'TEK BAŞINA PARAYLA AÇIKLANAMAYACAK BİR BAŞARISIZLIK VAR'
Şirin, "PISA üç yılda bir yapılan bir sınav sistemi. Bu nedenle sadece diğer ülkelere kıyasen değil, kendi içinizde de bir değerlendirme yapma şansını size veriyor. Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanı’nın diğer ülkelerin eğitime daha fazla kaynak ayırması sayesinde başarılı oldukları yönündeki açıklaması gerçeği tam olarak yansıtmıyor. Zira 2013 yılına göre Türkiye de daha fazla kaynak ayırmış durumda eğitime. Tek başına parayla açıklanamayacak bir başarısızlık ve beceriksizlik ile karşı karşıyayız" dedi.
Milli Eğitim Bakanı’nın ‘Fen lisesi öğrencileri ile girseydik sınava başarılı olurduk’ mealindeki sözlerini de değerlendiren Şirin, "Türkiye’de Fen Lisesi öğrenci oranı yüzde 3’tür. Siz en başarılı yüzde 3 ile diğer ülkelerin ortalamasını kıyaslamak istiyorsunuz. O zaman Singapur’da en başarılı yüzde 3’ü ile girsin sınava… Sonuç değişmeyecektir" diye konuştu.
'BAHANE ÜRETMEK YERİNE GERÇEKLERLE YÜZLEŞİLMELİ'
Önümüzdeki yüzyılın, kimin daha çok petrolü var ya da kim daha çok inşaat yapmış değil de, kimin yurttaşı daha becerikli yarışı olduğunu söyleyen Şirin, "Türkiye’nin bu yarışta başarılı olmasının tek koşulu, adalet, özgürlük ve eğitim alanlarında atacağı adımlardır" dedi. Şirin, "Krizden çıkmanın tek yolu bu üç sac ayağını iyi oturtmaktır. Sadece eğitim kalkınmayı sağlayamaz. Adil bir rekabet ortamı, hukukun üstünlüğü ilkesi de gereklidir. Diğer bir husus özgürlüktür. Özgürce düşünmek, düşündüklerini özgürce paylaşmak ve geliştirmek" ifadelerini kullandı.
'OKUL ÜZERİNDEN KİMLİK İNŞASI 1930’LARDA BİLE BAŞARILI OLAMADI'
Şirin, "Siz bu kadar İmam Hatip açıyorsunuz. Peki Arapça öğretebiliyor musunuz? Suriyeli mültecilerin eğitimini sağlayacak Arapça bilen İmam Hatipliniz var mı?’ diye sordu. Şirin bu meselenin yani ‘okul üzerinden kimlik inşa etme’ devrinin kapandığına dikkat çekerek ‘ Ulus devletin ulus devlet olduğu zamanlarda, 1930’larda okullar üzerinden kimlik inşası başarıya ulaşmamışken, Sovyetlerin, Kemalizmin durumu ortadayken, bugün bu politikaların bir anlamı yoktur" dedi.
Türkiye’nin elindeki en büyük sermayenin genç, dinamik nüfus potansiyeli olduğunu söyleyen Şirin, katma değer ekonomisi yaratabilmesinin ve krizden çıkabilmesinin tek koşulunun ‘adalet- özgürlük ve eğitim’ olduğunun bir kez daha altını çizdi.