal rejim demokrasi eksikleri olmakla birlikte demokratik cumhuriyettir. Bu değişiklik demokrasi eksikliğini gidermeye dönük yapılmıyor. Tam tersine eksik demokrasiyi de sonlandırıp, otoriter-totaliter bir diktatörlüğün anayasal zemini oluşturuluyor. Cumhuriyet rejimi, kurulduğu günden bu yana egemenliği Saraydan alıp halka verme ve demokratikleşme çizgisini benimsemiştir. Bu ise açık bir karşı devrim hareketi olarak, egemenliği tekrar halktan alıp Saraya (bir kişiye) verme girişimidir. Demokrasiye yönelen gidişin kesintiye uğrayıp, diktatörlüğe yönelmesidir. Bu nedenle yapılmak istenen basit bir hükümet değişikliği değil, rejim değişikliğidir.
'EGEMENLİK MİLLETE DEĞİL, ŞAHSA AİT'
3) Cumhurbaşkanını halk seçiyor. O halde egemenlik neden halktan alınmış olsun?
4) Güçler ayrılığı korunuyor mu?
Bu rejim, güçler ayrılığı rejimi değildir. Güçleri bir kişinin (Cumhurbaşkanının) elinde toplayan bir rejimdir. Cumhurbaşkanının hem yürütmeyi, hem yasamayı, hem de yargıyı eline geçirdiği bir dikta rejimdir.
5) Denge ve denetleme mekanizmaları var mı?
Önerilen rejimde denge ve denetleme mekanizmaları yoktur. Sistem Cumhurbaşkanında toplanan yetkilerin hiçbir şekilde sınırlanmaması üzerine kurgulanmıştır. Başkanlık sistemlerinde denge-denetleme mekanizması olarak çalışan, Meclisin onama yetkileri, meclisle başkan seçimlerinin ayrı tarihlerde yapılması, fesih yasağı, bağımsız yargı gibi kurumlar, sistemin tıkanma sebebi olarak görülüp yok edilmiştir.
6) Yürütme yetkisi kimde?
Cumhurbaşkanı yürütmeyi tek başına temsil ediyor. Bugünkü sistemde yürütme yetki ve görevi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu (Başbakan ve bakanlar) tarafından paylaşılıyor. Hükümet etme sorumluluğu ise Bakanlar Kurulunda. Getirilen sistemde ise hükümet etme yetkisi Cumhurbaşkanına veriliyor. Devletin yönetimi tek başına Cumhurbaşkanına devrediliyor.
7) Başbakan ve bakanlar olacak mı?
Bu sistemde başbakanlık kalkıyor. Bakanlar kurulu da kalkıyor. Bu günkü anlamda bakanlıklar kalmıyor. Cumhurbaşkanı istediği kişileri cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atayabilecek. Ayrıca hangi bakanlıkların kurulacağına kendisi karar verecek ve bakanları da kendisi atayacak. İstediği zaman bunları görevden alabilecek.
'CUMHURBAŞKANI KİMSEYE HESAP VEREMEYECEK'
8) Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar kime karşı sorumlu olacak? Meclisin bunları onaylama ya da denetleme yetkisi olacak mı?
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, sadece Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacaklar. Atanmaları ve görevden alınmaları tamamen Cumhurbaşkanının yetkisinde olacak. TBMM'nin bakanların atanmalarında hiçbir onama yetkisi yok. Ayrıca görevden alınmalarını isteme, düşürme ya da başka bir şekilde denetleme yetkileri de yok. Meclis, Cumhurbaşkanını da denetleyemeyecek, hesap da soramayacak. Cumhurbaşkanı hiç kimseye karşı sorumlu değil. Kimseye hesap vermeyecek. Ayrıca denetlenmeyecek.
9) Güvenoyu ve gensoru olacak mı?
Hükümetin kurulması ya da göreve devam etmesinde Meclisin onayı anlamına gelen güvenoyu kurumu ile başbakan ve bakanların güvensizlik oyu ile düşürülmeleri imkânını sağlayan gensoru kurumu yok. Meclisin hükümeti (yürütmeyi) en güçlü denetim yolları olan güvenoyu ve gensoru kaldırılıyor.
10) Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar suç işlerse ne olacak?
Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanların suç işledikleri zaman yargılanabilmeleri için önce Meclisin 301 milletvekilinin (üye tamsayısının salt çoğunluğu) soruşturma açılmasını istemesi gerekecek. Sonra Meclisin 360 milletvekilinin (3/5 çoğunluk) soruşturma açılmasına karar vermesi gerekecek. Daha sonra da Yüce Divana sevk için Meclisin 400 milletvekilinin (2/3 çoğunluk) karar vermesi gerekecek. Bu oranlar sağlanamazsa işlediği suç nedeniyle Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların yargılanması mümkün olmayacak.
11) Cumhurbaşkanının mevcut anayasaya göre neredeyse sorumsuz olduğu, bu düzenleme ile sorumlu hale getirildiği söyleniyor. Bu doğru mu?
12) Bakanların sorumlulukları mevcut anayasadan farklı mı?
Evet farklı. Onlar da işledikleri suçlar nedeniyle neredeyse yargılanamaz hale getirilmişlerdir. Şu anda bakanların işledikleri iddia edilen suçlar nedeniyle Meclisin 55 milletvekilinin (yüzde 10 imza) isteği ile soruşturma açılması istenebiliyor, basit çoğunlukla (139 bile olabilir) meclis soruşturması açılmasına karar verilebiliyor ve 276 oyla (salt çoğunluk) da Yüce Divana sevk edilebiliyor. Getirilen sistemde ise aynı Cumhurbaşkanı gibi Yüce Divana sevk için sırasıyla 301, 360, 400 milletvekilinin oy vermesine ihtiyaç var.
13) Cumhurbaşkanı önerilen yeni rejimde neler yapabilecek?
'YARGI SİYASETİN EMRİNE GİRECEK'
14) Cumhurbaşkanı parti genel başkanı olabilecek mi? Partili olmasının ne sakıncası var?
15) Cumhurbaşkanı seçimi ile TBMM seçiminin aynı gün yapılmasının ne sakıncası var?
16) Cumhurbaşkanlığı kararnamesi nedir? Cumhurbaşkanı bu yolla yasama yetkisine ortak mı oluyor?
Teklife göre Cumhurbaşkanı, kişi hak ve ödevleri ile siyasi hak ve ödevlere ilişkin temel haklar hariç, yürütmeye ilişkin her konuda kararname çıkarabilir. Olağanüstü hallerde bu sınırlamalara da bağlı kalmadan tek başına her konuda kararname çıkarabilir. (Anayasa Komisyonunda eklenmiştir.) Bu kararnameler kanun gibidir. Bu yetki bir anlamda tek başına kanun yapma yetkisidir. Yani padişah fermanı gibidir. Evet, Cumhurbaşkanı bu yolla yasama yetkisine ortak edilmiştir. Anayasada yasama yetkisi TBMM'ne verilmişse de, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarmak suretiyle Cumhurbaşkanı Meclisin yasama yetkisine ortak olmaktadır.
17) Meclis aynı konuda kanun çıkarırsa kararname hükümsüz olacağına göre, Meclis isterse kararname çıkarmayı engelleyemez mi?
Hayır engelleyemez. Çünkü Meclisin çıkardığı kanunu Cumhurbaşkanı veto edebilir. Veto ettiğinde Meclis bunu ancak salt çoğunlukla (301 oyla) tekrar kabul edebilir. Aksi halde kabul edilmez. Partili Cumhurbaşkanı, kontrol ettiği mecliste aynı kanunun salt çoğunlukla geçmesini engelleyip, fi ilen yasa çıkarma yolunu tıkayarak, kararname yolunu açacaktır. Bu kanunlarla değil, kararnamelerle Türkiye'nin yönetileceği anlamına gelir. Bu durum açıkça milli irade gaspıdır.
'MECLİS TAMAMEN İŞLEVSİZ KALACAK'
18) Veto yetkisi şimdi de var. Olmasının sakıncası ne?
19) Yasama tekelinin Meclis'te olmasının önemi nedir?
Milli egemenliğin şartı olmasıdır. Egemenliği halka ait kılan en önemli unsur, kanun yapma tekelinin milletin meclislerinde olmasıdır. Egemenliğin krallardan halka geçmesi sürecinde en önemli kavşak noktası, yasama tekelinin milletin (halkın) seçtiği meclislere verilmesidir. Demokrasiler egemenliğin saraydan, krallardan alınıp halka verilme sürecidir. Bu bir anlamda fermandan kanuna geçmeyi ifade eder. TBMM'nin yasama tekelini kaldırmak, tek adama kararname çıkararak buna ortak olma yetkisi vermek, kanundan fermana, milli egemenlikten krallığa geçmektir.
20) Cumhurbaşkanının Meclis'i fesih yetkisinin ne sakıncası var? Şu anda da bu yetkisi yok mu?
21) Cumhurbaşkanının iki dönemden fazla seçilmesi kesin olarak engellenmiş mi?
Hayır. Kural olarak iki dönem seçilebilir. Ancak partili Cumhurbaşkanı ikinci döneminin sonuna yaklaştığında, Meclisin 3/5 çoğunluğunu yönlendirebilirse seçimlerin yenilenmesi kararı aldırarak bir dönem daha seçilebilir.
22) Başkomutanlık yetkisi TBMM'den alınıyor mu?
23) Bu değişiklikle nasıl bir Meclis yaratılıyor?
Yetkisi ve etkisi sıfırlanmış, aciz bir Meclis yaratılıyor. Güvenoyu ve gensoru gibi denetim mekanizmaları olmayan, yürütme üzerinde hiçbir etkili denetim imkânı kalmayan, yasama tekeli elinden alınmış, yasama yetkisi sınırlanmış, fesih tehdidi altında aciz bir Meclis yaratılıyor. Bu TBMM'yi tabuta koyup üzerine son çiviyi çakma projesidir.
24) Yargının, yasama ve yürütmeyi denetleme imkânı yok mu?
Yok. Yargı tamamen siyasetin emrine girecek. Güçler ayrılığı ve denge-denetleme mekanizmalarının en önemli unsuru olan bağımsız yargı denetimi fi ilen imkânsız hale gelecektir. Tüm yüksek yargıçlar ve yüksek yargı kurulu doğrudan ya da dolaylı Cumhurbaşkanı ve onun hakim siyasi anlayışına göre şekillenecektir. Bu nedenle denetim imkânı da kalmayacaktır. Yargı tümüyle Cumhurbaşkanının emrindeki bir organ olacaktır. Adalet dağıtmayacak, Cumhurbaşkanının sopası olarak kullanılacaktır.
25) Hakimler ve Savcılar Kurulu nasıl oluşacak?
26) Anayasa Mahkemesi üyeleri nasıl seçilecek?
Cumhurbaşkanı 15 üyeli Anayasa Mahkemesinin 12 üyesini bizzat kendisi, 3 üyesini de partisi aracılığıyla kontrol ettiği TBMM eliyle belirleyecektir. Bu Anayasa mahkemesi yarın Yüce Divan sıfatıyla kendisini seçen Cumhurbaşkanını, yardımcılarını ve bakanlarını yargılayacak(!..)
27) Cumhurbaşkanının yüksek yargıda başka seçim yetkisi de var mı?
Danıştay üyelerinin dörtte biri ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Başsavcı vekilini seçme yetkisi de var. Cumhurbaşkanının seçtiği Danıştay üyeleri, Cumhurbaşkanının temsil ettiği idarenin eylem ve işlemlerini denetleyecek(!) Ayrıca Yargıtay ve Danıştay'ın kalan üyelerini de Cumhurbaşkanının belirleyeceği Hakimler ve Savcılar Kurulu atayacak.
28) Şu anda da Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay ve HSYK'na atama yetkisi yok mu?
Var. Ancak mevcut Anayasada tanımlanan Cumhurbaşkanı başka, teklif edilen anayasal değişiklikteki Cumhurbaşkanı başka… Bu Cumhurbaşkanın yetkileri parlamenter sisteme göre fazla dahi olsa, getirilen sisteme göre yok denecek kadar sınırlı. Değişiklikte tarif edilen Cumhurbaşkanı, bütün yetkileri elinde toplayan bir kişi olacaktır. Dolayısıyla gerçek bir yargı denetimi için, Cumhurbaşkanının yargı alanında hiçbir yetki kullanmaması gerekir.
'FEDERASYONA GEÇİŞ HAZIRLIĞI'
29) Üniter devlet tehlikede mi?
Evet. Cumhurbaşkanına, kararname çıkararak merkezi idare alanında geniş düzenlemeler yapabilme ve sınırsız şekilde kamu tüzel kişilikleri kurabilme yetkileri tanınmıştır. Böylece idari alanda sınırları belirsiz örgütlenmeler oluşturma yolu açılmıştır. Tepkiler nedeniyle Komisyon aşamasında her ne kadar teklif metninden 14. ve 15.maddeler çıkarılmışsa da, Anayasanın 104 ve 123. maddelerindeki değişiklikler Cumhurbaşkanına yetkilerini kullanarak üniter yapıyı değiştirecek idari düzenlemeler yapma imkanı vermektedir. Bu federasyona geçiş hazırlığıdır.
30) Bu Anayasa değişikliği geçerse ne olur?
Anayasayla bir diktatör yaratırız. Her şeye dokunan ama kendisine dokunulamayan bir diktatör ortaya çıkar. Demokratik rejimden tamamen ayrılıp otoriter bir rejim kurulur. Hiçbir vatandaşın, can, mal ve hukuk güvenliği kalmaz. Her kişi, kurum ve kuruluş tek bir kişinin, bir diktatörün vicdanına terk edilir. Yönetimi denetleyecek hiçbir güç kalmaz. Devlet yönetiminde ve ülkede zorbalık hakim olur. Bir kişi hem hükümet, hem meclis, hem mahkeme olur. Yasama, yürütme ve yargı tek bir elde toplanır. Etkisiz, yetkisiz, aciz ve sembolik bir Meclis ortaya çıkar. Meclisi mezara, demokrasiyi tarihe gömeriz.