Enver Aysever'in RS FM'de yaptığı programa konuk olan gazeteci Nedim Şener, Hrant Dink cinayeti, Cemaat'in darbe girişimi ve FETÖ'nün derin devlet içindeki gücüne dair önemli açıklamalarda bulundu. Şener, açıklamaları nedeniyle hedef haline gelmesini de yorumladı. "Neden hedef oldunuz?" sorusunu yanıtlayan Şener, "Bir gruba dahil olmamanın, tek başına gazetecilik yapmanın bedeli bu. Kimse işin diğer boyutlarını görmek istemiyor" dedi. Hrant Dink cinayetinin başından beri takip ettiği bir olay olduğunu kaydeden Şener, "FETÖ'cülerin bu işin göbeğinde olduğunu, onların kumpası olduğunu anlatmış biri olarak bedel ödedim" dedi.
Cinayet anı, hazırlık aşaması ve sonrasını sürekli anlattığını anımsatan Nedim Şener, "Kitaplarımda yazdığım ayrı bir boyut vardı. Cinayetin işlenmesi için o ortamı oluşturan yapıya, bir derin devlet arka planına dikkat çektim. Kimdir bunlar? Veli Küçük, Levent Temiz ve daha birçok isim. Sabiha Gökçen'le ilgili bir yazı yayınlanır yayınlanmaz, hemen ertesi gün Levent Temiz başkanlığındaki bir grup Agos'un önüne gidip Hrant'ı tehdit etmişlerdi. O günden itibaren Hrant Dink, 2 yıl içerisinde bir hedef haline getirildi namlunun ucuna sürüldü" diye konuştu.
Hrant Dink cinayetinin İstanbul haricinde bir de Trabzon boyutunun olduğunu söyleyen Nedim Şener, "Aynı yapı orada da var. MİT, polis ve jandarma işin içinde. Öldürüleceği biliniyordu. Cinayete göz yumuluyordu. Ben cinayetin o yönünü yazdım. Ben ısrarla Dink cinayetinin Ergenekon'cuların yargılandığı davayla birleştirilmesini Zekeriya Öz'e de söylemiştim. O da itiraz etmişti. Ben sanık iken bugün cinayetin tanığı durumundayım. Tarih bana yaralarımı sarma, derdimi anlatma imkânı verdi. Ama buna rağmen olayın bir yönü tartışılarak öbür yönünün ihmal edildiğini görüyorum. Bu cinayete giden yolda derin devlet artıklarının yaptıkları tartışılsın istenmiyor. Hatta Aydınlık'tan Hikmet Çiçek, cemaatçilere yalvardığım gibi saçma sapan ifadelerin yanı sıra ‘Nedim Şener Dink cinayetini Ergenekon'a bağlamak istiyordu' diye de bir yazı yazdı ayrıca. Evet, Ergenekon'la bu davanın birleşmesini istiyordum. Hâlâ da istiyorum. Bakın, böyle bir şans kaçtı. Çünkü Ergenekon davası başka bir boyuta taşındı, artık yeniden yargılaması yapılacak, ama inşallah şunu göreceğiz; Ergenekon'da yargılanan sanıkların Dink davasında yargılanacağını göreceğiz. Bunun hukuki bir temeli var. Ailenin yaptığı bir başvuru var" ifadelerini kullandı.
‘HER ZAMAN YARGILANMAYA AÇIĞIZ AMA HAKSIZ TUTUKLAMA OLMASIN'
Şener, "Ergenekon sanıkları Dink davasında birleşeceklerdir diye bekliyorum. Veli Küçük, Levent Temiz, Aydınlık çevresi bundan rahatsız oluyor. Hiçbirisini de tanımam etmem bunların. Ama Dink Ailesi'ne ve topluma devletin adalet borcu var. Bu sorgulama ve yargılama yapılmalı. Her zaman hepimiz yargılanmaya açığız ama haksız tutuklama olmasın. Bir şüphe varsa bu kamuoyu önünde tartışılmalı" diye konuştu.
‘CIA VE MİT BİLE İZ BIRAKIR, CEMAAT BIRAKMIYOR'
Nedim Şener'e "Nazlı Ilıcak tutuksuz yargılanmalı. Onun için de adalet isterim dedin" sözlerini hatırlatan Enver Aysever, "Doğru mu?" diye sordu. Nazlı Ilıcak'ın kızı aracılığıyla kendisine bir not gönderdiğini söyleyen Nedim Şener, "Ben televizyonda kendisini eleştirmiştim. Daha önce de yapmıştım bu eleştiriyi. Nasıl kumpasa uğradığını anlatan bir not gönderdi, ben de yayınladım. Kamu görevi yapmış itirafçılar var. Kamuda birçok itirafçı var. Bunlar denetimli serbestlikle tahliye ediliyorlar. Karşımızdaki örgüt dünyanın en gizli, en kripto örgütlerinden bir tanesi. Hiçbir yerde yazılı doküman bırakmıyorlar. ByLock mesajı mesela okunduğu anda siliniyor. CIA bile iz bırakır, MİT bile iz bırakır, bunlar bırakmıyorlar" dedi.
Nazlı Ilıcak ancak şöyle tahliye edilebilir. Bütün o Ergenekon, Balyoz süreçlerinde, sizinle yaptığı programlar sürecinde polislerle iç ilişkilerini anlatırsa serbest kalabilir. Mesela HSYK üç üyesi İbrahim Okır'la ilgili her şeyi anlatmışlar. İbrahim Okır da itirafçı olmak için başvurdu ama kendisinden daha fazlasını anlatması bekleniyor. Bugün gazetecilik savunması yapılıyor ya hani ama FETÖ'nün gazetecileri gazeteci değil. Gerçekten örgüt elemanı onlar" şeklinde konuştu.
‘NAZLI ILICAK BU SAATTEN SONRA FETÖ-MEDYA İLİŞKİSİNİ ANLATACAK'
Aysever'in "Zamanında senden notlar gelirdi, programlarda okurduk. Şimdi sen Nazlı Ilıcak'ların notlarını yayınlarda okuyorsun" demesi üzerine "Ben şundan hicap duyuyorum. Ben bir erk değilim, güç odağı değilim. Ben bir hanımefendiyi zor anda reddedemezdim. Bir çaresizlik durumu olduğunu hissettim ama çok doğru bir şey söylüyorsun. Bizim notlarımızı Nazlı Ilıcak okutmamak için televizyonda elinden geleni yapıyordu ama bunların hepsi boş. Ben onlar gibi olmak istemiyorum. Benim üzerimden bir gerçeğe ulaşılacaksa ben devlete, hukuka yardım etmeye hazırım. Nazlı Ilıcak bu saatten sonra topu çeviremez. Şimdi FETÖ ve medya ilişkisini anlatacak. Burası önemli çünkü operasyonlar medya üzerinden yapıldı. O yüzden bu alanın mutlaka çözülmesi lazım. AKP'ye yakın gazeteciler onlarla çok yoğun ilişki içindeydiler, onlar yargılanacak. Bu birinci kanat. İkincisi, Nazlı Ilıcak gibi isimler, polislerle ilişki yürüterek operasyonları nasıl gerçekleştirdiklerini anlatacaklar. Ergenekon, Poyrazköy, OdaTV davalarının FETÖ kumpası olduğu anlaşılıyor. Bunun en önemli ayağı medya ve bunlardan biri de Nazlı Ilıcak. En azından bir kitap yazdı, ‘Her Taşın Altında Cemaat Var' diye. Bunu tek başına bir FETÖ'cü bile yapmadı. Bir kitap düşünün ki, ocak 2012'de yayımlandı. Hemen, Şubat ayında, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın tutuklanma operasyonuyla kitap kendi kendine yalanlandı" dedi.
"Nazlı Ilıcak 17-25 Aralık'ı bile FETÖ yapmıyor diyordu" diyen Şener, "Darbenin bir gün öncesindeki programına bakın Ilıcak'ın. Yüzündeki o kibir ve o gurur öyle duruyor biliyor musunuz? Yakalandıktan sonra: ‘Ben bunların örgüt olduğunu yeni anladım. Meğer 17-25 Aralık darbe girişimi ayağıymış' falan. Nazlı Ilıcak kitap üzerinden örgütü anlatsa bile olur. Bu kitap baştan başa yalan. Halkı aldatmadım, kendimle gurur duyuyorum" diye konuştu.
Tutuklu Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu'yla ilgili demecinin ve gazeteci İsmail Saymaz'ın hedef haline getirilmesi üzerine Saymaz'a destek olan açıklamalarının sorulmasıyla ilgili konuşan Nedim Şener, Aysever'in "Bu olaylar nedeniyle akşam yandaş, sabah muhalif olacak durumdasın. Ne diyeceksin?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
Ben sözünü ettiğimiz iki ismi de çok yakından tanıyorum. Ergenekon-Balyoz sürecinde bazı hukuksuzluklara itiraz etmemiz dosya üzerindendi. Ben sahtecilikleri görebiliyordum.2007'den itibaren haber yazdık, kitap yazdık vesaire. Ama bu sefer hem dosyayı hem de kişileri tanıyorum. Murat Sabuncu'yu kardeşim gibi tanıyorum. Bu insanlar FETÖ'ye yardım edemezler, etseler ilk tepkiyi ben veririm zaten. Ben hayatımı bu mücadeleye verdim. 10 yılımı verdim, daha da vermeye hazırım. Ben Murat'a da baktığımda asla böyle bir durum olmadığını, bir suç unsuru olmadığını görüyorum. Sadece haber başlıkları dava konusu. Aydın Engin'in yazdığı bir yazının sadece başlığı suçlama konusu mesela. Suçlama konuları bunlarken deliller ne biliyor musun? Deliller, Aydınlık gazetesinde ve Ulusal Kanal'da çıkan yazılar. Hikmet Çiçek ve Rıza Zelyut yazısı. Olaya böyle bakınca buradan darbeyi çıkarırsanız, bu FETÖ'yle mücadeleye verilen zarardır. En kötüsü de FETÖ sanığı olan bir savcının bu soruşturmayı yürütüyor olması. Şöyle bir duyum var. FETÖ'nün kucağında gazetecilik yapanlar bugün en büyük FETÖ düşmanı olmuş durumda. Mesela İsmail Saymaz, biz ilk tutuklandığımız zaman çıkıp itiraz eden insanken Cem Küçük o zamanlar Fethullah Gülen'i yağlayan yazılar yazıyor, Gülen'in İslami bilgisinin ne kadar iyi olduğuna dair referanslar veriyordu. Bunları yapmışsanız, sizin geçmişiniz belliyse, siz Cem Küçük olarak İsmail Saymaz'a laf söyleyemezsiniz. Siz hoşlanmayabilirsiniz ama bu İsmail Saymaz'ı terör örgütüyle ilişkisiyle suçlayabileceğiniz anlamına gelmez. ByLock haberinden nefret ediyorlar. Haberin eksiği vardır, daha iyi sorular sorulabilirdi. Bu eleştirileri kabul edebiliriz ama İsmail'in yazdığı haber bu programın uygulamasının, yapımının FETÖ işi olduğunu gösterdi. Evet, MİT zaten tespit etmişti ama dünya kamuoyuna bu haber gösterdi FETÖ'nün Bylock icraatini."
Cem Küçük'ün "FETÖ'yle ilgili olarak 17-25 Aralık sonrasına bakmak gerekir" sözlerini hatırlatan Aysever, "Sen FETÖ'yle mücadele eden birisi olarak öncesi ve sonrası diye bir ayrım yapabiliyor musun? 'Kandırıldık' bir mazeret olarak sunuluyor ama tüm toplumun kandırılması durumu bir mazeret olarak sunulabilir mi?" diyerek sorularını yöneltti. "17-25 Aralık'tan sonrası bakmak gerekir. Bu siyasetçilerin bir argümanı. Siyasetçi böyle düşünebilir, kitlesini böyle etkileyebilir ama gazeteci böyle bakmaz. Gazetecinin işi siyasetçinin ayak izinden yürümek değildir. Odatv operasyonu sırasında Cem Küçük ne yapmış? Ellerim temiz, yıkadım… Hayır, o kan lekesi ellerde duruyor. Neden Dink cinayetinde FETÖ'yü konuşuyoruz o zaman? Birkaç polisin etrafında tartışalım, hiç FETÖ'yü katmayalım. Neden Ergenekon-Balyoz kumpas diye anlatılıyor? Kendi geçmişlerini açıklayamayanlar, kendi kafalarına göre bir milat seçiyorlar" dedi.
"Eski derin devleti tasfiye edip o koltuğa oturdu FETÖ" diyen Nedim Şener, "Önemli olan nedir biliyor musunuz? Bu haliyle FETÖ her türlü operasyonu yapma şansına sahipti. Bunları bir kenara bırakıp geçmişle ilgili konuşacağınıza, onu bunu hedef alacağınıza, bu nasıl temizlenir, buna bakmanız lazım" dedi.
"Derin devletin bütün odakları şu anda FETÖ'cüler tarafından ele geçirilmiş durumda" diyen Şener, "Evet bir arınma var. Yüzde 50-60'lar civarında bir arınma var ama hala kritik noktalarda elemanları var ve her operasyonu yapabilirler. O yüzden 17-25 Aralık öncesine, sonrasına değil, FETÖ tehlikesine bakmak lazım. FETÖ, tehlikeli işler yapabilir ve Türkiye'yi kaosa sokabilir. Halen cezaevindekilerin moralini yüksek tutmaya çalışıyor Gülen. Herkes buna odaklanmalı. İsmail'i, Nedim'i içeri atınca mutlu mu olacaksınız? FETÖ'yü temizleyecekseniz bir değil bin tane Nedim, İsmail feda olsun. Yeter ki şu FETÖ'yü temizleyebilsin bu ülke. 15 Temmuz'da şehit olanlara ve yaralananlara adalet borcumuz var. Hayatıyla bedel ödemiş insanları kendilerine şahsi ranta çevirmek isteyen gazeteciler var. 'Ben en hızlı FETÖ düşmanıyım' rolü yapan insanlar var. Yarın bu insanlar, koşullar değişse en önce iktidarı satarlar. Biz bu halkın yararına dün ne dediysek bugün de aynısını söylüyoruz. Son nefesimizde de bunu söyleyeceğiz. Bu mücadeleyi ne kadar şahsi ranta çevirmeye çalışan asalak gazeteci varsa bunu da deşifre edeceğim" diye konuştu.