Erdoğan, polis baskınını ve gözaltına alınmasını şöyle değerlendirdi, "Şoka girdim aslında. Evime polis girdiği andan itibaren bir yanlışlık olmuş olmalı diye düşündüm. Danışma kurulu sembolik bir kurum. Bu kurulun gazeteyi yönetmediği açık ve aleni. Beş yıldır bir kere toplanmadık, diğer kurul üyeleriyle bir kere yüz yüze gelmedik."
‘TAHLİYE KARARINA İNANAMADIM’
Erdoğan, önceki günkü duruşmasında savcının tahliye istemesine ise inanamadığını ve talebin mahkemece reddedileceğini düşündüğünü söyledi. Neden kendisinin seçildiği sorusuna hala yanıt bulamadığını belirten Erdoğan, "Siyaseten önemli bir değilim. Aslında köşe yazarlığıma da son vermiştim. Edebiyata dönme hazırlıkları yapıyordum. Çünkü geçirdiğim ağır bir rahatsızlık nedeniyle edebiyata ara vermek zorunda kalmıştım. Ardından Danimarka’dan iki yıllık bir yazarlık bursu kazandım. Bir veda yazısı ile köşe yazarlığını sonlandırıp, bu yazılardan oluşan kitabımın basılmasını ve ardından gitmeyi planlıyordum. Şimdi tabii bursum da yandı. Ve planladıklarım olmadı" diye konuştu.
‘BUNLARI HAK ETMİYORUZ, UTANÇ VERİCİ’
‘KRONİKLEŞEN BİR TUTUKLANMA KORKUSU KALDI ‘
"Artık üzerimde kronikleşen bir tutuklanma korkusu kaldı. Şimdi artık her şey başka bir şeye dönüştü. Bütün yaşananların kapısını kapatıp tekrar edebiyat nasıl yaparım bilmiyorum. Yazmak üzerine bir karar alamıyorum bu yüzden. Sadece şunu söyleyebilirim, yazmak benim için bir varoluş biçimi bir itki ile yazıyorum. O itki gelirse yazarım yoksa yazmam ama gelir diye düşünüyorum."