İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, savunma yapan tutuklu sanıklardan dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Ercan Demir, Devlet Denetleme Kurulu'nun (DDK) Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink öldürülmesine ilişkin hazırladığı raporda kendisiyle ilgili bölümlere tepki göstererek, "Benimle ilgili somut bir tespit yokken, DDK'da ise iddialar şaha kalkmış. Engin Dinç neden 2 farklı ifade veriyor. O dönem sorumlu müdür olan Reşat Altay burada. DDK müfettişlerinin hazırladığı, yoruma dayalı, tutuklanma gerekçelerimden biri olan rapor gerçeği yansıtmamaktadır" dedi.
Davanın sanıklarından Erhan Tuncel'in sorunlu olduğunu ve yardımcı istihbarat elemanlığından ayrılmak istediğini o zamanki şube müdürü Engin Dinç'e ilettiğini, Dinç'in de bunu dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay'a bildirdiğini anlatan Demir, "Reşat Altay, 'İsterseniz ben de görüşeyim' diyor. Engin Dinç ise Erhan Tuncel'i makamına çağırıyor" ifadesini kullandı.
‘ERHAN TUNCEL, KURNAZ OLABİLİR, BİZ DE İYİ KÖTÜ BİR ŞEYLER ANLIYORUZ. ERHAN BENİM DENGİM DEĞİL'
Katil gibi yargılandığını ve 18 aydır tutuklu olduğunu söyleyen Demir, "Erhan Tuncel ile yapılan görüşmeye ihtiyaç olduğunda, yardım talep edildiğinde katıldım. Ben o zaman Erhan Tuncel'in niyetini anlamıştım. Tuncel cinayet bilgisini şubat ayında söylüyor, nisan ayında da ayrılmak istiyor. Erhan Tuncel, kurnaz olabilir, biz de iyi kötü bir şeyler anlıyoruz. Erhan benim dengim değil. İhtiyaç olduğunda görüşmeye katılıyorum. Zaten tanımaz, beni 'renkli gözlü müdür' diye bilir. Adımı bile bilmiyor" diye konuştu.
Tuncel'in savcıya gönderdiği yazısında "Şerefsizi def ettim gitti. Yapı kurabilecek imkân ve zekası yoktur" ifadelerini kullandığını belirten Demir, "Şahsıma ve personelime hakaret ediyor. Adama bakın, bana geri zekalı diyor" dedi.
Bu sözler üzerine mahkeme heyetine seslenen Erhan Tuncel ile Ercan Demir arasında bir tartışma yaşandı.
‘HAKİM BEY, NE ZAMAN İFTİRALARINA CEVAP VERECEĞİM?'
Tuncel'in, "Hakim Bey, ne zaman iftiralarına cevap vereceğim?" diye sormasının ardından konuşan Demir, "Kendisi muhatabım değil, karışamaz. El yazısıyla yazmış. Şahsıma ve personelime hakaret ediyor. Ailemi sorgulama cesareti gösteriyor" ifadelerini kullandı. Tuncel'in, "Yine göstereceğim" dediği Demir, mahkeme heyetine "Sizin gözünüzün önünde oluyor" diye seslendi.
Araya giren mahkeme heyeti başkanı Canel Rüzgar, Tuncel'e "Biri savunma yaptığında notu alırsın. Soru sorma zamanı geldiğinde, sorulmasını istediğin sorunu sorarsın. Savunma yapan kişiye müdahale etme" uyarısında bulundu.
Savunmasına devam eden Demir, Erhan Tuncel'in savcılığa gönderdiği yazıyla ilgili, şunları söyledi:
‘DDK'NIN BUNU GÖRMEMESİ İMKANSIZ'
"Ailemi ve şahsımı sorgulamak, kimsenin haddi de cüreti de değildir. Erhan Tuncel bunları tutuklu olduğunda yazıyor. Biri bir şey getiriyor ki söylüyor."
Tuncel'in "Ogün Samast'la ilgili onlara bilgi vermedim" dediğini ve bunun kendi beyanlarında da mevcut olduğunu aktaran Demir, "DDK'nın bunu görmemesi imkansız. Erhan Tuncel, 'Ankara'ya gideceğim, sizi şikayet edeceğim' diyor ve o dönemde cinayet ihbarında bulunuyor. Bütün bunlar çelişkidir. Biz anladık, Ercan Demir feda edilmek isteniyor ortada. Ercan Demir'in feda edilmesiyle bu sorun çözülebilir mi? Çözülemez" değerlendirmesinde bulundu.
‘ALLAH'TAN KORKUYORSA ÇIKSIN SÖYLESİN'
"Bir masum öldü. Kabul edilebilir değil. Emeğimiz gayretimiz var. Masum öldü diye masumiyeti de öldürmenin anlamı yok. Cinayeti önlemeye çalıştık. Birileri bu gayretimizi görmeyebilir ama çalışmalarımız ortada" diyen Demir, iddia edildiği gibi herhangi bir örgüte üye olmadığını ve kendi telefonlarının da dinlenildiğini ileri sürdü. Demir, "Benim ne olduğumu, Engin Dinç bilir. Allah'tan korkuyorsa çıksın söylesin." diye konuştu.
‘KİM KİMİNLE KANKA, KİM KİMİNLE DOST ORTAYA KONUR. HODRİ MEYDAN'
‘Fuat Avni' isimli sosyal medya hesabında, kendisi hakkında ‘derinlerin kullandığı kişi' ifadesinin yer aldığı, bazı sitelerde ‘Ergenekoncu' diye haber yapıldığı ve mahkemede ise FETÖ üyesi olmakla suçlandığını belirten Demir, yargılanan 26 kamu görevlisinin 2007 yılındaki telefon görüşmelerinin TİB'den istenmesini talep ederek, "Kim kiminle görüşmüş. Kim kiminle kanka, kim kiminle dost ortaya konur. Hodri meydan. Kimin FETÖ üyesi olup olmadığı belli olur. Biz Engin Dinç ile hasımız. Ancak insanın birbirini sevmemesi başka bir şey, doğruları söylemesi başka bir şey" dedi.
Davanın sanıklarından Reşat Altay'a cinayetle alakalı bilgi verilmediği iddiasına ilişkin, "Şube müdürünü aşarak, müdüre gidemezsiniz" diyen Demir, Reşat Altay'a bilgi verme yetkisinin olmadığını, bu suçlamanın anlamsız olduğunu ve sonuç olarak İstanbul'a, valiye ya da jandarmaya da bilgi verme yetkisinin olmadığını dile getirdi.
‘ASTLAR DÜŞÜNCESİNİ SUNAR, ÜSTLER KABUL EDER YA DA REDDEDER'
Erhan Tuncel'in görevine son verilerek, bilgi akışının kesildiği iddialarını yanıtlayan Demir, şöyle devam etti:
"Bir bilgi akışı olacak ki kesilsin. Olan bir şeyi kesebilirsiniz. Erhan Tuncel ile çalışan ilgililerin beyanları ortada. Buna bakabilirler. Astlar, üstleri yönetmez. Astlar düşüncesini sunar, üstler kabul eder ya da reddeder."
‘ERHAN TUNCEL'E KAHVE DE İKRAM ETTİK, NORMALDE GÖZALTINDAKİNE KAHVE İKRAM ETMİYORUZ'
Demir, belgeleri imha ettiği iddialarını ve Erhan Tuncel'in cinayetten sonra yasadışı gözaltına alındığı iddialarını da reddederek, "Erhan Tuncel cinayetten sonra gözaltına alınmadı, misafir edildi. Erhan Tuncel'in de misafir oluğuna ilişkin ifadesi mevcuttur. Erhan Tuncel'e kahve de ikram ettik, normalde gözaltındakine kahve ikram etmiyoruz. Ayrıca istihbarat şubede nezarethane yoktur" diye konuştu.
Savunmanın ardından mahkeme heyetince duruşmaya bir süre ara verildi. Duruşma salonundan çıkan sanıklardan Erhan Tuncel, Demir'e hitaben, "Delikanlı ol, doğruları konuş" dedi. Demir de "Belgelerle konuşuyoruz" şeklinde cevap verdi. Tartışmanın devam etmesi üzerine, salondaki herkes jandarma tarafından dışarı çıkarıldı.
‘ASKER DE YARGILANSIN, BİZ DE YARGILANALIM'
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, tutuklu sanık ve sanık avukatlarının taleplerinin alınmasına geçildi.
Söz alan Ercan Demir'in avukatı, Dink'in öldürülmesine ilişkin jandarma personeli hakkında soruşturmanın devam ettiğini hatırlatarak, "Askerler hakkındaki soruşturmada gizlilik var. Ne olup olmadığını bilmiyoruz. Biz, 'yargılanmayalım' demiyoruz. Asker de yargılansın, biz de yargılanalım. Gerçek öyle ortaya çıkar" dedi ve müvekkilinin tahliyesini istedi.
Beyanı sorulan tutuklu sanıklardan Ali Fuat Yılmazer ise iddianamede bazı evraklarda sahtecilik yapıldığını ve basında belirtildiği gibi ‘C5' bürosunun kendisi tarafından kurulmadığını öne sürerek, gazeteci Nedim Şener'in Dink cinayetiyle ilgili yazdığı kitaptan bir bölüm okudu.
‘BEN DE 'FOTOĞRAF BASINA VERİLSİN' DİYENLERDENDİM'
Kitapta, "Cinayet sonrası emniyet yetkilileri arasında Ogün Samast'ın fotoğraflarının basına sızdırılıp sızdırılmaması yönünde iki farklı görüş çıktığının belirtildiğine dikkat çeken Yılmazer, "Ben de 'fotoğraf basına verilsin' diyenlerdendim. Fotoğrafın basına verilmesi için uğraştım. Çünkü yayınlanırsa 'bir tanıyan çıkar' diye düşündüm" dedi.
Bu ifadeye karşılık söz alan tutuksuz sanıklardan dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, fotoğrafın basına verilmesini ilk olarak kendisinin teklif ettiğini söyledi.
Duruşma savcısı Evliya Çalışkan, Ali Fuat Yılmazer'in savunmasında ‘iddianamede sahtecilik yapılmış' sözlerini kullandığını hatırlatarak, sanık hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
TAHLİYE KARARI
Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Ercan Demir'in tahliyesine, diğer tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek'in ise bu hallerinin devamına hükmetti.
Heyet, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na yazı yazılarak, daire hizmetlerinde çalıştırılacak yardımcı istihbarat elemanlarının temini, çalıştırılması ve ilişiklerinin kesilmesine ait yönergenin 10/7. maddesi gereğince Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünce yardımcı istihbarat elemanı olarak çalıştırılan Erhan Tuncel'in, çalıştığı dönemlere ait verimliliğinin değerlendirilmesine dair, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğünce düzenlenen verimlilik cetvelleri ile tüm kayıt ve belgelerin istenilmesine karar verdi.
Duruşma, 8, 9, 11 ve 12 Ağustos tarihlerine ertelendi.