‘ÖNCELİKLE İNSANİ YARDIM ULAŞTIRILMALI'
Loğoğlu, Halep'teki öncelikli konunun süratle insani yardım ulaştırılması olduğunu söyledi. Loğoğlu, "Yani yüzde 98'ini ele geçirdim diyen rejimin ilk yapması gereken bu. Haleplilere sahip çıkmak. Bu hem rejimin hem Türkiye'nin hem Suriye'de etkili olan bütün güçlerin bu yönlü etkili olmaları lazım. Birinci konu bu" dedi.
‘HALEP SURİYE'DE İÇ DENGELERİ REJİM LEHİNE DEĞİŞTİRİYOR'
Halep'in alınmasıyla Suriye'deki iç dengeleri de Şam yönetimi lehine önemli ölçüde değiştirdiğini vurgulayan Loğoğlu, "Bu Suriye'deki iç çatışmaların artık bir ölçüde sonuna yaklaştığı anlamına gelmiyor ama dengeleri rejim lehine değiştiriyor. Hem psikolojik olarak hem stratejik, askeri anlamda" diye konuştu.
Loğoğlu, bundan sonra Cenevre sürecinin tekrar canlandırılması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Madem ana hedeflerinden biri olan rejimin bu Halep'in ele geçirilmesiydi, şimdi demek ki çatışmaları sona erdirecek bir şekilde. Hem Suriye rejiminin hem Suriye muhalefetinin bölge aktörleri başta Türkiye olmak üzere Rusya ve ABD'nin katkılarıyla ülkede barışı getirecek istikrarı getirecek adımlar atılması. Bu da Cenevre sürecinin, herkesin unuttuğu Cenevre sürecinin tekrar canlandırılmasıyla olur.
Suriye halkı yeterince sıkıntı çekmiştir. Bütün bölge bundan etkilenmiştir. Onun için herkesin önceliği barış olmalıdır. Türkiye bu yönde ağırlığını koyabildiği taktirde bunun da etkisi çok çabuk olur. Türkiye'nin bu noktaya gelebilmesi için öncelikle Fırat Kalkanı operasyonunun hedeflere ulaşıldığı ilan edilerek sona erdirilmesi gerekir. Türk hükümetinin öncelikle Esad rejimiyle temas etmesi, diyalog kanallarını açması lazım."
Loğoğlu, Türkiye'nin izlediği Suriye politikasından çok daha önce vazgeçmesi gerektiğinin altını çizerek, "Türkiye'nin Suriye politikası bir Esad eksenli iki PYD-YPG eksenli. Bu eksenlerden arındırılmış bir Türkiye politikası lazım. Esad ile bir kanal açılması lazım. Esad sevilen, sayılan bir lider olduğu için değil ama Suriye devletin başkanı, Suriye'de etkili bir aktör, Suriye'nin geleceği bakımından da rol oynayacak bir konumda, o konumu da güçlendi. Türkiye'nin bölgede bütün Kürtlere yönelik, hem iç hem dış Kürtlere yönelik daha dost, koruyucu, himayeci bir politika izlemesi gerekir. Bu da bölge dengelerini olumlu etkiler" diye konuştu.
Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.
‘TÜRKİYE, ABD VE RUSYA İLE DE KONUŞARAK YENİ POLİTİKA OLUŞTURMALI'
Suriye meselesinde Cenevre sürecine geri dönülmesi gerektiğini vurgulayan Baüyükelçi Loğoğlu, "Sadece geri dönülmesi değil çok güçlü bir şekilde ABD ve Rusya ile de konuşarak Türkiye bu konuda ağırlığını koyacağını, barıştan yana olacağını da bildirerek, onları da daha aktif olmaya cesaretlendirerek bir yeni politika oluşturmalı" dedi.