Abbas, özgürlük, adalet ve Filistin halkının bağımsızlığı için verdiği desteği, Filistin ile İsveç arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için harcadığı çabaları ve Filistin'de barışın sağlanmasını desteklemesini takdir ederek İsveçli bakana 'Kudüs Yıldızı Nişanı' takdim etti.
İsveç'in 2014 yılında Filistin'i bağımsız bir devlet olarak tanıdığına işaret eden Abbas, bu ülkenin siyasi sürecin desteklenmesinde önemli bir rol oynadığını kaydetti. Wallström de İsveç'in Filistin'i bağımsız bir devlet olarak tanımasının, bölgede ve dünyada barış ve istikrarın doğrudan desteklenmesi anlamına geldiğine dikkati çekerek, ülkesinin iki devletli çözüme dayalı barış sürecine destek verdiğini vurguladı.
İsrail ve Filistin'i ziyaret etmesi planlanan İsveç Dışişleri Bakanı Wallström'a İsrailli yetkilerin 'gündemleri yoğun' olduğu gerekçesiyle randevu vermediği bildirilmişti.
İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Emmanuel Nahson, Wallström'a randevu verilmemesinin, 'İsrailli yetkililerin takviminin yoğun olmasından' kaynaklandığını söylemişti. İsrail basını ise İsveçli bakana randevu verilmemesinin arkasında yatan nedenin, daha önce yaptığı 'İsrail'i eleştiren açıklamalar' olduğunu yazmıştı.
Wallström'ün, geçen yıl Paris'te düzenlenen terör saldırılarının ardından yaptığı, "Sadece İsveç'te değil tüm dünyada radikalleşen çok sayıda kişi olduğu için endişelenmeliyiz. Şimdi bir kez daha Ortadoğu'daki, özellikle de gelecek umutlarını yitiren Filistinlilerinki gibi bir duruma geri döndük. Ya bu çaresizlik durumunu kabul edeceğiz ya da şiddete maruz kalacağız" şeklindeki açıklamaları da İsrail'in tepkisine neden olmuştu.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, İsveç'in Tel Aviv Büyükelçisi Carl Magnus Nesser'i Bakanlığa çağırarak 'Wallström'ün yorumlarından duyulan memnuniyetsizliği' iletmişti.
İsrailli yetkililer, Wallström'ü 'terörizmi desteklemek ve şiddeti teşvik etmek' ile suçlamıştı.